"يتلاعب" - Translation from Arabic to Turkish

    • oynuyor
        
    • manipüle
        
    • oynuyordu
        
    • oynuyormuş
        
    • kullanıyor
        
    • oynadı
        
    • oynadığını
        
    • kandırıyor
        
    • dalga geçiyor
        
    • oyuna
        
    • oynayıp
        
    • oynayamaz
        
    • karıştırıyor
        
    • uğraşıyor
        
    • kafa buluyor
        
    Ama uyandığım zaman aklım bana oyunlar oynuyor. Open Subtitles لكن عندما استيقظ أكتشف أن عقلي يتلاعب بي
    Oğlum olması umrumda değil, artık oyun oynuyor. Open Subtitles لا يهمني إن كان ابني أم لا، إنه يتلاعب بنا الان
    Karanlıkta sesler duymak istiyorsanız, benimkini dinleyin. O şey, temel korkularımızla oynuyor. Open Subtitles لو أردتم أصواتاً في الظلام، فلتستمعوا إلى صوتي، هذا الشئ يتلاعب بمخاوفكم البدائية
    Sana kendini nasıl hissettirdiğini Will Shuester'a söylemelisin ve halka açık bir yerde olsun ki, kaçamasın ve seni manipüle edemesin. Open Subtitles عليكي أن تجعلي ويل شيستر يعلم كيف جعلكي تشعرين و في مكان عام حتى لا يستطيع الهرب و هو لن يتلاعب بكي
    Belki de beynim bana oyun oynuyordu. Ateşten kendimde değildim. Kim bilir... Open Subtitles ربما كان عقلي يتلاعب بي لقد جننت بتلك الحمّى , من يعرف...
    Bu adam bizimle oyun oynuyor, and Laguerta's görmek için çok aptal. Open Subtitles هذا الرجل يتلاعب بنا و لاجورتا أغبى من أن ترى ذلك
    -Bakın, o herif üç saattir bizimle oyun oynuyor. Open Subtitles لكن كان هذا الشخص يتلاعب بنا لثلاث ساعات الآن
    - Ne olduğunu bilmiyorum ama o ben değilim. - Hayır Randy onu dinleme. - Seninle oyun oynuyor dostum. Open Subtitles ‫لا أعرف ما الذي يحدث لكنه ليس أنا ‫لا تستمع إليه يا راندي إنه يتلاعب بك
    Herifle oynuyor sadece, ciddi değil. Open Subtitles اسمع , إنه يتلاعب بالرجل فحسب إنه لا يعني ما يقوله
    Burada kim kimin için çalışıyor bilmiyorum ama bu adam ikimizle de oynuyor. Open Subtitles انا لا اعرف من تعتقد انه يعمل من اجله هنا لكنه يتلاعب بنا جميعاً
    Yeryüzünün her tarafında biri insanların gözünden uzakta sonsuz bir lütufla sistemle oynuyor. Open Subtitles شخص يتلاعب بالنظام عبر كوكب الأرض بنعمة لا تنتهي أبعد من مرأى أي شخص
    Beyaz Saray avukatı direkt olarak Oval Ofisten emir gelmedikçe tanık ifadelerini manipüle etmeye çalışamaz. Open Subtitles مستشار البيت الأبيض لما كان يتلاعب. بشهادة ما، دون توجيه صريح من المكتب البيضاوي
    Ve sonunda Aşağıya doğru inen bir sarmala girdik, çünkü herkes bizi manipüle ediyordu, sonunda herkesle savaşır olduk. Open Subtitles وفي النهاية وجدنا أنفسنا في حلزونة تجذبنا إلى أسفل ولأن الجميع كان يتلاعب بنا انتهينا إلى محاربة الجميع
    Başından beri bizimle oynuyordu. Open Subtitles وجلبهم لهنا لقد كان يتلاعب بنا منذ البداية
    Bizimle en başından beri oynuyormuş. Open Subtitles كان يتلاعب بنا من الاول الوشم ليس فقط توقيعه
    Romanda, Woland gerçekçilik dokusuyla birlikte gülünç sonuçlara ulaşarak bu sistemi kendi çıkarı için kullanıyor. TED في هذه الرواية، يتلاعب وولاند بهذا النظام وبنسيج الحقيقة إلى حدود مضحكة.
    Kızım anlamadın mı? Norbit seninle oynadı. Open Subtitles الم تفهمي الامر بعد نوربت كان يتلاعب بك
    Şu an oyunu kimin oynadığını ve kiminle oynanıldığını biliyorum. Open Subtitles أعرف من يتلاعب بمن، في الوقت الحاضر حالما تبدأ اللعبة
    Onu öldüren de hepimizi kandırıyor. Open Subtitles و أياً كان من قتلهم فهو يتلاعب بنا جميعاً
    Bence bizimle dalga geçiyor. Hem gerçek olduğunu nereden bileceğiz? Open Subtitles اعتقد انه يتلاعب بنا اعنى كيف نعرف ان ذلك حقيقه ؟
    Yapacağım son şey Amy tarafından oyuna getirilmek olacak, tekrardan. Open Subtitles آخر شيء أريده هو أن يتلاعب بي من قبل إيمي مجدداً
    Erkekleri birden öldürüp kadınları ise günlerce belki de aylarca bekletip onlarla oynayıp, işkence ettikten sonra en nihayetinde onları yedi. Open Subtitles عادة ما يقوم بقتل الذكور فوراً و كان يبقي الإناث أحياء لأيام , و أحياناً لأسابيع يتلاعب بهن, يقوم بتعذيبهن
    Görünüşe göre yerini bulmuşsun, Arnott. Kimse benimle oynayamaz! Open Subtitles يبدو أنك وجدت مستواك لا أحد يتلاعب بي
    Sanırım bu genç adam cep telefonuyla televizyonu karıştırıyor. Open Subtitles أظن أن هذا الشاب يتلاعب بالتلفاز بهاتفه الخلوي.
    Vaka hakkında konuşamayacağımızı söyledi. House sadece bizimle uğraşıyor. Open Subtitles كان يعني منعنا من الحديث عن الحالة - هاوس يتلاعب بنا فقط -
    Görünüşe göre seninle kafa buluyor. - Bu iyi bir işaret, değil mi? Open Subtitles بدا بأنه يتلاعب معك ، وهذه إشارة جيدة ، أليس كذلك ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more