"إيجابية" - Translation from Arabic to Turkish

    • olumlu
        
    • pozitif
        
    • iyimser
        
    • artı
        
    • Pozitifim
        
    • bulduk
        
    • pozitifse
        
    • pozitifti
        
    Değiştirilebilir olmaları ise çok olumlu sonuçlar verme şeklinde olabilir. TED وكلاهما تقبل التحوير بطرق يمكنها أن تقدم نتائج إيجابية للغاية.
    Böyle bir durumda insanlar genellikle dünyayı doğru bir şekilde algılamaktansa gruplarıyla olumlu bir ilişkide olmaya daha motive olurlar. TED في مثل حالة كهذه، يكون الناس غالباً متحمسين للحفاظ على علاقة إيجابية مع جماعتهم أكثر من تصور العالم بشكل دقيق.
    Vali'nin basın sekreteri fotoğraf çekiminin hapishane sistemine olumlu bir bakış getireceğini düşünüyor. Open Subtitles تعتقِد سكرتيرة الحاكِم الصحافية أنَ جلسَة تصوير ستُعطي لمحة إيجابية عن نظام السجون
    Test sonuçları pozitif çıkarsa, denek son işlem için imal tesislerine nakledilecek. Open Subtitles إذا كانت نتائج الإختبارات إيجابية إذن سيتم إزالة الهدف مباشرة للترتيب النهائي
    O zaman pozitif bir yük yayar ve Martha'nın elektron ışın gücünü arttırır. Open Subtitles هو اذا سيبعث شحنة إيجابية ما يزيد من ضربة مارثا لشعاع البوزيترون بالضبط
    Oraya gidip pozitif değişiklikler yapmaya başlamak istiyorum ama zar zor yürüyebiliyorum. Open Subtitles أود الخروج إلي هناك للقيام بأشياء إيجابية ولكن أنا بالكاد أستطيع المشي
    Mümkünse, hemen tekrarlanmasını istediğim olumlu bir adım gibi görünüyor. Open Subtitles ويبدو أن هذه خطوة إيجابية للغاية التي أودأنأراهاتتكررةعلىالفور إذاكانذلك ممكنا.
    Bunu kafana silah dayanmış hâldeyken en olumlu, güçlendirici yol olarak düşün. Open Subtitles حاول أن تفكر بهذا بطريقة إيجابية ومشجعة. مثل بندقية موجهة إلى رأسكَ.
    Yani genele baktığımda yine de olumlu bir deneyimdi diyebilirim. Open Subtitles فبشكل عام، لا يمكنني سوى القول إنها كانت تجربة إيجابية.
    Ayrıca çok olumlu olmasa da sanırım sizi yüzüstü bıraktım. Open Subtitles على مُلاحظة أقل إيجابية أعتقد أنني خذلتك بشكل لا يصدق
    Öyle bir çığ etkisi, öyle olumlu bir geri bildirim olmalı ki, çoğaldıkça, çoğalmalıyız. TED وهذا سيكون له أثر تراكمي، ونتيجة إيجابية.. ..كلما زاد عدد المفصحين كلما كان تأثير ذلك أكبر.
    Güney Afrika ve Kenya'da inanç temelli örgütleri kontrol eden ve Afrika Akreditasyon ve Sorumluluk Konseyi gibi İncil'in idareci yönetim standartlarına uymalarını sağlayan olumlu örnekler görüyoruz. TED ونحن نرى بالفعل أمثلة إيجابية في جنوب أفريقيا وكينيا، والمؤسـسات، مثل مجلس أفريقيا للاعتماد والمساءلة الذي يقوم بالتحقق من المؤسـسات الدينية والتأكد أنها تلتزم بالمعايير الإنجيلية للإشراف
    Ben sizlere dünyanın çok olumlu bir imajını gösterdiğim için eleştirildim, fakat bunun böyle olduğunu düşünmuyorum. TED لقد تم إنتقادي لأنني أريكم صورة إيجابية مبالغ فيها للعالم, و لكنني لا أعتقد أنه كذلك.
    Sosyal medyanın sosyolojik ve antropolojik etkileri... - ...oldukça pozitif olabilir. Open Subtitles الآثار الإجتماعية والإنسانية لوسائل التواصل الإجتماعي يمكن أن تكون إيجابية جدّاً.
    Bir sürü eski sevgilimi pozitif sonuçlara dayanarak siktim ben. Open Subtitles لقد ضاجعت الكثير من خليلاتي السابقات وحصلت على نتائج إيجابية
    Luana: Biz, insanların pozitif mesaj göndermesi için bir aletiz. TED لوانا: نحن مجرد أداة لأناس يريدون إرسال رسالة إيجابية.
    Ancak o travmatik sınav boyunca, berbat farklılıklar olduğunu öğrendim ve onlarda pozitif bir şey bulmak zor. TED ولكني تعلمت خلال هذه المحنة الصادمة أن هناك اختلافات نتقبلها ببساطة ومن الصعب أن تجد إيجابية في هذه الاختلافات
    Ama daha sonra işler düzeliyormuş ve sosyal medyasız bir yaşam çok pozitif olabiliyormuş. TED لكن بعد ذلك تشعر بالاستقرار، وفعلياً، الحياة بعد وسائل التواصل الاجتماعي تكون إيجابية نوعاً ما.
    Ve anahtar, pozitif bir Afrikalı davranışını Afrika boyunca teşvik etmektir. TED أعتقد أنه من المهم الترويج بصورة أكثر إيجابية
    Ve sorun da şuydu, biz dağılmıştık, depresyondaydık, ona çocuğumuz gibi, pozitif bir açıdan bakmıyorduk, ona bir problem olarak bakıyorduk. TED والمشكلة، كما قد تشعرون، أننا كنا مُحبطين، و متشائمين، وكنا ننظر إليه كمشكلة، وليس كإبن، ليس من وجهة نظر إيجابية.
    Kendimi her zaman, bardağın yarısı dolu diye düşünen, iyimser ve hevesli biri olarak görürüm. Open Subtitles أصف نفسي بأني حماسية و إيجابية و من النوع الذي يفكر دائماً في أن الكوب نصفه ممتلئ
    Demek istediğim birlik olduğumuzu göstermek, hayır işi için eğlence tertip etmek idarecilere artı bir mesaj gönderecektir. Open Subtitles أَقصد عرض وحدتِنا، للإسْتِفْاَدة من الصدقةِ سَتُرسلُ رسالة إيجابية إلى الإدارةِ.
    Ben de A Pozitifim. Kasabanın yarısı A pozitif. Open Subtitles أنا نتيجتي إيجابي نصف الدولة نتيجتها إيجابية.
    Biz iki veya üç ilacın olumlu yönde etkileşimleri bulduk, TED وجدنا نوعين أو ثلاثة أنواع من الدواء تتفاعل فيما بينها بطريقة إيجابية.
    Eğer ikisi de pozitifse.. Ne satarlarsa al. Open Subtitles ،إذا كانت كل الإجابات إيجابية .أشتري كل ما يبيعه
    Hepsini başlattığımızda aldığımız geri dönüşler ezici çoğunlukla epey pozitifti. TED و ردود الأفعال التي جائتنا بعد إطلاق كل هذا كان الى حد بعيد إيجابية للغاية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more