Fakat evde bakım geride kalan aile üyeleri için pek güzel değil. | TED | ولكن العلاج في المنزل ليس لطيفاً لأفراد العائلة الذين على قيد الحياة. |
Neden ben güzel bir banyo yapıp, ve sonra, sıcak yatağımıza girmiyoruz. | Open Subtitles | إسمعي لماذا لا آخذ حماماً لطيفاً ؟ وبعدذلك.. لدينا سريرنا الدافيء الرائع. |
hoş bir şeyler söyle. Bu sandalyeler gerçektende tam müzelik. | Open Subtitles | قل له شيئاً لطيفاً في الواقع هذان المقعدان ينتميان للمتحف |
Derken, ilk ayrılığını yaşadı, ki bu hiç hoş değildi. | Open Subtitles | ثم تعرضت لأول انفصال عن فتى مما لم يكن لطيفاً |
Biliyorum her zaman doğruyu söylemiyor ama bana karşı çok nazik. | Open Subtitles | أعلم أنه لم يقل الحقيقة دائماً لكنه لطالما كان لطيفاً معي |
Böylece babanız annenize karşı olduğu gibi size karşı da iyi davranacaktı. | Open Subtitles | لذلك فإن أباك سيكون لطيفاً معك مثلما كان لطيف مع أمك ؟ |
kibar bir adam olmaya çalıştım. Teşekkür olarak aldığım şey bu. | Open Subtitles | أحاول أن أكون شخصاً لطيفاً وهذا هو الشكر الذي أحصل عليه |
Şu kayıkçı oldukça çatlak olduğumuzu düşünüyor, ama bak ne tatlı davrandı. | Open Subtitles | ظنّ المراكبي أننا مجنونان ولكن انظر كم كان لطيفاً |
çok güzeldi. Öğleden sonra inanılmaz eğlendim. | Open Subtitles | كان هذا لطيفاً ، استمتعت كثيراً بعد ظهر اليوم |
Böyle sadık bir çiftin karşılıklı ilgiden dolayı birbirlerine bağlandıklarını bilmek güzel. | Open Subtitles | سيكون لطيفاً أن تعتقد أن هذين الزوجين المخلصين ارتبطا سوية بعاطفة مشتركة. |
Oh Alex. Annenle konuşmak o kadar güzel ki. Sanki geçmişte yaşamak gibi. | Open Subtitles | أليكس، سيكون لطيفاً لو تكلّمت مع أمك إنها تبدو وكأنها تعيش في الماضي |
Şu avatar güçlerin arada biraz daha açık olabilseydi ne güzel olurdu. | Open Subtitles | سيكون لطيفاً من قدرات الآفاتار خاصتك أن تكون مُحددة من وقت لآخر |
Kendi yaşında bir flörtün yanında bulunması hoş olabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه سيكون لطيفاً لو تعرفت على أمرأه في مثل عمرك |
Bazı işler ciddileştiğinde, ...hoş görünmek ve erkenci olmak esastır. | Open Subtitles | عندما شيء جدّي يحل من الجيد بأن تظهر لطيفاً ومبكراً |
Bu hiç hoş değil. Kulağa hiç de iyi gelmiyor. | Open Subtitles | هذا ليس لطيفاً منك أنا لا أبدو كذلك على الإطلاق |
Dostlarıma karşı nazik olmam gerektiğini aksi halde suratıma bir yumruk yiyeceğimi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه يجب أن أكون لطيفاً مع فرقتي أو سأتلقى لكمة في الوجه |
Felsefeleri ayrıca yaşayan her şeye sevgiyle yardım etmeyi kapsıyordu, bu da insanlar size yanlış yaptığında bile nazik olmak anlamına gelir. | TED | ممارسآتهم تتظمن أيضاً خدمة كل المخلوقات من خلال التصفات المحبة الصغيرة، وهذا يعني أن تكون لطيفاً حتى ولو اخطأ الناس في فهمك. |
Tamam, bir şüpheliyi eleyince yerine, yenisini bulsan iyi olur. | Open Subtitles | تَأْخذُ شيءاً بعيداً، سيكون لطيفاً إذا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُضيفَ. |
Bana, sana davrandığı kadar kibar davranmadı, sanki görmedi bile. | Open Subtitles | هو ليس لطيفاً مثلك يتصرف كأنه لم يراني، ولكنه لطيف |
Akşam trenle gelirken güzel birşey gördüm. tatlı birşeydi. | Open Subtitles | رأيت اليوم شيئاً لطيفاً و أنا عائد بالقطار شيء حلو |
Seni tekrar görmek güzeldi prenses. | Open Subtitles | لقد كان لطيفاً أن أراك ثانيةً، يا أميرتي |
Ben bunun çok sevimli olduğunu düşündüm çünkü ben de Munchkin'ler gibi şarkı söyleyebilirim. | Open Subtitles | و أعتقد أن ذلك كان لطيفاً جداً، لأنه، حسناً، أستطيع أن أغني مثل الطفل الصغير بنفسي |
Onun yerine gelen geçici eleman ise iyiydi, hoştu ama fazla normaldi. | Open Subtitles | الفتى الذي حل محله كان لطيفاً كفاية لكن عادي أكثر من اللازم |
şirin olduğunu düşündüm. Araştırmacı gazetecilik yapmak ister misin dedim. | Open Subtitles | ظننته لطيفاً وسألته إذا كان يريد القيام ببعض التحقيقات الصحفية |
Orada söylediğin şey çok tatlıydı. çok dokunaklıydı. Neredeyse söylediğine inandım. | Open Subtitles | كان كلاماً لطيفاً ما قلتيه هناك، مؤثر للغاية كدت أن أصدقه |
Fakat patron bana bir şişe meskal verecek kadar nazikti. | Open Subtitles | " لكن السيد الكبير كان لطيفاً ليعطني زجاجة " ميسكال |
Cumartesi günü doğum günü partim var. Eğer gelirsen çok sevineceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | سَيكونُ عِنْدي حفلة عيد الميلاد السّبت أعتقد أنهُ سيكون لطيفاً إذا جِئتَ |
Bu heriflere karşı havalı gibi görünmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أبدو لطيفاً لهؤلاء الرجال ولكن في الحقيقة |
Evet! çok şeker olur! Hayatlarını tamamen karartabiliriz! | Open Subtitles | أجل، سيكون هذا لطيفاً يمكننا إفساد حياتهما تماماً |