Ben, beyaz ekmek üzerinde, mayonezli, domatesli ve marullu pastırma istiyorum. | Open Subtitles | وأنا سوف آخذ بسطرمة على خبز أبيض وعليه مايونيز وطماطم وخس |
Karısını nasıl kaybettiğini, bira, ekmek bulamadığını anlatan bir sürü beyaz herif. | Open Subtitles | كلهم حمقى يريدون أن يفقدوا الوعى يقولون انهم ليس لديهم خبز للبيره |
Kızarmış ekmek, sıcak süt, sıcak su şişesi, yatak, uyku. | Open Subtitles | خبز محمص ساخن، حليب ساخن، زجاجة ماء ساخنة، السرير، النوم. |
Bir çavdar ekmeği için saldırıya uğradığımdan haberiniz var mı? | Open Subtitles | هل تعلمون أنه قد سُرق مني خبز شوفان في الشارع؟ |
Olive Garden'in reklam filmi için rapçi sarımsaklı ekmek olacak. | Open Subtitles | إنه رغيف هيب هوب من خبز الثوم لإعلان حديقة الزيتون |
Eğer burada bir ekmek kızartma makinesi olsaydı şimdiye ölmüştün. | Open Subtitles | لو كان يوجد محمصة خبز هنا ، لكنت ميتًا الآن |
Bu yüzden, ekmek yiyip, süt içtim ve yüklüce dildo kullandım. | Open Subtitles | لهذا السبب , كان لدي خبز وحليب وكثير من السدادات القطنية |
- Gümüş dolar olmaz. Krep, gümüş dolar ve beyaz ekmek kalsın. | Open Subtitles | بدون فطائر محلاة أو فطائر صغيرة أو خبز جاودار، سآخذ الخبز الأسمر |
Güzelmiş. Acılı hindi, ekmek dolması, ortasına kadar uzunlamasına kesilmiş Polonya sosisi istiyorum. | Open Subtitles | أريد لحم ديك رومي حريفاً وزبدية خبز ونقانق بولندية مقطوعة من المنتصف طولياً |
Mutfağa söyle bir sepet hazırlasınlar... incir, ekmek, peynir ve kırmızı şarap olsun. | Open Subtitles | أوه، وقل لمن في المطبخ وضع سلة تين طازج، خبز وجبن، وعنب جيد |
Benim için, iyi hazırlanmış bir baget, fırından çıkmış taze, karmaşıktır, fakat körili soğan yeşil zeytin haşhaşlı peynirli ekmek karşıktır. | TED | بالنسبة لي .. الرغيف الفرنسي الطازج الخارج من الفرن متشعب.. بينما خبز البصل والزيتون الاخضر بالجبن .. هو التعقيد.. |
O halde tamam diye düşündüm deneyeceğim ve sıfırdan elektrikli bir ekmek kızartma makinesi yapacağım. | TED | فقلت .. في نفسي .. حسناً اريد ان احاول ان اصنع محمصة خبز كهربائية من الصفر |
Bire bir ölçüde. Bu tankın önünde biseklete binen bir adam var ve kafasının üstüne bir ekmek sepeti. Herhangi yoldan geçen birine bu görüntü bir sorun yaratmıyor. | TED | أمام هذه الدبابة هناك رجل على دراجة وسلة خبز على رأسه. وبالنسبة لأي عابر فإنه لا يوجد أدنى مشكلة في الرسم. |
Ceplerimi şişe su ve mısır ekmeği ile doldurduğumu bilmiyorlar bile! | Open Subtitles | لا يعرفون حتّى أن جيوبي ملأى بقناني الماء و خبز الذرة |
Mısır ekmeği, lahana salatası, patates püresi, peynirli makarna iyi pişmiş fasulye veya tayland yemeği ile beraber geliyor. | Open Subtitles | تأتي مع خبز الذرة , سلطة الكرنب بطاطا حلوة مهروسة , أربعة معكرونة بالجبنة , فول محمص أو بامية |
Büyük bir fincanı vardı ve kahvesini hep onun içinde kahve içerdi. Kahvaltıda İrlanda soda ekmeği yerdi. | TED | كان لديها هذا الكوب الكبير الذي صنعته كانت تحب شرب قهوتها منه، وكانت تحب خبز الصودا الإيرلندية على الفطور. |
Ben gerçekten acıktım, Evangeline. Bana gizlice biraz reçel ile tost getirebilir misin? | Open Subtitles | أنا جائع إيفانجلين , أيمكنك أن تحضري لي خبز محمص سري و مربى؟ |
Evet. Ne güzel bir gün. Nihayet hem ekmeğimiz oldu hem kralımız dönüyor. | Open Subtitles | . هذا يوم جيد . مع ذلك ، لدينا خبز و الملك قادم |
Oğlum, sen haydutluğun ekmeğini yedin, hırsızlığın şarabını içtin. | Open Subtitles | ولدي، لقد اكلتَ خبز المعصية وشربت نبيذ مسروقاً |
Yumurtaya bir kez batırılmış, Fransız tostu yapıyordum fakat düşürdüm. | Open Subtitles | لقد كنت اصنع قطعة خبز محمص ولكنني اوقعتها في القشور |
Papaz, ekmeğin içine nüfuz eden efendimizi kutsadığımızda. | Open Subtitles | عندما يبارك القسيس الخبز يحوله الرب إلى خبز عادي |
Gerçekten de, kilisenin çörek satışını gözden geçirme fikri oluşturdu. | Open Subtitles | حقاً ، هو فقط يضع فكرة بيع خبز الكنيسة في منظوره الصحيح |
Dengesiz bir bayan. Parmağımı kesti, sonra da onu kızarmış ekmeğe çevirdi. | Open Subtitles | سيده واحده غير متزنه ، تقطع اصبعى ثم تحوله الى خبز مقلى |
Ben simit de seviyorum! Ama bu senin simitçi olmanı gerektirmiyor. | Open Subtitles | ان حبي للخبز لا يعني انني اريدك ان تكون صانع خبز |
Kuru üzümlü küçük ekmekler için hiç vaktin yok sanırım. | Open Subtitles | أظن أنه لا يوجد لديكش وقت لبعض خبز الزبيب المحمص |
Dokuzuncu yaş günümde, yemek masasında babamın önünden ekmeğe uzanma gafletinde bulundum. | Open Subtitles | في عيد ميلادي التاسع، أردت مد يدي لكسرة خبز موضوعة أمام والدي |
"Taze ekmeğim yok, sonra gel." | Open Subtitles | ليس لديّ خبز طـازج، فلترجع فيما بعـد |
Yerine geri sokmaya çalıştım ama yapamadan koca birer somun çavdar ekmeğine dönüştüler. | Open Subtitles | حاولت أن أعيدهما، لكِن قبل أن أتمكّن من ذلِك، تحوّلتِ إلى رغيف خبز ألماني ضخم. |
Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver. | Open Subtitles | أعطنا خبز يومنا كفافاً، وتجاوز عن سيئاتنا |