"وكانت" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ve
        
    • da
        
    • de
        
    • Bir
        
    • ise
        
    • Ayrıca
        
    • onun
        
    • gibi
        
    • Sonra
        
    • ama
        
    En iyi Ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi. dünyadaki herhangi Bir hapishanelerde gerçekleşen. TED وكانت واحدة من أفضل وأكبر صور العمل التطوعي من أي سجن في العالم.
    Neyse, Zodiac botumuzla koya geliyoruz Ve o kocaman leopar fokuyla karşılaşıyoruz. TED وقد ذهبنا عبر ممر جليدي بقارب طوف وكانت هناك فهود البحر الشريرة
    Ve çok karmaşıktı. Birazdan size o teorinin ne olduğunu anlatacağım. TED وكانت نظرية معقدة وسوف اخبركم عن ماذا كانت تدور النظرية لاحقاً
    Sesi tamamen değişmişti, bakıcısını telefona verdi, bakıcısı da Randolph'a karşı çok iyiyidi. TED صوته تغير تماماً، لكنه جعل المربية تتحدث، وكانت طيبة جداََ مع راندلوف كذلك.
    Mary üniversitede öğrenme uzmanıydı, öğrencilerle çalışırdı, özellikle de sporcu öğrencilerle. TED وكانت تدرس اختصاصا في الجامعة كانت تعمل مع الطلاب وبالأخص الرياضيين
    Ben İran'dan uzaktayken İslam devrimi İran'ın üzerine çökmüş Ve ülkedeki Fars kültürünü bütünüyle değiştirerek İslam kültürüne evirmişti. TED بينما كنت غائبة عن إيران، وكانت الثورة الاسلامية في ايران تنحدر وحولت البلاد تماما من الفارسية إلى الثقافة الإسلامية.
    Bu, birbirimiz hakkında bilgi sahibi olup desteklemekle ilgiliydi Ve böyle sürdü. TED وكانت تلك هي روح معرفة ودعم بعضنا البعض والتي سيطرت على الأجواء.
    Uzun süredir bu sulardalar Ve sahil şeridindekiler için hayati konumdalar. TED كانت في الجوار منذ وقت طويل, وكانت مهمة جداً للمجتمعات الساحلية
    Adı Alexander Wood idi Ve "Royal Collage of Phycisians"daydı. TED اسمهُ آلكسندر وود، وكانت في جامعة رويال في كلية الطب.
    Asıl çabamız Irak'ta oldu Ve bize belirtilen görev Irak'ta El Kaide'ye kaybetti. TED كان جهدنا مركزا داخل العراق، وكانت مهمتنا المحددة هي قهر القاعدة في العراق.
    Hiç kimsenin umursamadığını hissediyordum, Ve tutsaklığıma karşı düşmanlıkla tepki verdim. TED شعرت بأنه لا أحد يهتم، وكانت ردة فعلي عِدائية تجاه حبسي.
    Her nesil, isteksizce veya bazen sökemediği Bir anıt inşa eder. Fakat benim yazdığım hikaye değişmeye başladı Ve benden kopmaya başladı. TED كل جيل يبني صرحًا يكره هدمه أو غير قادر على ذلك أحيانًا لكن أثناء الكتابة، بدأت حكايتي للقصة تتغير وكانت منفصلة عني
    Utanan hayvanlar kaçtılar Ve bu kendilerini böyle açıkça gösterdikleri son sefer oldu. TED هربت الحيوانات محرجة، وكانت تلك المرة الأخيرة التي كشفوا بها أنفسهم بهذه الطريقة.
    Leah da doğduğunda erkek olarak kayıtlara geçmişti Ve çocukluğundan beri Bir erkek olmadığını biliyordu, o Bir kadındı. TED لعلمكم، تم تصنيف لياه ذكر في ميلاده وكانت تعلم منذ كانت طفلة شابة أنها ليست ذكر، وأنها كانت أنثى.
    Bunu 60larda da denemişlerdi ama çok akıllıydılar Ve vazgeçtiler. TED حاولوا مرة أخرى في الستينيات وكانت ذكية جدا ولذا تخلت
    Kenya'da Bir belgesel yapıyordum Ve orada fevkalade Bir misyoner kadın vardı. Open Subtitles صوّرت وثائقيًا في كينيا ـ ـ ـ وكانت هناك امرأة رائعة، مُبشرة
    Yolculuğumun beni şu anda getirdiği New York City'de berberlerle deneyimimiz farklı olmadı. TED وكانت تجربتنا مع الحلاقين في مدينة نيويورك لا تختلف، حيث قادتني رحلتي حالياً.
    Ve erkek kardeşi de 8 yaşındaymış, ebeveynleri ise kayıpmış. TED وكان أخوها ابن 8 أعوام وكانت قد فقدت والديها ..
    Ayrıca olay yerindeki kan ile sanığın gömleğindeki kan aynıydı. Open Subtitles وكانت العيّنة متوافقة مع العيّنة المأخوذة من قميص المدّعى عليه
    Ve hepimiz onun etrafında toplandık yatağının yanında bi mum vardı. Open Subtitles وكنا قد تجمعنا جميعا حوله وكانت هناك تلك الشمعة بجانب سريره
    Büyükbabam öldüğünde çok üzgündüm Ve kuzenim de deli gibi ağlıyordu. Open Subtitles عندما مات جدي كنتُ حزيناً جداً وكانت ابنة عمي تبكي بشدة
    Japon hükümeti belkide önce 3 Sonra 2 milyar daha yatırıma karar vererek bu alanda Bir ilk oldu. TED وكانت الحكومة اليابانية تقريبًا هي أول من قرر أن يستثمر أول 3 مليارات ثم 2 مليار في ذلك المجال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more