"السبيل" - Translation from Arabic to Turkish

    • yolu
        
    • yol
        
    • yolunun
        
    • çare
        
    • yolun
        
    • yolunu
        
    • şekilde
        
    • yoluydu
        
    • yolumuz
        
    • durdurmanın
        
    Etrafınızda dönen dünyaya etki etmenin tek yolu hareket etmek. TED الحركة هي السبيل الوحيد لديك للتأثير في العالم من حولك.
    Tek çıkış yolu, bu cinayeti benim işlemediğimi kanıtlamak. İyi de, nasıl? Open Subtitles السبيل الوحيد للخروج من هذا هو إثبات أنني لم أرتكب تلك الجريمة
    Noel'de - hatta aslında her zaman - harika ıslak bir öpücük almanın muhtemelen yegane yolu klozet ile cinsel ilişkiye girmenden geçiyor. Open Subtitles أن السبيل الوحيد الذي ستحصل به على قبلةٍ في الكريسماس أو في أي وقتٍ آخر، هو أن تعمل كمنظمٍ للدخول على دورات المياه.
    İç yol bize hepimizin aynı duygusal kapıları olduğunu öğretiyor. Open Subtitles اسمع، السبيل الروحي تعلمنا بأننا جميعاً لدينا نفس الأبواب العاطفية
    Saklanacak ya da gizlenecek bir şey yok. Bildiğim tek yol da bu. Open Subtitles . لا أسرار و لا إختباء . هذا هو السبيل الوحيد الذي أعرفه
    Ona çıkış yolu göster ve böyle kötü bir cezadan kurtulmasına yardımcı ol. Open Subtitles أظهر له السبيل للشجاعة، و ساعده على تحرير روحه من هذا العقاب القاسي
    Affedersiniz niye şiddetin mesajınızı iletmenin en iyi yolu olduğuna inanıyorsunuz? Open Subtitles بعد إذنك لماذا تؤمن بأن العنف هو السبيل الوحيد لتوصيل رسالتك؟
    Beni korumanın tek yolu Dünya Kuvvetlerini yenmemizde bize yardım etmen. Open Subtitles لذا فأن السبيل الوحيده لحمايتي هو مساعدتنا على هزيمة قوة الأرض
    Ama bunu yapabilmemin tek yolu, bana nerede olduğunu söylemen. Open Subtitles ولكن السبيل الوحيدة لتمكّني من القيام بذلك هي بإخباري بمكانه
    Ama bunu yapabilmemin tek yolu, bana nerede olduğunu söylemen. Open Subtitles ولكن السبيل الوحيدة لتمكّني من القيام بذلك هي بإخباري بمكانه
    Ama uyanmasının mümkün olmadığını söylediler. Dışarıya çıkmanın tek yolu bu. Open Subtitles لكنهم من الممكن ألا يكونوا قد استيقظوا إنه السبيل الوحيد للخارج
    Ailemin bana izin vermesinin tek yolu bir kız arkadaşla gitmemdi. Open Subtitles الذهاب مع فتاة صديقة كان السبيل الوحيد ليسمح لي والداي بالذهاب
    En ufak sorunu bile atlatmamızın tek yolu birlik olmaktır. Open Subtitles السبيل الوحيد لاجتياز أي من هذه الشدائد، هي بالتلاحم معاً
    Benim gibi bir sonun olmaması için kendini engellemenin tek yolu... Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد الذي ستوقف به نفسك من الانتهاء مثلي
    Kuzeydeki nehir sebebiyle de bu yolu kullanmaktan başka seçenekleri yok. Open Subtitles ومع المياه في الشمال، لا خيار لهم سوى سلوك هذا السبيل.
    Ben bir fahişeyim,Kuzey kötülüğüne yaklaşmak için tek yol bu Open Subtitles أنا عاهرة، وهذا هو السبيل الوحيد للإقتراب من شيطان الشمال
    Çünkü bu gece partiye girebilmemiz için tek yol bu. Open Subtitles لأن ذلك هو السبيل الوحيد التي نتلقاها في حزبه الليلة.
    Tek yol bu, başka çaremiz kalmadı. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد و انكم جميعا تعرفون ذلك.
    Aileleri kurtarmanın tek yolunun bu olduğuna inanarak insanlara ihanet ettim! Open Subtitles قمت بخيانة اشخاص معتقد ان هذا هو السبيل الوحيد لإنقاذ العائلات
    Biliyor musun, boşanma en son çare olmalı. Open Subtitles تَعْرفُين، الطلاق يَجِبُ أَنْ يَكُونَ السبيل الأخير.
    Tek kurtuluş yolun kendine göre doğru olanı yapmak. Open Subtitles السبيل الوحيد للحياة هو فعل ما تظنه صحيح
    Artık canımı yakmasını engellemenin bir yolunu gösterdiğin için geldim. Open Subtitles أتيت إليك لأنك أريتني السبيل لإيقافه عن إلحاق الأذى بي
    Çünkü öykümü, size ancak bu şekilde anlatabilirim. TED لأن ذلك هو السبيل الوحيد لأحكي لكم قصتي
    Bu, Jonas'a, bana hakkım olanı verdirmenin tek yoluydu. Open Subtitles كان السبيل الوحيد سيكون جوناس أي وقت مضى نظرا لي ما كان يحق لي. الحق.
    Tek çıkış yolumuz bu. Alarmı çalıştır. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد للخروج من هنا، أطلق الانذار
    Bu yalan haber kültürünü durdurmanın tek yolu. TED إنه السبيل الوحيد لإنهاء ثقافة الأخبار الزائفة هذه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more