"لديها" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir
        
    • vardı
        
    • sahip
        
    • onun
        
    • in
        
    • yok
        
    • da
        
    • nin
        
    • olduğunu
        
    • var
        
    • onda
        
    • de
        
    • çok
        
    • elinde
        
    • vardır
        
    Şam'a gittik. İbrahim ile ilgili uzun bir tarihe sahip olan şehre TED ومن ثم ذهبنا الى دمشق والتي لديها تاريخ عريق متعلق بالنبي إبراهيم
    Plastiklerin ise birbiriyle örtüşen ve çok dar bir aralıkta değişen yoğunlukları vardır. TED ولكن أنواع البلاستيك لديها كثافة تتداخل مع بعضها البعض على نطاق ضيق جداً
    Bağlı olduğu ve bilgi paylaştığı başka bir arkadaşı mı vardı? TED هل كان لديها صديق آخر كانت وفية له وشاركت معلوماتها معه؟
    Pek çok derin deniz canlısı okyanus havzasındaki aynı genetik dağılıma sahip. TED والكثير من المجتمعات العميقة لديها توزيع جيني الذي يتوزع على قاع المحيط
    Bugün, bu sabah, onun dördüncü evrede karaciğer kanseri olduğunu öğrendik. TED اليوم، هذا الصباح، علمنا أن لديها سرطان كبد من الدرجة الرابعة
    Sonunda Rapunzel'in bir yuvası ve gerçek bir ailesi olmuştu. Open Subtitles اخرا رابونزيل عادت الى المنزل وأخيرا اصبحت لديها عائلة حقيقية
    Düşkün devletlerde yasal ve demokrasiyle kontrol edilen bir güç yoktur. TED الدول الفاشلة ليس لديها تشريع و ديموقراطية في استخدام القوة المسلحة
    Solunuzdaki temiz mercan kayalığı ve sağınızdakiyse çok yoğun bir balık yetiştirme çalışmasının yapıldığı neredeyse ölü mercan kayalığı. TED على اليسار، شعاب مرجانية نظيفة، وعلى اليمين شعاب مرجانية تقريباً ميته لديها زراعة سمكية مكثفة تعمل في المياه هناك.
    Arabalar, üç boyutlu nesnelerdir. sabit bir konum ve hıza sahiplerdir. TED السيارات هي مجسمات ثلاثية الأبعاد حيث لديها موقع و سرعة تابتين
    Amerika'da bir çok eyalette bundan daha az insan var. TED الكثير من الولايات في أمريكا لديها عدد أقل من الساكنة.
    Ve bu fark edilebilir başlangıcı, öngörülebilir sonu olmayan bir hikaye. TED وهي قصة لا يوجد لديها بداية ملحوظ، و لا نهاية منظورة.
    Yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. TED كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة.
    Ama geçen yıl parası vardı. Okulum için ödeme yapmıştı. Open Subtitles ولكن كان لديها السنة الماضية مالا دفعت جزءا منه لتدريسي
    Bundan yaklaşık iki yıl önce ölen bir oğlu vardı. Open Subtitles كان لديها سوء الصبي الصغير الذي توفي قبل عامين تقريبا.
    Kuşatma altına alınacak, topraklarının çoğunu kaybedecek ve ne Batı Şeria'ya ne de Kudüs'e ulaşma özgürlüğüne sahip olmayacaklardı. TED كانوا في طريقهم ليحاصروا، وتفقد الكثير من أراضيهم وليس لديها حرية الوصول ، إما إلى الضفة الغربية أو القدس.
    Kızım lise öğrencisi, onun bebeği olan bir arkadaşı var. Open Subtitles , ابنتي الطالبه في المدرسة الثانوية لديها صديق لديه طفل
    Sanırım nihayetinde Noel'in haricinde de verebileceği hediyelerinin olduğunu fark etti. Open Subtitles و أعتقد أنها أخيرا أدركت أن لديها هدايا تمنحها تتجاوز الكريسمس
    Hikayemin bir sonu yok, çünkü hikayenin sonunu hala bilmiyoruz. TED قصتي ليس لديها نهاية, لاننا لازلنا لا نعرف نهاية القصة.
    Bu da hikaye anlatmanın katı, sabit kuralları değil, ana esasları olduğunu kanıtladı. TED وكان ذلك فقط لإثبات أن رواية القصص لديها توجيهات، وليس قواعد سريعة وصارمة.
    Budapeşte'nin de kendisine ait bir karanlık adamı yok mu? Open Subtitles هل تريد أن تقول أن بودابست لديها فارس ظلام أيضاً؟
    Federal hükümetin çok fazla işi var ve bunu eyalet hükumetleri yapmak zorunda. TED إن الحكومة الفيدرالية لديها ما يكفي من المسؤوليات، وستقوم حكومات الولايات بتصعيد الموقف.
    bir de bendeki kaçık espri anlayışı onda da olsa. Open Subtitles لو كان لديها فقط نفس حسّ الفكاهة المتخلّف الذي لديّ
    Bu demek oluyor ki film endüstrisinin elinde eşitlikle alakalı hikayeleri bütün dünyaya yaymak için inanılmaz bir güç var. TED وهذا يعني أن صناعة السينما لديها وصول غير مسبوق لتكون قادرة على توزيع قصص عن المساواة في جميع أنحاء العالم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more