Ama uyandığım zaman aklım bana oyunlar oynuyor. | Open Subtitles | لكن عندما استيقظ أكتشف أن عقلي يتلاعب بي |
Oğlum olması umrumda değil, artık oyun oynuyor. | Open Subtitles | لا يهمني إن كان ابني أم لا، إنه يتلاعب بنا الان |
Karanlıkta sesler duymak istiyorsanız, benimkini dinleyin. O şey, temel korkularımızla oynuyor. | Open Subtitles | لو أردتم أصواتاً في الظلام، فلتستمعوا إلى صوتي، هذا الشئ يتلاعب بمخاوفكم البدائية |
Sana kendini nasıl hissettirdiğini Will Shuester'a söylemelisin ve halka açık bir yerde olsun ki, kaçamasın ve seni manipüle edemesin. | Open Subtitles | عليكي أن تجعلي ويل شيستر يعلم كيف جعلكي تشعرين و في مكان عام حتى لا يستطيع الهرب و هو لن يتلاعب بكي |
Belki de beynim bana oyun oynuyordu. Ateşten kendimde değildim. Kim bilir... | Open Subtitles | ربما كان عقلي يتلاعب بي لقد جننت بتلك الحمّى , من يعرف... |
Bu adam bizimle oyun oynuyor, and Laguerta's görmek için çok aptal. | Open Subtitles | هذا الرجل يتلاعب بنا و لاجورتا أغبى من أن ترى ذلك |
-Bakın, o herif üç saattir bizimle oyun oynuyor. | Open Subtitles | لكن كان هذا الشخص يتلاعب بنا لثلاث ساعات الآن |
- Ne olduğunu bilmiyorum ama o ben değilim. - Hayır Randy onu dinleme. - Seninle oyun oynuyor dostum. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي يحدث لكنه ليس أنا لا تستمع إليه يا راندي إنه يتلاعب بك |
Herifle oynuyor sadece, ciddi değil. | Open Subtitles | اسمع , إنه يتلاعب بالرجل فحسب إنه لا يعني ما يقوله |
Burada kim kimin için çalışıyor bilmiyorum ama bu adam ikimizle de oynuyor. | Open Subtitles | انا لا اعرف من تعتقد انه يعمل من اجله هنا لكنه يتلاعب بنا جميعاً |
Yeryüzünün her tarafında biri insanların gözünden uzakta sonsuz bir lütufla sistemle oynuyor. | Open Subtitles | شخص يتلاعب بالنظام عبر كوكب الأرض بنعمة لا تنتهي أبعد من مرأى أي شخص |
Beyaz Saray avukatı direkt olarak Oval Ofisten emir gelmedikçe tanık ifadelerini manipüle etmeye çalışamaz. | Open Subtitles | مستشار البيت الأبيض لما كان يتلاعب. بشهادة ما، دون توجيه صريح من المكتب البيضاوي |
Ve sonunda Aşağıya doğru inen bir sarmala girdik, çünkü herkes bizi manipüle ediyordu, sonunda herkesle savaşır olduk. | Open Subtitles | وفي النهاية وجدنا أنفسنا في حلزونة تجذبنا إلى أسفل ولأن الجميع كان يتلاعب بنا انتهينا إلى محاربة الجميع |
Başından beri bizimle oynuyordu. | Open Subtitles | وجلبهم لهنا لقد كان يتلاعب بنا منذ البداية |
Bizimle en başından beri oynuyormuş. | Open Subtitles | كان يتلاعب بنا من الاول الوشم ليس فقط توقيعه |
Romanda, Woland gerçekçilik dokusuyla birlikte gülünç sonuçlara ulaşarak bu sistemi kendi çıkarı için kullanıyor. | TED | في هذه الرواية، يتلاعب وولاند بهذا النظام وبنسيج الحقيقة إلى حدود مضحكة. |
Kızım anlamadın mı? Norbit seninle oynadı. | Open Subtitles | الم تفهمي الامر بعد نوربت كان يتلاعب بك |
Şu an oyunu kimin oynadığını ve kiminle oynanıldığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف من يتلاعب بمن، في الوقت الحاضر حالما تبدأ اللعبة |
Onu öldüren de hepimizi kandırıyor. | Open Subtitles | و أياً كان من قتلهم فهو يتلاعب بنا جميعاً |
Bence bizimle dalga geçiyor. Hem gerçek olduğunu nereden bileceğiz? | Open Subtitles | اعتقد انه يتلاعب بنا اعنى كيف نعرف ان ذلك حقيقه ؟ |
Yapacağım son şey Amy tarafından oyuna getirilmek olacak, tekrardan. | Open Subtitles | آخر شيء أريده هو أن يتلاعب بي من قبل إيمي مجدداً |
Erkekleri birden öldürüp kadınları ise günlerce belki de aylarca bekletip onlarla oynayıp, işkence ettikten sonra en nihayetinde onları yedi. | Open Subtitles | عادة ما يقوم بقتل الذكور فوراً و كان يبقي الإناث أحياء لأيام , و أحياناً لأسابيع يتلاعب بهن, يقوم بتعذيبهن |
Görünüşe göre yerini bulmuşsun, Arnott. Kimse benimle oynayamaz! | Open Subtitles | يبدو أنك وجدت مستواك لا أحد يتلاعب بي |
Sanırım bu genç adam cep telefonuyla televizyonu karıştırıyor. | Open Subtitles | أظن أن هذا الشاب يتلاعب بالتلفاز بهاتفه الخلوي. |
Vaka hakkında konuşamayacağımızı söyledi. House sadece bizimle uğraşıyor. | Open Subtitles | كان يعني منعنا من الحديث عن الحالة - هاوس يتلاعب بنا فقط - |
Görünüşe göre seninle kafa buluyor. - Bu iyi bir işaret, değil mi? | Open Subtitles | بدا بأنه يتلاعب معك ، وهذه إشارة جيدة ، أليس كذلك ؟ |