"خبز" - Translation from Arabic to Turkish

    • ekmek
        
    • ekmeği
        
    • tost
        
    • ekmeğimiz
        
    • ekmeğini
        
    • tostu
        
    • ekmeğin
        
    • çörek
        
    • ekmeğe
        
    • simit
        
    • ekmekler
        
    • yemek
        
    • ekmeğim
        
    • ekmeğine
        
    • ekmeğimizi
        
    Ben, beyaz ekmek üzerinde, mayonezli, domatesli ve marullu pastırma istiyorum. Open Subtitles وأنا سوف آخذ بسطرمة على خبز أبيض وعليه مايونيز وطماطم وخس
    Karısını nasıl kaybettiğini, bira, ekmek bulamadığını anlatan bir sürü beyaz herif. Open Subtitles كلهم حمقى يريدون أن يفقدوا الوعى يقولون انهم ليس لديهم خبز للبيره
    Kızarmış ekmek, sıcak süt, sıcak su şişesi, yatak, uyku. Open Subtitles خبز محمص ساخن، حليب ساخن، زجاجة ماء ساخنة، السرير، النوم.
    Bir çavdar ekmeği için saldırıya uğradığımdan haberiniz var mı? Open Subtitles هل تعلمون أنه قد سُرق مني خبز شوفان في الشارع؟
    Olive Garden'in reklam filmi için rapçi sarımsaklı ekmek olacak. Open Subtitles إنه رغيف هيب هوب من خبز الثوم لإعلان حديقة الزيتون
    Eğer burada bir ekmek kızartma makinesi olsaydı şimdiye ölmüştün. Open Subtitles لو كان يوجد محمصة خبز هنا ، لكنت ميتًا الآن
    Bu yüzden, ekmek yiyip, süt içtim ve yüklüce dildo kullandım. Open Subtitles لهذا السبب , كان لدي خبز وحليب وكثير من السدادات القطنية
    - Gümüş dolar olmaz. Krep, gümüş dolar ve beyaz ekmek kalsın. Open Subtitles بدون فطائر محلاة أو فطائر صغيرة أو خبز جاودار، سآخذ الخبز الأسمر
    Güzelmiş. Acılı hindi, ekmek dolması, ortasına kadar uzunlamasına kesilmiş Polonya sosisi istiyorum. Open Subtitles أريد لحم ديك رومي حريفاً وزبدية خبز ونقانق بولندية مقطوعة من المنتصف طولياً
    Mutfağa söyle bir sepet hazırlasınlar... incir, ekmek, peynir ve kırmızı şarap olsun. Open Subtitles أوه، وقل لمن في المطبخ وضع سلة تين طازج، خبز وجبن، وعنب جيد
    Benim için, iyi hazırlanmış bir baget, fırından çıkmış taze, karmaşıktır, fakat körili soğan yeşil zeytin haşhaşlı peynirli ekmek karşıktır. TED بالنسبة لي .. الرغيف الفرنسي الطازج الخارج من الفرن متشعب.. بينما خبز البصل والزيتون الاخضر بالجبن .. هو التعقيد..
    O halde tamam diye düşündüm deneyeceğim ve sıfırdan elektrikli bir ekmek kızartma makinesi yapacağım. TED فقلت .. في نفسي .. حسناً اريد ان احاول ان اصنع محمصة خبز كهربائية من الصفر
    Bire bir ölçüde. Bu tankın önünde biseklete binen bir adam var ve kafasının üstüne bir ekmek sepeti. Herhangi yoldan geçen birine bu görüntü bir sorun yaratmıyor. TED أمام هذه الدبابة هناك رجل على دراجة وسلة خبز على رأسه. وبالنسبة لأي عابر فإنه لا يوجد أدنى مشكلة في الرسم.
    Ceplerimi şişe su ve mısır ekmeği ile doldurduğumu bilmiyorlar bile! Open Subtitles لا يعرفون حتّى أن جيوبي ملأى بقناني الماء و خبز الذرة
    Mısır ekmeği, lahana salatası, patates püresi, peynirli makarna iyi pişmiş fasulye veya tayland yemeği ile beraber geliyor. Open Subtitles تأتي مع خبز الذرة , سلطة الكرنب بطاطا حلوة مهروسة , أربعة معكرونة بالجبنة , فول محمص أو بامية
    Büyük bir fincanı vardı ve kahvesini hep onun içinde kahve içerdi. Kahvaltıda İrlanda soda ekmeği yerdi. TED كان لديها هذا الكوب الكبير الذي صنعته كانت تحب شرب قهوتها منه، وكانت تحب خبز الصودا الإيرلندية على الفطور.
    Ben gerçekten acıktım, Evangeline. Bana gizlice biraz reçel ile tost getirebilir misin? Open Subtitles أنا جائع إيفانجلين , أيمكنك أن تحضري لي خبز محمص سري و مربى؟
    Evet. Ne güzel bir gün. Nihayet hem ekmeğimiz oldu hem kralımız dönüyor. Open Subtitles . هذا يوم جيد . مع ذلك ، لدينا خبز و الملك قادم
    Oğlum, sen haydutluğun ekmeğini yedin, hırsızlığın şarabını içtin. Open Subtitles ولدي، لقد اكلتَ خبز المعصية وشربت نبيذ مسروقاً
    Yumurtaya bir kez batırılmış, Fransız tostu yapıyordum fakat düşürdüm. Open Subtitles لقد كنت اصنع قطعة خبز محمص ولكنني اوقعتها في القشور
    Papaz, ekmeğin içine nüfuz eden efendimizi kutsadığımızda. Open Subtitles عندما يبارك القسيس الخبز يحوله الرب إلى خبز عادي
    Gerçekten de, kilisenin çörek satışını gözden geçirme fikri oluşturdu. Open Subtitles حقاً ، هو فقط يضع فكرة بيع خبز الكنيسة في منظوره الصحيح
    Dengesiz bir bayan. Parmağımı kesti, sonra da onu kızarmış ekmeğe çevirdi. Open Subtitles سيده واحده غير متزنه ، تقطع اصبعى ثم تحوله الى خبز مقلى
    Ben simit de seviyorum! Ama bu senin simitçi olmanı gerektirmiyor. Open Subtitles ان حبي للخبز لا يعني انني اريدك ان تكون صانع خبز
    Kuru üzümlü küçük ekmekler için hiç vaktin yok sanırım. Open Subtitles أظن أنه لا يوجد لديكش وقت لبعض خبز الزبيب المحمص
    Dokuzuncu yaş günümde, yemek masasında babamın önünden ekmeğe uzanma gafletinde bulundum. Open Subtitles في عيد ميلادي التاسع، أردت مد يدي لكسرة خبز موضوعة أمام والدي
    "Taze ekmeğim yok, sonra gel." Open Subtitles ليس لديّ خبز طـازج، فلترجع فيما بعـد
    Yerine geri sokmaya çalıştım ama yapamadan koca birer somun çavdar ekmeğine dönüştüler. Open Subtitles حاولت أن أعيدهما، لكِن قبل أن أتمكّن من ذلِك، تحوّلتِ إلى رغيف خبز ألماني ضخم.
    Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver. Open Subtitles أعطنا خبز يومنا كفافاً، وتجاوز عن سيئاتنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more