"الصبر" - Translation from Arabic to Turkish

    • Sabır
        
    • sabırlı
        
    • Sabret
        
    • sabrı
        
    • sabrım
        
    • sabırla
        
    • sabrın
        
    • sabırdır
        
    • sabırsız
        
    • sabırsızlanıyorum
        
    • sabrını
        
    • Sabredin
        
    • sabırları
        
    • sabırsızlar
        
    Bu strateji için söyleyebileceğim, merkezinde Sabır ve kararlılık var. Open Subtitles ما استطيع قولة ان هذة الاستراتيجية لها الصبر والتصميم ايضا
    Bu da aşkların en güçlüsüdür çünkü özünde iyilik, Sabır ve saygı vardır. Open Subtitles وهذا أقوى أنواع الحب ،لأن أساسه يتكون من العطف ، الصبر ، والإحترام
    Ancak tecrübelerime göre nüfuz elde etmek çoğunlukla Sabır meselesidir. Open Subtitles ولكن النفوذ هى أمر يتطلب الصبر وهذا ما قد إكتشفته.
    Boyutları, meziyetleri, karmakarışık doğaları insanın sabırlı ve saygılı birisi olmasını sağlıyor. Open Subtitles حجمهم ، إستقامتهم ، طبيعتهم المعقّدة . يبرز عندهم الإحترام و الصبر
    Bu şarkıyı sizin hayallerinize karşı sabırlı olmanın önemini anlatmak için yazdım. TED تتحدث هذه الأغنية التي كتبتها عن أهمية الصبر لتحقيق الأحلام.
    O da öyle. Sadece sabırlı ol. Sabret. Open Subtitles و هو أيضاً لا يستطيع فقط الصبر يا رجل ، الصبر
    Ve tüm dünyanın biyerlerine zorla demokrasiyi tıkıştırmak yerine, belki batı, kendi tarih kitabından bir sayfa almalı ve bir model ve bugün sahip olduğunuz sistemleri yaratmanın çok Sabır gerektirdiğini hatırlamalıdır. TED و بدلا من فرض الدمقراطية حول العالم ربما يجب على الغرب اخذ العبرة من تاريخهم و ان يتذكروا بأنه يتطلب الكثير من الصبر من اجل تطوير النماذج و الانظمة التي تمتلكونها اليوم
    JB: Evet öyle fakat bu uzun zaman, Sabır ve neredeyse profesyonel bir takım gerektiriyor, biliyorsun. TED جوسلين: نعم إنه كذلك، لكن يستغرق ذلك وقتاً طويلاً والكثير من الصبر وتقريباً فريقاً من المحترفين للقيام بذلك كما تعلم؟
    Onları bulmak için tek ihtiyacınız biraz Sabır ve bir mikroskoptur. TED كل ما تحتاجه للعثور عليها هو قليل من الصبر ومجهر.
    Bunlardan en önemli iki tanesi, Sabır ve gözlemin gücüydü. TED أظن أن أهم شيئين هما الصبر و قوة الملاحظة.
    Daha da önemlisi; cihat ya da savaşla bağlantılı Kuran ayetleri; bağışlayıcılık, iyilik ya da Sabır ile ilgili ayetlerin etkisini yok etmez. TED وبشكل أهم، آيات القرآن الكريم المرتبطة بالجهاد والقتال لا تلغي الآيات التي تتحدث عن التسامح، عمل الخير، أو الصبر.
    Hayat beni yedi yıl önce Shanghai'ya götürdüğünde, edindiğim bu önemli Sabır yetisi neredeyse imkansız bir hale geldi. TED عندما انتقلت إلى شنغهاي منذ سبع سنوات، أصبح عصيًا عليّ ممارسة هذا النوع من الصبر الجميل.
    Gıda hakkında duyduklarımız korkutucu ve bir şekilde şaşkınlık verici ve ben kendime bu sabırsızlığa sağduyulu bir Sabır getireceğimi söyledim. TED إن القصص التي تتعلق بالغذاء مخيفة ومذهلة إلى حد ما، وقد أخبرت نفسي أنه قد حان الوقت للتحلي بالصبر في وقت نفاد الصبر.
    Ve son olarak da bir dili akıcı olarak öğrenmek istiyorsanız biraz sabırlı olmanız gerek. TED وأخيرًا، إن أردت تعلم لغة بطلاقة، عليك أن تتحلى بالقليل من الصبر.
    Gel sen de sabırlı olduğumu kabul et. Ve Sabır genelde bende olmayan bir erdemdir. Open Subtitles أعترف الآن أننى كنت صبورا و الصبر هو فضيله تنقصنى جدا
    Belki sana ilham verebilirim. Ben fazla sabırlı değilimdir. Open Subtitles لقد تم تنبيهي من قبل بأنني لا أملك ما يكفي من الصبر
    Biraz daha Sabret. Open Subtitles المعاناة التي مر بها آبائهم؟ حاولي أن تظهري قليل من الصبر معنا
    Bu geceki adayların da epey bir sabrı var ödüllerini beklerken. Open Subtitles والمرشحين اليوم عندهم الكثير من الصبر لكى يصبروا على جوائزهم
    Ben sadece kısa kitapları okurum. Uzun olanları için sabrım yok. Open Subtitles أنا أقرأ الكتب القصيرة فقط فليس لدي الصبر على الكتب الكبيرة
    Domateslerin büyümesi de ya Sırp haydutların yakalanması da hepsi sabırla ilgili. Open Subtitles أما إنه يزرع الطماطم أو يعتقل أفراد عصابة صربية، كله عن الصبر.
    sabrın ne olduğunu öğrendiğimde altı yaşındaydım. TED لقد كنت في السادسة من عمري عندما أتيحت لي فرصة تعلم معنى الصبر.
    Bir vampirin en belirgin özelliklerinden biri sabırdır, özellikle de kendi türünden olanlara karşı. Open Subtitles اذا كان مصاص الدماء لدية شىء مميز فانه الصبر خصوصا مع هؤلاء الذين من جنسه
    Ve eğer gecikecek olursan beni ara. Ne kadar sabırsız olduğumu bilirsin. Open Subtitles وإن واجهت ما سيؤخرك فالتتصل بي، إنّكَ تعلم كم أصبح نافذ الصبر.
    Biz TEDcilerin bu krizle ilgili ne yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum. TED لا أستطيع الصبر لأرى ما سنفعله بخصوص هذه الأزمة.
    Yaşlandıkça sabrını yitiriyorsun. Open Subtitles كلّما يتقدّم بكِ السن، تفقدين القدرة على الصبر.
    Sabredin kardeşlerim. Her şey kontrolüm altında. Ben oraya çoktan gittim bile. Open Subtitles الصبر أيها الأخوة، أنا أسيطر على الوضع، لقد وصلت هناك بالفعل
    Ve bazen, sabırları taşardı. Open Subtitles وقتها وفى بعض الأحيان كانت قدرتهم على الصبر تتلاشى
    Kliniğe gelenlere "hasta" değil de "sabırsız" deniyor, çünkü onlar yerel ve çevresel sağlık sorunlarına değinen yasal değişiklikleri bekleyemeyecek kadar sabırsızlar. TED ويطلق علي الناس الذين يأتون إلى العيادة ، ليس المرضى ، بل أناس قليلو الصبر ، لانهم لم يستطيعوا الإنتظار لعمل تغيير قانوني لمعالجة القضايا الصحية المحلية منها والبيئية .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more