"يغادر" - Translation from Arabic to Turkish

    • terk
        
    • gidiyor
        
    • ayrılıyor
        
    • çıkarken
        
    • gitmiyor
        
    • ayrılmayacak
        
    • gitmesini
        
    • ayrılmadan
        
    • çıkıyor
        
    • çıkmayacak
        
    • ayrılmadı
        
    • gitmeden
        
    • kalkıyor
        
    • ayrılırken
        
    • gitmesine
        
    Senin yetki alanından çıkacak, uçağı 2 saate Amerikan hava üssünü terk edecek. Open Subtitles عندما ينتهى من إلقاء خطابه فسيكون أمامه ساعتين فقط يغادر بعدها الأراضى الأمريكيه
    Biri kulübü baygın bir şekilde terk ederse hikaye daha da ilginçleşir. Open Subtitles عندما يغادر أحد النادي وهو يسقط من الثمالة، فهناك للقصة بقية أفضل.
    Dev Toronto'ya gidiyor. Treni 15 dk sonra hareket ediyor. Open Subtitles سوف يغادر ديف إلى تورينتو قطاره سيغادر بعد 15 دقيقة
    Demek, baba her zamanki gibi işe gidiyor. 11:45'te anneden bir telefon geliyor ve adam üzgün bir şekilde oradan ayrılıyor, değil mi? Open Subtitles إذاً يذهب الأب للعمل كالعادة الساعة 11: 45 يتلقى إتصال من الأم ثم يغادر منزعجاً
    -Durun. İnsanların sizi dükkanımdan bu halde çıkarken görmesine izin veremem. Open Subtitles لا يمكن لأي شخص ان يدخل و يغادر محلي مثل اشكالكم
    5. derece karantinadayız. Kimse bir yere gitmiyor. Open Subtitles نحن في المستوى 5 من الحجر الصحي لا أحد يغادر لأي مكان
    Eşini ve çocuğunu döven pislik herif Corpus Christi'yi hiç terk etmemiş. Open Subtitles الوغد الذي يضرب زوجته الحقير الذي يضرب الاطفال لم يغادر كوربس كريستي
    Ormanda bulunan kimsenin terk edemediği sihirli bir kent vardı. Open Subtitles بلدةٌ مسحورةٌ في الغابة حيث لا يستطيع أحدٌ أن يغادر.
    Annesi saksıyla kafasının arkasına vurup, bodrumunu terk etmesini söylemiş. Open Subtitles والدته ضربته بإناء على رأسه وأمرته أن يغادر قبو منزلها
    Böyle bir şeyi kim yapabilir sonra da olay yerini terk edebilir? Open Subtitles أنّى لأحدهم أن يفعل شيئاً كهذا ثمّ يغادر المسرح بهذه البساطة ؟
    Siz uyuduktan sonra eve geliyor, siz uyanmadan da gidiyor. Open Subtitles هو يحضر بعد ان تنامى. و يغادر قبل ان تَنْهضُى.
    Bu arada ordu gidiyor. Cole da saklanmayı bırakıp çiftliğine dönebilecek. Open Subtitles الجيش يغادر, لذا يمكن ل كول التوقف عن الاختباء والعودة إلي مزرعتة
    Kimliği belirsiz adamla cesedini değiştiriyor ve kasabadan ayrılıyor. Open Subtitles لذا يبدل الجثه بجسده ثم يغادر البلده, أليس كذلك؟
    Evden çıkarken onu yakalayacaklardı. Ama "av" için her şeyi mahvetti. Open Subtitles كانوا سيأخذونهُ عندما يغادر المنزل لكنهُ أفسد الامر من أجل الصيد.
    Çocuklarımı bulana kadar kimse bir yere gitmiyor. Open Subtitles لن يغادر أي أحد هذا المكان حتى نجد أطفالي لا يمكن أن نسمح بذلك
    Otobüs Pazartesi günü gelecek ve o güne kadar kimse buradan ayrılmayacak. Open Subtitles الاتوبيس سيصل يوم الاثنين و حتى هذا لن يغادر أحد
    Onunla gitmesini görmektense seni burada tutsak etmeyi tercih ederim. Open Subtitles وافضل ان ابقي محبوسة هنا علي ان اراه يغادر معها
    Profesör ayrılmadan bunu size anlatmaya mecbur hissettim kendimi. Open Subtitles فكرتُ أنه من واجبي أن أخبرك قبل أن يغادر البروفسور
    İşten her akşam 6:00 - 7:00 arasında çıkıyor. Hep aynı yolu kullanıyor. Open Subtitles مساء كل 7 والساعة الساعة6 بين عمله يغادر
    Bu alandan dışarıya hiçbir şey çıkmayacak, ağır olun biraz! Open Subtitles لا يغادر شيء هذه المنطقة، حسناً ؟ تمهـّلوا في هذا
    Sen kanaldan geçmeye karar verdiğinden beri köprüden ayrılmadı. Open Subtitles هو لم يغادر الجسر حينما كنت تنوى المجئ من خلال القناة
    Şangay'a gitmeden önce ne yapıp edip onu evlendirmem lazım. Open Subtitles قبل أن يغادر إلى شانغهاي، يجب أن أُزَوّجَـهُ بأيّ طريقة
    Tamam Craig, son tren dokuzda kalkıyor. Ona binmiş olacağım. Open Subtitles حسناً يا آخر قطار يغادر في الساعة التاسعة سأكون عليه
    En son geceyarısı civarında kız arkadaşıyla kulüpten ayrılırken görülmüş. Open Subtitles آخر مره شوهد يغادر الملهى فى منتصف الليل مع صديقته
    Ama yaverlerimin aç gitmesine asla izin vermem. Open Subtitles لكنني لا أسمح لمساعدي بتاتاً أن يغادر بمعدة خاوية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more