"زبدة" - Translation from Arabic to Turkish

    • ezmesi
        
    • tereyağı
        
    • yağ
        
    • ezmeli
        
    • yağı
        
    • ezmesini
        
    • tereyağlı
        
    • yağlı
        
    • Butter
        
    • Tereyağ
        
    • ezmesine
        
    • tereyağını
        
    • kreması
        
    • ezmemiz
        
    • fıstığı
        
    Tuna ve somonlu var, Tony çünkü fıstık ezmesi sevmediğini biliyorum. Open Subtitles معي تونا وسلطة السلمون، لأني أعلم أنك لا تحب زبدة الفستق
    Üzgünüm. Fıstık ezmesi yok, fıstık yok, hiçbir şey yok. Open Subtitles ‫آسف يا رجل ‫لا زبدة فستق، لا فستق، لا شيء
    hadi birlikte yemek yiyelim kardeşim. Sade kekimiz var. Ne tereyağı, ne şeker. Open Subtitles لتأكل معي يا أخي , أحضرت كعكاً من النوع النقي بدون زبدة أوسكر
    - Bu yediğim en güzel vanilyalı puding. - O tereyağı, oğlum. Open Subtitles هذه أجمل بودينج بالفانيلا حصلت عليها في حياتي انها زبدة يا صغيري
    Bir ordu İtalya'yı tıpkı yağ gibi ortadan ikiye yarıp geçebilir. Open Subtitles الجيش الذي يمكنه قطع طريق إيطاليا مثل سكين من خلال زبدة.
    Bana fıstık ezmeli, reçelli ekmek hazırladı. Sadece bunu yedim. Open Subtitles صنعت لي شطيرة زبدة الفستق هذا كل ما كنت آكله
    Yeni bir yer fıstığı ezmesi heykeli daha bitirdim. Soyu tükenmiş birşey. Open Subtitles انتهيت للتو من نحت زبدة مخلوطة بالفستق مرة اخرى، تشبه الزاحف المجنح
    Bu akşam fıstık ezmesi ve jöle yiyeceğim. Artık FE ve J'ye paydos. Open Subtitles ،الليلة ، سآكل زبدة الفول مع المربى لن آكل الطعام السريع بعد الآن
    Yarım bira, pastırma ve üç kap fıstık ezmesi mi? Open Subtitles نصف زجاجة جعّة، ولحم مقدّد، وثلاث أكواب زبدة الفول السوداني؟
    Sana da az şişmanlatan ama yine de verebileceğim fıstık ezmesi. Open Subtitles و ساندويش زبدة فول سوداني مسمّنة جزئيا لكن لا بأس لك
    Bir fıstık ezmesi reklâmında oynaması için bebek aradıkları bir ilan gördük de. Open Subtitles رأينا إعلان يبحثون فيه عن طفل صغير للظهور في إعلان زبدة الفول السوداني
    Şey, kahraman babasını seviyor, ama Scooter'ın Fıstık ezmesi'ne bayılıyor. Open Subtitles حسناً .. إنه يحب والده البطل لكنه يحب زبدة سكوتر
    - Bu yediğim en güzel vanilyalı puding. - O tereyağı, oğlum. Open Subtitles هذه أجمل بودينج بالفانيلا حصلت عليها في حياتي انها زبدة يا صغيري
    Bu seramik dolgulu titanyum duvarı tereyağı bıçağıyla delmeye çalışmak gibi. Open Subtitles حسنا.هذا أشبه بأختراق جدار تيتانيوم مقوى بالسيراميك بإستخدام سكين زبدة,لن أنجح
    Böyle bir yemek yemiş olamazsın... özellikle deniz ürünleri erimiş tereyağı damlayan yengeçler özel bir şarap sosuyla hazırlanmış birbirinden enfes ıstakozlar. Open Subtitles أنت ما ذقت مثل هذا الغذاء في حياتك خصوصا مأكولات بحرية تقطير الكتومين المتبخر مع زبدة زائبة
    Yumurta ve yağ kullanmadan yaptım, tamam mı? Open Subtitles لقد صنعت هذه بدون بيض أو زبدة .. أتُعجبك؟
    Un, şeker, yumurta, yağ, vanilya ve kek kaplama malzemesi aldım. Open Subtitles حصلت على الطحين ، سكر ، بيض ، زبدة الفانيلا ، وهذا التجميد كان للبيع
    Ama Sam için fıstık ezmeli ve reçelli sandviç yapma. Open Subtitles ولكن لا تصنع للصبي مرة اخري زبدة بندق وساندوتش الجيلي.
    Eskimiş tıkaçlardan ve kakao yağı şişelerinden başka bir şey bulamıyorum. Open Subtitles لم أجد شيء غير سدادات قطنية مستعملة وعلب زبدة الكاكاو الفارغة
    Bu aptal görev için 10 fıçı fıstık ezmesini bıraktım. Open Subtitles تركت 10 غالونات معلبة من زبدة الفستق لهذه المهمة الغبية
    Sana tereyağlı ıslak çörek denen şeyi yemenin iyi bir fikir olmadığını söylemiştim. Open Subtitles يا صاح، أخبرت بأنّك أكل شيء يُدعى عمود زبدة الكعك كان فكرة سيئة
    Fıstık yağlı kurabiye yiyerek böyle karın kaslarına sahip olamazsın, anladın mı? Open Subtitles لا تفعلين تلك الأشياء مثل أكل فطيرة زبدة فول السوداني
    Neyse ki Peanut Butter'ı vaktinde çıkardım. Open Subtitles لحسن الحظ, أخرجت زبدة الفول السوداني في الميعاد
    Birisi bir lokantada yığılır, biz onları Tereyağ bıçağıyla dilim halinde açarız, Open Subtitles , أن احدهم انهار في مطعم , نقوم بشقه باستخدام سكينة زبدة
    Fıstık ezmesine doğru ilerlemeyi düşünüyoruz, ama ağzının yapış yapış olmasını istemiyorum. Open Subtitles زبدة الفول السوداني، ولكنني لا أريد لفمه أن يثقل وينشف
    Hadi ama, 95 yaşındayım, eriyen tereyağını bıçakla kesmek bile daha zor. Open Subtitles هيا أنا بعمر 95 يمكنك إستعمال سكينة زبدة بالله عليك
    Fırından sıcak sıcak çıktı kreması ellerimle hazırlandı ve yanında da kilisenin bahçesinden topladığım çileklerle yaptığım ev yapımı reçel var. Open Subtitles زبدة ممخوضة باليد، وفراولة محلية الصنع، اقتطفتها بيدي من حديقة الكنيسة
    Ki bu aklıma fıstık ezmemiz kalmadığını getirdi. Open Subtitles مما يذكرني بأن زبدة الفول السوداني نفدت لدينا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more