"معكَ" - Translation from Arabic to Turkish

    • seninle
        
    • sizinle
        
    • yanında
        
    • Sana
        
    • senin
        
    • yanına
        
    Bunu söylemekten nefret ediyorum ama seninle hiçbir yere gelmiyorum. Open Subtitles .. لكنني أكره إخبارك بأنني لن أذهب معكَ لأيّ مكان
    Seni o kızla görünce seninle beraber olduğunu falan düşündüm. Open Subtitles ،عندما رأيت مع تلك الفتاة ظننت أنها ربما تكون معكَ
    seninle bir anlaşmamız var diye hemen yaşam tarzını savunmaya başladığımı düşünme. Open Subtitles كوني معكَ على وفاق لا يعني أنّي من كبار مؤيّدي طراز حياتكَ.
    Bak ne diyeceğim. sizinle gelmeme izin verirsen parmak izlerini geri veririm. Open Subtitles أوَتعلم، سأعيد لكَ البصمات التي تودّها ما إنّ تسمح لي بالمجيء معكَ.
    Kararımı verdim. Görevine geri dön. Onu da yanında götür. Open Subtitles قد أتخذت قراري، عود إلى مسعاك ، و خذها معكَ.
    Ama eğer başarılı olursa Sana güven duyacağım, değil mi? Open Subtitles لكنلونجحذلك ، سأصبح مُقاتلاً معكَ جنباً إلى جنب ، صحيح؟
    Aylar oldu biliyorum ama hala seninle burada olduğuma inanamıyorum. Open Subtitles مرّت بضعة أشهر وحسب، لكنّي لا أصدّق أنّي هنا معكَ.
    Bu berbat, bu yüzden gelip seninle takılmamı istersin diye düşündüm. Open Subtitles ذلك مقرف, فلذا إعتقدتُ أنّكَ تحتاجني. أن آتي إليكَ, وأتسكعُ معكَ.
    Pekala, buna müteşekkirim, çünkü seninle çok iyi vakit geçiriyorum. Open Subtitles حسناً، أنا أقدّر لكَ ذلكَ. لأنّي أقضي وقتاً ممتعاً معكَ.
    Ama bu yarışta Sana karşı koşmaktansa seninle koşmayı tercih ederim. Open Subtitles لكنني أٌفضل بأن أكون بهذا السابق معكَ .أفضل من أكون ضدك
    Peter Mills seninle birlikte çalışmak büyük bir şeref ve onurdu. Open Subtitles لقد كانَ فخراً لي وسعادةً أن أعملَ معكَ يا بيتر ميلز
    Ben de seninle geliyorum. Başka dans yapmanı önlemek için. Open Subtitles سآتي معكَ لأحرصَ على ألا تُفسدَ الامور أكثرَ مِن هذا
    Artık seninle yaşayabileceğimi sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد بأنني أستطيع العيش معكَ مرةً أخرى
    Ancak, seninle biraz daha kalacağım. Open Subtitles على أية حال, سأبقى معكَ فترة أطول قليلاً
    Bak ne diyeceğim. sizinle gelmeme izin verirsen parmak izlerini geri veririm. Open Subtitles أوَتعلم، سأعيد لكَ البصمات التي تودّها ما إنّ تسمح لي بالمجيء معكَ.
    Evet, Doktor. sizinle bir saniye konuşabilir miyim ? Open Subtitles أجـل، دكتـور هـلّ بالإمكـان أن أتحدّث معكَ للحظة؟
    İntörnlerin sizinle oturmasına izin veriyor musunuz, Dr. Sloan? Open Subtitles أتسمحُ للمستجدِّينَ بالجلوسِ معكَ على الغداء، د.
    Bu yaz beni ziyarete geldiğinde bunu da yanında getir, tamam mı? Open Subtitles استمع إليّ، أحضر هذا معكَ عندما تأتي لزيارتي هذا الصيف
    Beni ağlatma olasılığına karşın yanında kağıt peçete getirdin mi? Open Subtitles أجلبتَ معكَ المحارم في حالة جعلتني أبكي؟
    Saygı görmek için birisi olmak zorundasındır böylece ne kardeşlerin ne de diğerleri Sana dalaşmazlar. Open Subtitles عليكَ أن تكونَ معروفاً لتنالَ الاحترام لكي لا يعبثَ معكَ الأُخوة و الآخرون
    Şunu bilmelisin ki rakibin de 11. yarışmada. Tıpkı senin gibi. Open Subtitles يجب أن تعرف أن خصمك الآن في التحدي الـ11 الآن معكَ
    Ve ne olursa olsun Hayat bu gece beni senin yanına gönderdi Open Subtitles والآن جلبَتني الحياة إلى هنا لكي أكون معكَ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more