"الإنتظار" - Translation from Arabic to Turkish

    • beklemek
        
    • bekleme
        
    • Bekle
        
    • bekleyebilir
        
    • beklemekten
        
    • beklemeye
        
    • Dur
        
    • sabırsızlanıyorum
        
    • bekleyemem
        
    • bekleyemeyiz
        
    • bekleyemez
        
    • bekler
        
    • bekliyorum
        
    • bekleyin
        
    • bekleyebilirim
        
    Hepsi acil durum. Siz de herkes gibi beklemek zorundasınız. Open Subtitles لدينا الكثير من الحالات الطارئة عليك الإنتظار مثل أى واحد
    Teybin kayıt süresi yarım saattir o yüzden acele et. Uzun süre bekleme. Open Subtitles لديكَ نصف ساعة للتسجيل، لذلك أعطني مقدمة للحدث الرئيسي لكن لا تطيل الإنتظار
    Bekle bir dakika, o genç, acımasız yazılım patronu değil mi? Open Subtitles الإنتظار في الدقيقة، لَيسَ هو ذلك الشابِ، تاجر البرامجِ العديم الرحمةِ؟
    bekleyebilir ve direk Kongreye gidebilirsiniz, ki sabırsız olmanız gerektiği halde. TED لذلك يمكنك الإنتظار والذهاب عبر الكونغرس، بالرغم من أنه يجب أن تكون عديم الصبر.
    beklemekten sıkılıp usandıysan her zaman için eski model yaklaşımlar deneyebilirsin. Open Subtitles حسنٌ, إذا تعبتَ من الإنتظار يمكنكَ أن تجرب نهج المدرسة القديمة
    İnsanlar şu anda 50 doları almayı bir ay beklemeye yeğliyor, ama bu karar çok uzak gelecekte değilse. TED لدينا النزعة نحو إختيار 50 دولاراً الآن بدلاً عن الإنتظار لشهر، لكن ليس اذا كان القرار بعيداً في المستقبل.
    Dur biraz, bu ne biçim dikiş böyle? Open Subtitles الإنتظار في الدقيقة، أَيّ نوع تَخْييط أنت تَتّصلُ ذلك؟
    Şükran Günü'nde evde olmak için sabırsızlanıyorum. Sen gidiyor musun? Open Subtitles لا أطيق الإنتظار للعودة للبيت لعيد الشكر هل ستذهب للبيت؟
    Bir saat daha bekleyemem. O aptal kuyrukluyıldız daha ne bekliyor? Open Subtitles لا يمكنني الإنتظار ساعة أخرى، ما الذي يؤخر ذلك المذنب التافه؟
    Trepkos'un, Pierce ve Erikson'a yaptığını bana da yapmasını beklemek istemiyorum, hepsi bu. Open Subtitles أنا فقط لا أريد الإنتظار لتريبكوس إلى يعمل لي ما هو لثقب وإريكسون.
    Togo'nun eski başkanı beklemek zorunda, efendim. Bu bir şaka değil. Open Subtitles الرئيس السابق ل توجو سيتوجب عليه الإنتظار , هذه ليست مزحة
    Şimdi yapabileceğin tek şey diğer adamların dönme olmasını beklemek. Open Subtitles كل ما عليك فعله الآن ، الإنتظار لوصول شواذ آخرون
    Kabalık etmek istemem ama, bekleme sırası için de bir yaş sınırı vardır. Open Subtitles أنا لا أَقْصدُ أَنْ أَكُونَ مُميّز، لكن هناك حدّ عمر لتَقَدُّم قائمةِ الإنتظار.
    Buranın bekleme listesi her geçen dakika daha da kısalıyor. Open Subtitles يا، دوك. إنّ قائمة الإنتظار تتناقص بسرعه فى هذا المكان.
    Hadi sevgilim, sen gidip otelde Bekle. Open Subtitles هيا يا حبيبتى ، يمكنك الإنتظار فى الفندق
    Bekle tatlım. Arayan biri daha var. Seni beklemeye almak zorundayım Open Subtitles إنتظر قليلاً أنا أستلم مكالمة أخرى سأضعك على الإنتظار
    O dava biraz bekleyebilir, değil mi Andrew? Open Subtitles مهما كانت أهميتها أعتقد بإمكانها الإنتظار أليس كذلك؟
    Etrafta gezinip avlanarak öldürülmeyi beklemekten daha iyidir. Falan filân işte! Open Subtitles هذا افضل من الإنتظار هنا والتعرض للقتل والصيد وما الى آخره.
    Evet, gizli bilgi olduğunu biliyorum ama-- lütfen beni beklemeye almayın! Open Subtitles أجل, أعرف إنها معلومة سرية لكن رجاءً لا تضعيني على الإنتظار
    Dur bir dakika. Open Subtitles الإنتظار في الدقيقة. الإنتظار في الدقيقة.
    Yarın çıkıyorum. Çocuklarımı görmek için sabırsızlanıyorum. Çocuğun var mı? Open Subtitles سأخرج غدا، لا يمكنني الإنتظار حتى أرى أطفالي، أرزقت بأطفال؟
    Evet, doğru. Danimarka'da tek başına çalışmak için bunun onaylanmasını bekleyemem. Open Subtitles لا أريد الإنتظار لكي تتم الموافقة على العمل بمفردك في الدنمارك
    severus,korkarım daha fazla bekleyemeyiz sabaha kadar bile yoksa, zayıf düşeriz Open Subtitles سيفروس أخشى أننا لانستطيع الإنتظار ولا حتى للصباح وإلا سنكون ملعونين
    Senin için daha bir saat önce markete gittim. bekleyemez mi? Open Subtitles لقد ذهبت للمتجر لأجلك قبل ساعة ألا يمكنك الإنتظار لوقت لاحق؟
    Nezaket gösterip bekler misiniz? Size de sorularım olabilir daha sonra. Open Subtitles يمكنك الإنتظار ربما أطرح عليك بعض الأسئلة فيما بعد.
    Başka bir adamın başına kalmasını dört gözle bekliyorum. Peki ya sen Don? Open Subtitles أقول لك, لا أستطيع الإنتظار حتى تصبح تلك الفتاة بـ ذمّة رجلُ آخر
    Şu anda hepiniz büyük adamlarsınız ama Rusya'ya girene dek bekleyin. Open Subtitles نعم، أنت كلّ الرجال الكبار الآن لكن الإنتظار حتى تدخل روسيا.
    Çümkü, biliyorsun işimden ayrıldım, o yüzden... tüm gün burada bekleyebilirim. Open Subtitles لانه تعرف, لقد استقلت من وظيفتي, لذالك استطيع الإنتظار طوال اليوم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more