"الحل" - Translation from Arabic to Turkish

    • çözümü
        
    • çözümün
        
    • çözüm
        
    • cevap
        
    • cevabı
        
    • yol
        
    • çare
        
    • çözümüm
        
    • seçenek
        
    • çözüme
        
    • anahtarı
        
    • anahtar
        
    • yolunu
        
    • çözümünü
        
    • cevabını
        
    çözümü buldu, ...kayınvalidene mucizeler yaratan bir şifacı olduğunu söyle dedi. Open Subtitles وجدت هي الحل ان اخبر امك ان هناك معالج يصنع المعجزات
    Eğer doğru çözümü bulur iseler -1 in ardında 500 sıfırlı sayıdan biri- o zaman evrendeki her şey hakkında bir açıklamamız olurdu. Open Subtitles إذا كان بالإمكان إيجاد الحل الصحيح الواحد الصحيح من بين واحد متبوع بـ 500 صفر سيكون لدينا تفسير أنيق لكل شيء في كوننا
    Ama ormanlar çözümün büyük bir parçası da olabilirler. Çünkü karbonu indirip, yakalamanın ve depolamanın bildiğimiz en iyi yolu bu. TED بالمقابل, الغابات من الممكن ان تكون جزء كبير من الحل ايضا التي تمثل افضل طريقة نعرفها لسحب, وحفظ وتخزين غاز الكربون.
    Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. TED وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة
    Akut miyokardiyal enfaktüse karşı verilen cevap bugün nedir ? TED ما هو الحل لاحتشاء العضلة القلبية، أي الجلطة القلبية، اليوم؟
    Ancak eğer soruyu sorarsanız doktorunuz büyük ihtimalle cevabı aramaya koyulacaktır. TED ولكن إذا سألت السؤال، فإن طبيبك في الغالب سيبحث عن الحل.
    Ve Perry'nin politik çözümü Teksas'taki insanlardan yağmur için dua etmelerini istemek oldu. TED وكان الحل السياسي لبيري هو الطلب من سكان تكساس الصلاة من أجل سقوط المطر.
    Tek problem, ekonomik olarak etkin olan bu çözümü insanlara sunarsanız bundan nefret edeceklerdir. TED المشكلة الوحيدة هي لو قدمت هذا الحل الكفء اقتصادياً سيكرهه الناس
    Sorunu çözmek için bilgisayar ne yapar diye düşünmek yerine insanın da yapacaklarının ekseninde çözümü kurun. TED عوضا عن التفكير بما سيفعله الحاسب لحل المشكلة، صمم الحل حول ما سيفعله الإنسان أيضا.
    Sanıyorum ki, Brod polisi birinci çözümün basitliğini tercih edecektir. Open Subtitles أظن أن البوليس فى برود سوف يفضل بساطة الحل الأول
    Daha da kötüsü herkesin çözümün çok basit olduğunu söylemesi. Open Subtitles والأسوأ من ذلك أن كل شخص يخبرك أن الحل بسيط
    -Üzgünüm. Büyük çözümün, herkese bir kızdan dayak yediğimi anlatman mı? Open Subtitles الحل الكبير هو ان تخبري الجميع تم ضربي من قبل فتاة
    Siz de benim gibi biraz unutkansanız belki de çözüm bir çift kulaklık ve rahat bir kanepe olabilir. TED لذا، إذا كنتم مثلي كثيري النسيان. ربما يكمن الحل في وضع زوج من سماعات الأذن، والاستلقاء على سرير طري.
    çözüm kulak zarı veya timpanik membran ve orta kulağın minik kemikleridir. TED الحل هو طبلة الأذن أو الغشاء الطبلي، والعظام الصغيرة في الأذن الوسطى.
    Merak ediyorum bir kadın gerçekten ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek mi. Open Subtitles أنا أتسائل ،هل إمرأه أخري هي الحل الذي نحتاجه ؟
    Katara'nın ne istediği konusunda sen haklıydın. Şiddet cevap değildi. Open Subtitles كنت محقاً بشأن ما تحتاجه كتارا العنف لم يكن الحل
    Kulağa ne kadar cezbedici gelse de cevabı bulmak için algoritmik data madenciliği ile yolunuzu yapamazsınız. TED بقدر ماهو مغري، لا تقدر بطريقة خوارزمية أن تستخرج البيانات لتجد الحل
    Kemik iliğinden bir sonuç alamadık. Tek yol dalak biyopsisi. Open Subtitles لا، نخاع عظمه غير حاسم فحص المثانة هو الحل الوحيد
    Biraz araştırdım ve tek çarenin son çare olduğunu buldum. Open Subtitles عملت بعض الواجبات المدرسية وأكتشفت أن الحل الوحيد الحل النهائي
    Çokça düşünmenin ardından, sanırım sana yapılan sataşmalara bir çözümüm var. Open Subtitles بعد تفكير عميق أعتقد أن عندي الحل للمضايقة التي تتعرضين لها
    Hedge'in yakıt göstergesi boş olduğu için Etik'i karşıya uçuramayacak, yani tek seçenek bir köprü yapmak. TED لأن خزان الوقود الخاص بهيدج فارغ لا يمكنه أن يطير بإيثيك للعبور، إذًا الحل الوحيد هو صنع جسر للعبور.
    Bu kısa vadeli çözüm, ama bir de uzun vadeli çözüme ihtiyacınız var. TED هذا هو الحل على المدى القصير ولكنها تحتاج أيضا إلى حل طويل الأجل.
    Bu yüzden, kaçışın anahtarı, tam arasını tutturmakta gizli." TED لذلك الحل الأمثل لهربهما سيكون بقاءهما في المنتصف.
    Bu yüzden, süper gıda bitkisel protein kaynakları geleceğin anahtar besini olacaklar. Open Subtitles فلهذا، تعتبر مصادر البروتين النباتي للأغذية الغنيّة الحل لمسائل الطعام في المستقبل.
    Sadece, henüz doğru çıkış yolunu bulabilmiş değiliz. Open Subtitles نحن لم نفكر في الحل الصحيح للخروج من هنا هذا كل ما في الأمر
    Bulmacayı çözen bilgisayar, çözümünü ağın geri kalanına yayınlıyor. Sonra ödülü olan Bitcoin'i biriktiriyor. TED أجهزة الحاسوب التي تقوم بحل الأحجية تقوم بنشر الحل لبقية الشبكة و تقوم بجمع المكافأة: بيتكون جديدة.
    Fikrim şu ki, gerektiğinde elimizde olması için tam kontrol problemin cevabını aramalıyız. TED ولذا فإنني أعتقد أنه ينبغي أن نعمل على إيجاد حل لمشكلة السيطرة مقدمًا، وبالتالي يكون هذا الحل متاحًا عندما نحتاج إليه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more