"مختلفًا" - Translation from Arabic to Turkish

    • farklı
        
    • farklıydı
        
    • bambaşka
        
    • farkı
        
    • farkın
        
    • başkaydı
        
    • Değişmiş
        
    • başka bir
        
    • farklılığıyla
        
    Sakin bir öğle sonrasının ortasındasınız derken 1280 adet farklı kitap sevkiyatı geliyor. TED وبينما أنت تقضي فترة ظهيرة هادئة، فجأة تصل شحنة من 1280 كتابًا مختلفًا.
    İnsanlar korkmuş durumda çünkü bu durum eskisinden farklı geliyor, çok daha şiddetli. TED يشعرُ الناس بالخوف، لأن الأمر يبدو مختلفًا أكثر من قبل، وأكثر حدة وكثافة.
    Dünya biraz daha farklı olsa neler olacağını hiç düşündünüz mü? TED هل فكرت فيما قد يحدث لو كان العالم مختلفًا بعض الشيء؟
    Ama dışarı baktığında gördüğü durum çok daha farklıydı. TED لكن عندما نظرت إلى الخارج، رأت شيئًا مختلفًا.
    Eğer Persler Maraton'da kazanmış olsaydı bugün dünya farklı bir yer olurdu. Open Subtitles ولو أن الفرس انتصروا في معركة ماراثون لكان العالم الآن مختلفًا تماماً
    Onu buraya gelen diğer insanlardan farklı kılan ne ki? Open Subtitles كيف يجعله مختلفًا من الآخرين الذين يخرجون من هذا الباب؟
    Biraz farklı ama o hatıra anahtarlıklarında bulamayacağın kadar da farklı değil. Open Subtitles مختلف قليلًا، لكن ليس مختلفًا جدًّا، فلن تجده على أحد ميداليات المفاتيح.
    Biz sadece farklı olan bir şey istemiyorduk. Daha iyi olmalıydı. Open Subtitles أردنا شيئًا لم يكن مختلفًا وحسب، بل يجب أن يكون أفضل.
    Bana başka birinin işlerini hatırlattı. Senin farklı olacağını umuyordum, dostum.. Open Subtitles ما ذكّرني بصنيع يدي شخص آخر، وقد أملت أن تكون مختلفًا.
    Moda polisi tamamen farklı bir şey ifade etmedikçe... TED مالم تعني شرطة الموضة شيئًا مختلفًا تمامًا.
    Yani insan görebilince her şey farklı oluyor çünkü nesneleri olduğu gibi kabul ediyorsun. Ama göremeyince, TED بدى كل شئ مختلفًا وأنت مبصر لأنك تعتبر الأشياء كما هي ولكن كشخص كفيف
    Bu sefer farklı bir yol izlemek harika olmaz mıydı? TED أليس من الرائع أن نسلك مسلكًا مختلفًا هذه المرة؟
    Ve son yıllar içinde, en azından o eyaletlerden biri değişikliği kabul etti çünkü artık, daha farklı bir politik dönemde yaşıyoruz. TED وخلال العام الماضي، صادقت ولاية واحدة على الأقل من هذه الولايات على هذا التعديل، لأننا نعيش عصرًا سياسيًّا مختلفًا.
    Bunların farklı bir dünya için plan yapmaya kendimizi yetkili hissettiğimiz zaman neler yapılabileceği konusunda ilham verici örnekler olduklarını düşünüyorum. TED هذه امثلة حية عن ماذا بوسعنا ان نفعل عندما نشعر بأننا مخولين للتخطيط لعالم سيكون مختلفًا.
    Bu yüzden bu modeli geliştirdik; geleneksel tarım modellerinden farklı olabilmek için. TED ولذلك صممنا نموذجنا ليكون مختلفًا عن برامج تطوير الزراعة التقليدية.
    Şu anda gördüğünüz uzaklık taslağında, her bir nokta farklı bir hayvanın mikrobiyomunu temsil eder. TED وترون هنا مخططًا للمسافة حيث تمثل كل نقطة نبيتًا مختلفًا لدى حيوان ما.
    Çat sesinden tamamen farklı bir sesti. TED كان صوتًا مختلفًا تمامًا عن صوت الارتطام.
    Ama sanat formu, geçmişteki halinden oldukça farklıydı. TED ولكن هذا الفن أصبح مختلفًا جدًا عما كان عليه.
    O çocuğu adeta dehşete düşürdünüz çünkü o, sizden farklıydı. Open Subtitles وأخذت أنت على عاتقك تعذيب ذاك الفتى بكل بساطة لأنه كان مختلفًا عنك
    İnternetin tavşan deliğine inmeden önce pek çoğu liberteryen, sosyalist veya tamamen bambaşka bir şeylerdi. TED قبل انغماس العديد منهم في بيئة الإنترنت الغريبة المربكة، كانوا ليبراليين أو اشتراكيين أو شيئًا آخر مختلفًا تمامًا.
    insanların festivallerinden bir farkı yoktur. Open Subtitles .في الخارج، الحفل ليس مختلفًا عن مهرجان البشر
    Bu bir cinayet. Gerçekten yaparsan onlardan bir farkın kalmayacak. Open Subtitles هذه جريمة قتل، وإذا فعلت هذا، لن تكون مختلفًا عنهم.
    O durum başkaydı, Jim. Open Subtitles -لقد كان هذا مختلفًا يا (جيم )
    Değişmiş görünüyor. Open Subtitles يبدو المكان مختلفًا
    Kendim olmamalıyım, başka bir ben olmalıyım, daha iyi bir ben. Open Subtitles عليّ أن أكون شخصًا مختلفًا أكون شخصًا آخر، شخصًا أفضل منّي.
    Daha önceki konuşmamızda, farklılığıyla beni etkilemişti. Open Subtitles عندما سبق وتقابلنا بدا لي مختلفًا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more