"قديمه" - Translation from Arabic to Turkish

    • eski
        
    • yaşlı
        
    • klasik
        
    • antika
        
    • bayat
        
    Bütün gece eski filmler izleyelim. Televizyonun önünde sebzeye dönüşelim. Open Subtitles دعنا نشاهد افلام قديمه طوال الليل سوف نستلقي امام التلفاز
    Bütün gece eski filmler izleyelim. Televizyonun önünde sebzeye dönüşelim. Open Subtitles دعنا نشاهد افلام قديمه طوال الليل سوف نستلقي امام التلفاز
    Burada, bahsettiğiniz etkiyi yaratan eski bir alet hakkında hikayeler var. Open Subtitles هناك حسابات عن اداه قديمه تستطيع عمل التأثير الذي تتحدث عنه.
    Taradığı şu eski fotoğraftan kurtulmaya çalışıyorum ama yeni aldığım yazıcıyı bir türlü-- Open Subtitles كنت احاول انا اطبع صوره قديمه لها لكن لا يمكنني فهم الطابعه الجديده
    Ve daha şimdiden götüm götüm... sanki eski bir pijamanın lastiği gibi oldu. Open Subtitles لازال عمري 45 ..ومؤخرتي تبدو كـ مؤخرتي تبدو كالحزام على أزرار بيجامه قديمه
    Babasının El Camino ile poz vermiş eski bir resmini gördüğünden beri,. aynı arabayı yapmaya ihtiyacı olduğuna karar verdi. Open Subtitles منذ ان رأي صورة قديمه لوالده لوالده مع تلك السيارة القديمه كامينو , قرر ذلك بانه بحاجه لاستعاده واحده ملثها
    Bağlantımız eski olsa da ziyaretine gelmeyi bir çeşit jest olarak hissettim. Open Subtitles لربما العلاقه قديمه ولكن شعرت بأنه يجب ان أقدم مساعدتي وأتي للزياره
    Ve bunun eski yada yeni olmakla alakalı olmadığını anladı. TED وقال انه يدرك ، هي لا تتعلق بكونها قديمه او جديده.
    Çarşafları bile değiştirmiyorum, ama eski alışkanlıklar kolay bırakılmıyor. Open Subtitles كان يجب الا اغير الورقه ولكنها عاده قديمه دائما ماتنتهي ببطئ
    Sabotaj, Albay. Burada eski bir hiledir. Open Subtitles تخريب , كولونيل , تلك خدعه قديمه تتداول هنا
    Geçen gün, tarlayı süren ihtiyar eski paralar bulmuş. Open Subtitles ذات يوم, كان يحرث رجل الحقل هناك فوجد قطعاً نقدية قديمه
    Biliyorsun sana yüzün alacak kadar eski kafalı birisiyim. Open Subtitles تعرفين انى دقه قديمه لدرجه انى ساشترى لك خات زواج
    Medeniyet, eski ve kötücül. Bunu hiç görmüş müydün? Open Subtitles الحضاره المدنيه قديمه و شريره هل رأيت هذا من قبل ؟
    National Geographic veya Reader's Digest'in eski sayılarıyla doludur. Open Subtitles مملوء بإصدارات ناشيونال جيوجرافيك أو أعداد قديمه من ريدرز دايجست
    eski gazeteleri hep saklar mısınız? Open Subtitles أدائما ما تحتفظين بجرائد قديمه بالقرب منك ؟
    Zeminde eski dallar, hem aşağı hem yukarı. Open Subtitles غصون قديمه على ألارض ، إفتحها على حد سواء صعودا وهبوطا.
    Bu neden böyle eski bir yöntemi kullandığını gösterir mi diyorsun ? Open Subtitles هل تقول بان ذلك السبب من استعماله طريقه قديمه ؟
    "Her şey, onu hatırlayan son kişi kadar yaşar." diyen eski bir Kızılderili deyimi vardır. Open Subtitles هناك مقوله هندية قديمه. بأن الشيئ يظل حياً لطالما الانسان يتذكره.
    eski bir kartpostal almış, hiç posta göndermemiş. Open Subtitles لديها بطاقه بريديه قديمه ، لم تُبعث بالبريد أبدا
    Eteklerimin boyunu ayarlayan yaşlı İtalyan adam şöyle derdi: Open Subtitles تعلمين هنالك مقولة ايطالية قديمه كان دائما احد المتشردين يقولها
    eski rock müziği. Bundan klasik olmaz. Open Subtitles إنها أغاني روك قديمه ولكنها ليست كلاسيكيَّه
    Körelmiş, eski ama antika sayılamayacak bir süngü. Open Subtitles كانت بليده , كانت قديمه لكن ليست عتيقه تماماً
    Doğum gününde de ona bayat pasta yediremeyiz, öyle değil mi? Open Subtitles لايمكننا ان نعطيها كعكه قديمه فى عيد ميلادها اليس كذلك ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more