"الماعز" - Translation from Arabic to Turkish

    • keçi
        
    • keçileri
        
    • keçiyi
        
    • keçiler
        
    • keçinin
        
    • Keçilerin
        
    • Keçilere
        
    • keçiye
        
    • keçisi
        
    • keçiden
        
    • keçilerden
        
    • oğlak
        
    • Goat
        
    • davar
        
    • keçisini
        
    Böyle olunca Daasanach dili konuştuğum kadar keçi dili de öğrenmem gerekti. TED فكان الدرس آنذاك أن أتعلم كيفية التحدث مع الماعز كالتحدث الى الداسانك
    Ve biraz da keçi peyniri ve tavuk yağı getirin. Open Subtitles و بعضاً من جبن الماعز و بعضأ من زيت الدجاج
    Elbette biz orada köylü ve keçi çobanı gibi duruyorduk. Open Subtitles وكنا هناك ، نبدو كمجموعة من رعاة البقر وسارقي الماعز
    Benim okul saatlerinden sonraki veya tatil sırasındaki görevim bu keçileri beslemekti. TED وكان جزء من واجبي بعد ساعات الدوام المدرسي أو أثناء الإجازة إطعام هؤلاء الماعز.
    Ama keçiyi sokamadım. keçi imkansız. Open Subtitles لم أستطيع إدخال الماعز أعني إنه من المستحيل.
    Afganistan'da olsa, elleri kesilmiş halde sokakta keçiler tarafından sürüklenirdi. Open Subtitles في افغانستان كانت لتجر في الشوارع بواسطة الماعز ويديها مقطوعتين
    İçinde keçi sütü olan ve hayvanlar üzerinde denenmemiş organik şampuan! Open Subtitles إنه مستحضر من الشامبو العضوي مع أثر من زبد حليب الماعز
    Ağaçtan düşen palamutlarla ve keçi sütüyle kıt kanaat geçindiler. Open Subtitles لقد عاشوا على لبن الماعز والجوزات المُتساقطة من شجر البلوط
    On yıl öncesinin keçi cinayetleri hakkında sahip olduğunuz bütün bilgileri arıyorum. Open Subtitles كنت أبحث عن المعلومات التي لديك عن الماعز القاتل منذ 10 سنوات.
    Yazın oynadığımız keçi yavrularından büryan yaptıklarını görünce ne kadar çok ağladığımızı hatırlıyorum. TED أتذكر أننا بكينا بشدة حين تحول الماعز الذي لعبنا معه في الصيف إلى برياني.
    Bölgede başarılı keçi teslimatları yaptı ve ünlü bir keçi doktoru oldu. TED قامت بنجاح في توليد الماعز في المنطقة، وأصبحت طبيبة ماعز شهيرة.
    Bir kuruluş onlara keçi ve tavuk dağıttı. TED إحدى تلك المنظمات أعطتهم الماعز والدجاج الحي.
    Odasına bir yavru keçi ailesi koymaya karar verdiler. TED قرروا وضع مجموعة من صغار الماعز في مكتبه.
    Çalıştığım yerlerden ilki Yeni Zelanda Leigh'te keçi Adası adı verilen bir rezervdi. TED واحدة من الأماكن الأولى التي عملت كانت محمية تدعى جزيرة الماعز في مدينة ليه في نيوزيلندا.
    keçi çobanlarından elde ettikleri o parayla birkaç keçi daha alıp TED كنت أسعد بذلك .. حيث كنت استمع لقصص لرعاة الماعز كيف استخدموا تلك الاموال لشراء ازواج من الماعز
    keçi eti yalnızca onlardan birini öldürmeyi başardıklarında tüketilebiliyor, bunu da ancak patikadan onların izini sürerek sağlarlar. Open Subtitles لحم الماعز يُؤكل فقط عند موتها وذلك يحدث من وقت لآخر في هذه المنطقه
    keçileri de yerleştirdim. Böyleyken bile yanlış yapmıştım. TED قايضت جميع الماعز هناك، ووضعتها بالوسط.
    Yarın alacaksın, keçiyi dirilttiğini gördüğümde. Open Subtitles ستحصل عليه غداً عندما أراك تجعل . هذا الماعز ينهض من الموت
    Peki odada keçiler şakasında öngöremediğimiz şey neydi? TED ما المثير في وجود الماعز داخل المكتب والذي لم نتوقعه؟
    keçinin dahil olduğu herhangi bir yiyeceğin üretim işlemini bile sevmem. Open Subtitles لا أحبّ إدخال الماعز في أيّ مرحلة من عمليّة صنع الأطعمة
    Hayvanlar ciddi biçimde yemiş ve kemikler kırılmış. Hepsi Keçilerin işi değil. Open Subtitles هناك كمّ كبير من الإفتراس، والكسور، لم تكن الماعز سبباً لها كلّها.
    Yeşil olan her şeyi yiyebilen Keçilere böyle bir fırsat verilmesi ilk başta biraz garip görünebilir. Open Subtitles وهذا قد يبدو مثيرا للدهشه الماعز نظرا لسمعة لأكل أي شيء اخضر
    Bence atlara baktı diye bu yaşlı keçiye eşit pay verilmesi çok fazla. Open Subtitles ولقد خصصت حصة لتلك الماعز الكبيرة من أجل مراقبة الخيول وهذه حصة كبيرة
    Pekala Coop. Kampın keçisi reviri pisletmiş, ilgilenmeni istiyorum. Open Subtitles حظيرة، استغرق الماعز مخيم القرف في المستوصف.
    ...bir koyun bir keçiden ne kadar farklıysa aileye o kadar benzemiyordu. Open Subtitles لا تحمل شبها أكثر لآبائهم مثل شبه الخروف إلى الماعز
    Ve pek çok yerde ineklerden veya keçilerden daha değersizler. TED و فى أماكن كثيرة يعد ثمنهن أقل من الماعز ,أو البقر
    Neyse, oğlak gözü, çocuk gözüne de benzer. TED على أي حال، أعين الماعز تشبه أعين الطفل.
    Yok artık dediğimde, arkanda duran Goat benim için onları öldürdü. Open Subtitles عندما أقول إنهم في الخارج، أعني أن الماعز هنا سوف يقتلون من أجلي.
    Pis davar çobanlarınca kurtarılmak nasıl bir hismiş? Open Subtitles لذا، كيف هو شعورك بعد إنقاذ رعاة الماعز القذرين لك؟
    Çünkü sol taraftaki başka bir küçük çocuğun keçisini seçmediğim için kızıp gittiğini görebilirsiniz. TED تبين لي بعدها انني اخترت الماعز الخطأ، انظر الى الجانب الايسر استشاط أحدهم غضباً لانني لم اختر ماعزه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more