"لطيفاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • güzel
        
    • hoş
        
    • nazik
        
    • İyi
        
    • kibar
        
    • tatlı
        
    • güzeldi
        
    • sevimli
        
    • hoştu
        
    • şirin
        
    • tatlıydı
        
    • nazikti
        
    • çok
        
    • havalı
        
    • şeker
        
    Fakat evde bakım geride kalan aile üyeleri için pek güzel değil. TED ولكن العلاج في المنزل ليس لطيفاً لأفراد العائلة الذين على قيد الحياة.
    Neden ben güzel bir banyo yapıp, ve sonra, sıcak yatağımıza girmiyoruz. Open Subtitles إسمعي لماذا لا آخذ حماماً لطيفاً ؟ وبعدذلك.. لدينا سريرنا الدافيء الرائع.
    hoş bir şeyler söyle. Bu sandalyeler gerçektende tam müzelik. Open Subtitles قل له شيئاً لطيفاً في الواقع هذان المقعدان ينتميان للمتحف
    Derken, ilk ayrılığını yaşadı, ki bu hiç hoş değildi. Open Subtitles ثم تعرضت لأول انفصال عن فتى مما لم يكن لطيفاً
    Biliyorum her zaman doğruyu söylemiyor ama bana karşı çok nazik. Open Subtitles أعلم أنه لم يقل الحقيقة دائماً لكنه لطالما كان لطيفاً معي
    Böylece babanız annenize karşı olduğu gibi size karşı da iyi davranacaktı. Open Subtitles لذلك فإن أباك سيكون لطيفاً معك مثلما كان لطيف مع أمك ؟
    kibar bir adam olmaya çalıştım. Teşekkür olarak aldığım şey bu. Open Subtitles أحاول أن أكون شخصاً لطيفاً وهذا هو الشكر الذي أحصل عليه
    Şu kayıkçı oldukça çatlak olduğumuzu düşünüyor, ama bak ne tatlı davrandı. Open Subtitles ظنّ المراكبي أننا مجنونان ولكن انظر كم كان لطيفاً
    çok güzeldi. Öğleden sonra inanılmaz eğlendim. Open Subtitles كان هذا لطيفاً ، استمتعت كثيراً بعد ظهر اليوم
    Böyle sadık bir çiftin karşılıklı ilgiden dolayı birbirlerine bağlandıklarını bilmek güzel. Open Subtitles سيكون لطيفاً أن تعتقد أن هذين الزوجين المخلصين ارتبطا سوية بعاطفة مشتركة.
    Oh Alex. Annenle konuşmak o kadar güzel ki. Sanki geçmişte yaşamak gibi. Open Subtitles أليكس، سيكون لطيفاً لو تكلّمت مع أمك إنها تبدو وكأنها تعيش في الماضي
    Şu avatar güçlerin arada biraz daha açık olabilseydi ne güzel olurdu. Open Subtitles سيكون لطيفاً من قدرات الآفاتار خاصتك أن تكون مُحددة من وقت لآخر
    Kendi yaşında bir flörtün yanında bulunması hoş olabilir diye düşündüm. Open Subtitles ظننت أنه سيكون لطيفاً لو تعرفت على أمرأه في مثل عمرك
    Bazı işler ciddileştiğinde, ...hoş görünmek ve erkenci olmak esastır. Open Subtitles عندما شيء جدّي يحل من الجيد بأن تظهر لطيفاً ومبكراً
    Bu hiç hoş değil. Kulağa hiç de iyi gelmiyor. Open Subtitles هذا ليس لطيفاً منك أنا لا أبدو كذلك على الإطلاق
    Dostlarıma karşı nazik olmam gerektiğini aksi halde suratıma bir yumruk yiyeceğimi biliyorum. Open Subtitles أعرف أنه يجب أن أكون لطيفاً مع فرقتي أو سأتلقى لكمة في الوجه
    Felsefeleri ayrıca yaşayan her şeye sevgiyle yardım etmeyi kapsıyordu, bu da insanlar size yanlış yaptığında bile nazik olmak anlamına gelir. TED ممارسآتهم تتظمن أيضاً خدمة كل المخلوقات من خلال التصفات المحبة الصغيرة، وهذا يعني أن تكون لطيفاً حتى ولو اخطأ الناس في فهمك.
    Tamam, bir şüpheliyi eleyince yerine, yenisini bulsan iyi olur. Open Subtitles تَأْخذُ شيءاً بعيداً، سيكون لطيفاً إذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُضيفَ.
    Bana, sana davrandığı kadar kibar davranmadı, sanki görmedi bile. Open Subtitles هو ليس لطيفاً مثلك يتصرف كأنه لم يراني، ولكنه لطيف
    Akşam trenle gelirken güzel birşey gördüm. tatlı birşeydi. Open Subtitles رأيت اليوم شيئاً لطيفاً و أنا عائد بالقطار شيء حلو
    Seni tekrar görmek güzeldi prenses. Open Subtitles لقد كان لطيفاً أن أراك ثانيةً، يا أميرتي
    Ben bunun çok sevimli olduğunu düşündüm çünkü ben de Munchkin'ler gibi şarkı söyleyebilirim. Open Subtitles و أعتقد أن ذلك كان لطيفاً جداً، لأنه، حسناً، أستطيع أن أغني مثل الطفل الصغير بنفسي
    Onun yerine gelen geçici eleman ise iyiydi, hoştu ama fazla normaldi. Open Subtitles الفتى الذي حل محله كان لطيفاً كفاية لكن عادي أكثر من اللازم
    şirin olduğunu düşündüm. Araştırmacı gazetecilik yapmak ister misin dedim. Open Subtitles ظننته لطيفاً وسألته إذا كان يريد القيام ببعض التحقيقات الصحفية
    Orada söylediğin şey çok tatlıydı. çok dokunaklıydı. Neredeyse söylediğine inandım. Open Subtitles كان كلاماً لطيفاً ما قلتيه هناك، مؤثر للغاية كدت أن أصدقه
    Fakat patron bana bir şişe meskal verecek kadar nazikti. Open Subtitles " لكن السيد الكبير كان لطيفاً ليعطني زجاجة " ميسكال
    Cumartesi günü doğum günü partim var. Eğer gelirsen çok sevineceğimi düşünüyorum. Open Subtitles سَيكونُ عِنْدي حفلة عيد الميلاد السّبت أعتقد أنهُ سيكون لطيفاً إذا جِئتَ
    Bu heriflere karşı havalı gibi görünmek istiyorum. Open Subtitles أريد فقط أن أبدو لطيفاً لهؤلاء الرجال ولكن في الحقيقة
    Evet! çok şeker olur! Hayatlarını tamamen karartabiliriz! Open Subtitles أجل، سيكون هذا لطيفاً يمكننا إفساد حياتهما تماماً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more