Nasıl hissettiğini biliyorum. Ben o daha çocukkenden beri Vernon için endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم كيف تشعر فأنا دائما قلقة على فرنون منذ كان صغيرا |
...birbirimizden kaçındık, fakat şu var ki, Senin için endişeleniyorum. | Open Subtitles | ويمكننا الأستمرار بتجنب بعضنا ولكن الحقيقة هي أني قلقة عليك |
Demek istediğim, biliyorsunuz, müzik endüstrisi gözümüzün önünde eriyor ve Hollywood da endişeli. | TED | أعني، تعلمون، سوق صناعة الموسيقى ينفجر من الداخل أمام أعيننا، وهوليوود قلقة أيضاً. |
endişelendim. Onun yanında olmanın bende nasıl bir etki yaratacağını bilmiyordum. | TED | كنت قلقة. لم أكن أعرف كيف هي ردة فلعي لكونها بجانبي. |
Küçük karım sağlığım hakkında endişeleniyor, bu yüzden ne yiyorum? | Open Subtitles | زوجتى قلقة على صحتى . فما الذى حصلت عليه ؟ |
O adamla büyüdüğünü hayal et, ...yatmadan diş perisinin gırtlağını keseceğinden endişe edersin. | Open Subtitles | تخيلي النشأة مع هذا الشخص، الذهاب للفراش قلقة أن جني الأسنان سينحر عنقِك |
Biliyorum endişeleniyorsun, ama durumu öğrenmek için ufak bir muayene yapacağım, tamam mı? | Open Subtitles | أنا أعلم بأنك قلقة ,ولكن سأقوم باختبار نفسي ثم سأخبرك , حسنا ؟ |
Ama isyankâr kardeşimi sorarsan... endişeleniyorum. Hâlâ insan olduğunun kanıtı. | Open Subtitles | إنّي قلقة على أخي المُتمرّد هذا إثباتٌ أنّكِ لازلتِ بشريّة |
Onun için endişeleniyorum. Onu hiç böyle bir durumda görmemiştim. | Open Subtitles | أنا قلقة عليه ، لم يسبق أن رأيته بهذه الحالة |
Eğer bazı şeyler olursa, ne yapacak diye endişeleniyorum. İşler yolunda gitmezse. | Open Subtitles | أنا قلقة بشأن ما يُمكنها فعله لو لم تمضِ الأمور بشكل جيد |
endişeleniyorum, senin gibi etkileyici bir kadını istemeyecek hiç bir erkek yoktur. | Open Subtitles | أنا قلقة فحسب أنّ الأمر رائع جدًّا بأنّ لا رجل سيرغب بكِ. |
Şimdi de Noel yaklaşıyor ve buna da gelmezse diye endişeleniyorum. | Open Subtitles | والآن اقترب الكريسماس وأنا قلقة أنه لن يحضر ذلك العيد أيضًا |
Neyse ki buna hazırlıklıyım, bu yüzden pek endişeli değilim. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنني مستعدة لهذا ، لذلك لست قلقة جداً |
Doğru, tabii. Öyle olmalı. Yarın için biraz endişeli mi? | Open Subtitles | طبعا ستكون نائمة الان هل هى قلقة قليلا بالنسبة للغد؟ |
Savunma Bakanlığında çok fazla kesinti oldu, orada değilsin diye endişelendim. | Open Subtitles | هناك الكثر من القصور ،في الدفاع كنت قلقة ألا تكوني موجودة |
Fakat son katılımın hakkında endişelendim, ya da bir nedenle yokluğundan. | Open Subtitles | لكني قلقة بالتحديد على حضورك مؤخراً أو بالأحرى على عدم حضورك |
Benim için endişeleniyor. Ben de. | Open Subtitles | إنها قلقة علىّ و أنا قلق على نفسى فى الحقيقة |
Seni hastaneye görmeye geldiğimde durumun iyiye gitmeyeceğinden endişe etmiştim. | Open Subtitles | كنت قلقة أنها لن تعمل مجددًا عندما قمت بزيارتك بالمستشفى |
Kulak misafiri olursun diye endişeleniyorsun ama oğlun için endişelenmiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ قلقة من أن يسمعني أحد، ولستِ قلقة على ابنك |
İsteyerek veya istemeden özgürlüğümüze ait son kaleyi de kaybetmekten korkuyorum, yani zihin mahremiyetimizi. | TED | أنا قلقة من أننا سوف نتخلى طوعًا أو كرهًا عن معقلنا الأخير للحرية، وهو خصوصيتنا العقلية. |
Sen de çok endişelisin. İşte hikayemiz bu olacak. | Open Subtitles | وأنتِ قلقة كالمرضى هذه هي الطريقة التي ستسرد في القصة |
Sadece kötü bir anne olduğumu düşüneceğinden endişelenmiştim. | Open Subtitles | كنت قلقة فقط من أن تظن أني سأكون أما سيئة |
Jennie'ye burada yapmaya çalıştığımız şeyi anlattığım zaman, yardım etme konusunda endişeliydi. | Open Subtitles | عندما أخبرت جيني عما نود فعله هنا كان قلقة من تقديم المساعدة |
Onun için endişelendiğini düşünüyorum hem ben de bir doktorum. | Open Subtitles | لأنني أعتقد من أنكِ قلقة بشأنه وبسبب إنني طبيبي أيضاً |
- Eğer hakkında endişelendiğin buysa. - Yarınla ilgili endişelenmiyorum. | Open Subtitles | لن يؤثر شيئاً على حدث الغد إن كان هذا ما يقلقك لست قلقة بشأن الغد |
Önce annemin yanına gitmeliyim. Benim için endişelenmiş olmalı. | Open Subtitles | أنا يجب أَن أَصل إلى أمي في البيت, ستكون قلقة |
Bu arada kız kardeşim delirmek üzre. Durmadan arıyor. Merak içinde. | Open Subtitles | أثناء ذلك، أختي ستصاب بالجنون عندما تتصل بي وهي قلقة عليه. |
İlk kez bir yazı sınıfında öğretmenlik yaparken bayağı endişeliydim. | TED | عندما درست لأول مرة فصل الكتابة في الكلية، كنت قلقة. |