"محظوظ" - Translation from Arabic to Turkish

    • şanslıyım
        
    • şanslısınız
        
    • şans
        
    • Şansın
        
    • için şanslısın
        
    • çok şanslı
        
    • şanslıymış
        
    • şanslıydı
        
    • şanslıydım
        
    • şansı
        
    • şanslıysan
        
    • şanslıydın
        
    • Şanslıymışsın
        
    • şanssız
        
    Bubi tuzağı hazırlamaya özen gösteren bir babam olduğu için ne kadar şanslıyım. Open Subtitles انا محظوظ ان ابي يهتم كتيرا الى درجة انه وضع لغم في السيارة
    Tina'ya sahip olduğum için çok şanslıyım o yüzden iş üstündeyken içimden sadece... Open Subtitles أنا محظوظ جدا لوجود تينا معي هذا كل ما أفكر فيه عندما نفعلها
    Bu genç hanımefendi arkadaşınız olduğu için çok şanslısınız Bay Neale. Open Subtitles انت محظوظ جدا يا سيد نيل لكون هذه الشابة صديقة لك
    Önce bir iki kurşun yedim. Hiç şans diye düşünmedim. Open Subtitles تعرضت من قبل لطلقات نار عديدة ولم أشعر أننى محظوظ
    Film bir buçuk saatlik Şansın varmış ki Hint filmine gitmemişsiniz. Open Subtitles فلم ساعه و نصف انا محظوظ انه لم يكن فيلم هندى.
    Bu kadar kolay yırttığın için şanslısın. Eğer ben olsaydım, hapse girerdin. Open Subtitles أنت محظوظ أن تركك بسهولة لو كان الامر معي لكنت في السجن
    Doğru mu? Nathaniel Kahn: Yaptıysa çok şanslı bir adamdır. TED نثانيال خان: إن كان ذلك صحيحا فهو رجل محظوظ جداً.
    Deli gibi öfkeliyim. Fakat şanslıyım ki koskoca Gannett Habercilik benim arkamda. Open Subtitles أنا غاضب جدا, و لكني محظوظ لأن جريدة جانيت العظيمة تدافع عني
    Dur, dur. şanslıyım ki, bana ekstra iş verecek bir arkadaşa sahibim. Open Subtitles توقفي , توقفي , انا محظوظ ان لدي صديق يعطيني عمل إضافي
    Bir dergi bana yazarlık sunduğu için bile şanslıyım, Sayın Yargıç. Open Subtitles أنا محظوظ لكوني أكتبُ لمجلة تتيحُ لي أن أعبّر عن رأيي
    Beni her zaman, yaşamım boyunca destekleyen harika bir ailem olduğu için çok şanslıyım. TED أنا محظوظ للغاية كوني أحظى بأسرة رائعة، و التي قدمت إلى الدعم دائما طوال فترة حياتي كلها.
    Okulda çok yakın bir arkadaş grubum olduğu için de şanslıyım. TED وأنا أيضاً محظوظ لكوني لدي مجموعة مقربة جداً من الأصدقاء في المدرسة.
    Bu güzel seyircinin karşısında olduğum için son derece şanslıyım. Ancak gerçekte yaptığım sizlerin oksijen atomlarını çalmak. TED لذلك أنا محظوظ أن أقف أمام هذا الجمهور الرائع، لكنني في الحقيقة أستولي على ذرات الأكسجين الخاصة بكم.
    Adamım, şanslısınız ki bunlara hiç para vermedim. Hepsini çalmıştım. Open Subtitles أنت محظوظ أنني لم آخذ كل تلك الأشياء لقد سرقتُها
    Çikolatasız bir hayat düşünemiyorsanız, 16. yüzyıldan önce doğmadığınız için çok şanslısınız. TED إذا كنت لا تتخيل الحياة دون شوكولاتة فأنت محظوظ أنك لم تولد قبل القرن 16.
    Eğer yaşadığınız ülkede başkanla bir sorununuz olduğunda yaşayacağınız en kötü şey başkan olamamanızsa şanslısınız. TED عندما تعيش في بلد ولديك مشكلة مع الحاكم وأسوأ شيء متوقع حدوثه هو أن يطردك من الرئاسة، فأنت محظوظ.
    Diyor ki, Şanslıymışsın ama şans kapıyı iki kere çalmazmış. Open Subtitles لهذا فأنت محظوظ , ولكن الحظ لايطرق نفس الباب مرتين
    Şansın yaver gitmiş ve aptalın birini öldürmüşsün. Aşağıda onlardan yüzlercesi var. Open Subtitles إنت كنت محظوظ و قتلت واحد غبي فيه كتير فشخ غيره هناك
    Neyse, baban bu tarz posterler asmana izin verdiği için şanslısın. Open Subtitles عموماً ، أنت محظوظ لأن أباك يسمح لك بتعليق ملصقات كهذه
    Şanslısın. çok şanslı. - Sen aşağıya gelmeden önce uyanmamış. Open Subtitles أنتَ محظوظ جداً أنك عدت إلى هنا قبل أن تستيقظ
    şanslıymış, çelik yelek hayatını kurtarmış. Open Subtitles إنه محظوظ,الصدرية الواقية من الرصاص التي كان يرتديها أنقذت حياتة
    Böyle acil durumlarda ne yapmasını bilen biri olduğu için Gus çok şanslıydı. Open Subtitles هو محظوظ لجوس كان عندنا شخص ما على متن الذي عرف كيف يقابل طوارئ مثل هذه.
    Böyle önemli olayların olduğu 60'lar, 70'ler, 80'ler gibi dönemlerde büyüdüğüm için şanslıydım. Open Subtitles كم انا محظوظ انني ترعرت في 60, 70, والـ 80 وخلال هذه الاحداث
    Sanırım Flanders'ın şansı hep yaver gitmiyor. Open Subtitles حسنا , أعتقد ان فلاندر ليس محظوظ لهذه الدرجه
    Ve birgün, eğer gerçekten şanslıysan burada duracak ve kendi küçük çocuğuna bağıracaksın! Open Subtitles وذات يوم, أذا كنت محظوظ حقاً ستكون واقفاً هنا تصرخ على أبنك المراهق
    Acı çektiğin bitkinlik dolu günleri yatakta geçirdiğin için şanslıydın. Open Subtitles محظوظ لأنك قضيت . تلك الأشهر المملة في الفراش
    Araba kazası, motorsiklet, ...beyin ameliyatı komplikasyonları, ...felç, kafaya tekme, şanssız, ...ve iskeleye ilerlerken bir kum setine çarpmış. Open Subtitles حـادث سيـارة , ودراجة نــاريه مضـاعفات بعد جـراحه في المخ جـلطة دماغية , ضـربة في الرأس , غير محظوظ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more