"anahtarı" - Translation from Turkish to Arabic

    • المفاتيح
        
    • مفاتيح
        
    • المفتاحَ
        
    • المُفتاح
        
    • مفتاحاً
        
    • مُفتاح
        
    • بالمفتاح
        
    • مفتاحك
        
    • مفتاحه
        
    • الحل
        
    • المفتاح
        
    • لمفتاح
        
    • مفتاحي
        
    • بمفتاح
        
    • مفتاحها
        
    Bir görevli kasaya anahtarı koyuyordu ve yüzlerce insan hücrelerinden akıp gidiyordu. TED ضابط يدخل مفتاحًا في صندوق المفاتيح ويتوافد مئات الأشخاص خارجين من زنزاناتهم.
    Uzaktan kumanda, peçete kutusu, yırtılmış dergi, birkaç ev anahtarı. Open Subtitles جهاز تحكم , علبة خيوط مجلة ممزقة بعض المفاتيح القديمة
    Fakat 43 çiftçide geçidin anahtarı var. Siz iyi misiniz? Open Subtitles ولكن هناك 43 مزارع لديهم مفاتيح البوّابات هل أنتَ بخير؟
    - İyi. Adamın üzerinden araba anahtarı almadın, değil mi? Open Subtitles ألم تعثر على مجموعة مفاتيح سيارة بحوزة ذلك الرجل ؟
    Üs kapatıldıktan sonra hükümet anahtarı aldı. Open Subtitles عندما القاعدة دُمرت أبقتْ الحكومةُ المفتاحَ
    Muhtemelen anahtarı, şifresi ve belki alarmın kombinasyonuna bile sahipti. Open Subtitles ربما كان لديه المفاتيح,الشفرة وربما كان يعرف حتى أرقام الخزنة
    Anahtar izleri var. Arabaya gidip bir ingiliz anahtarı alacağım. Open Subtitles هذه علامات مفاتيح هنا أريد العودة إلى السيارة, أعطني المفاتيح
    Hemen dönerim. - anahtarı getireceğim. Open Subtitles سأعود خلال دقيقة لأخرجك، لا بد أن أحصل على المفاتيح
    Buzluğun yanındaki çiviye asılı olan anahtarı versene. Open Subtitles هلا أعطيتنى حلقة المفاتيح المعلقة بجانب الثلاجة ؟
    Hırsızın dört anahtarı da alması gerekir. İki tanesi istasyonda kilitli tutuluyor. Open Subtitles يجب أن يحصل اللص على المفاتيح الأربعة واثنان منهما محفوظان بعيداً عن المحطة
    Özel kasa anahtarlarının üzerinde kasa numarası bulunmaz eğer kendi anahtarı değilse doğru kasayı bulana kadar hepsini denemek zorundaydı Open Subtitles مفاتيح صناديق الودائع ليس عليها أرقام. لذا إذا لم يكن مُفتاحه، فعليه تجريب كلّ قفل حتى يصل إلى الصندوق الصحيح،
    Hayatın anahtarı bundan çok ama çok daha derinde yatıyor. Open Subtitles مفاتيح الحياة أعمق من ذلك ، أعمق بكثير من ذلك
    Yani, art arda üç tane ışık anahtarı gibi. TED وبالتالي، ذلك حوالي ثلاثة مفاتيح إنارة مصطفة.
    Şu dişlerden birkaçı yalıtımlı, bu da anahtarı çevirdiğinde, elektriği devreye soktuğun anlamına gelir. Open Subtitles البعض مِنْ هذه المقابضِ عوازلَ يَعْني ذلك عندما تضعه وتَدُورُ المفتاحَ يُمْكِنُ أَنْ يبدأ تشغيل نظام كهربائي
    Torununun sağlığının anahtarı Tanrı'da olabilir, onu iyileştirmenin, ama anahtarı onun vücudunda tutuyor. Open Subtitles ربما يملكُ الرَب المُفتاح لصحة حفيدك ليشفيه لكنهُ يُبقي المُفتاح في داخِل الصبي
    Sırt çantalının anahtarı varsa neden maskotu kullandı? Open Subtitles إذا صاحب الحقيبة لديه مفتاحاً للغرفة, فلماذا قام بإقتحام الغرفة؟
    Masaya bir ingiliz anahtarı, bir kemer ve bir de sopa koyardı. Open Subtitles أعتاد على أن يضع مُفتاح ربط و عصا و حزام على الطاولة
    Dört konuşuyor, çite bir kilit yerleştirdi ve anahtarı attı. Open Subtitles من أربعة، لقد وضعت قفل على السياج وألقت بالمفتاح بعيدًا
    Lütfen anahtarı alıp 237 numaralı posta kutusunu aç beni zarfın içinden çıkartıp öp. Open Subtitles خذى مفتاحك و افتحى صندوق بريدك رقم 237 و خذينى خارج مظروفى و قبلينى
    anahtarı kayboldu. Tekrar yaptıracağım, izninizle. Open Subtitles مفتاحه كان ضائعاً و سأحصل على نسخة جديدة منه
    Bu yüzden, kaçışın anahtarı, tam arasını tutturmakta gizli." TED لذلك الحل الأمثل لهربهما سيكون بقاءهما في المنتصف.
    O zaman bu gizemin anahtarı çoklu evrenin istatistiksel özelliklerinde yatıyor olabilir. TED اذا المفتاح لهذه المعضلة قد يكمن في الخصائص الاحصائية لهذه الاكوان المتعددة.
    Tabiki elinde lazerle kesilmiş araç anahtarı yoksa Hamburg'tan buraya direk yollanmışlardan. Open Subtitles نعم،مالم تحصل على مقص ليزري لمفتاح الاستقبال والارسال ترسله مباشرة إلى التاجر الأمريكي من هامبورغ
    anahtarı vereyim, istediğin zaman gelin ve ne isterseniz pişirin. Open Subtitles خذي مفتاحي ، مري علي وحسب استخدمي الشواية وقتما تريدي
    Eğer İngiliz anahtarı seti bulursanız ya da bir çift eski hokey pateni. Open Subtitles فإذا مررت بمفتاح مواسير متري أو زوج من مزالج الهوكي أريد إستعادتهم حقاً
    Peki, bende dolabın anahtarı bile yokken onu nasıl dolaba koyabilirim? Open Subtitles حسنًا ، كيف وضعته بالخزانة وأنا لا أملك مفتاحها حتى ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more