"her bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • كل واحد
        
    • من كل
        
    • في كل
        
    • كل واحدة
        
    • كل من
        
    • أن كل
        
    • كل فرد
        
    • في كلّ
        
    • كل خلية
        
    • كل قطعة
        
    • كل نوع
        
    • كل شخص
        
    • كل مجموعة
        
    • كل مرة
        
    • كل نقطة
        
    Ve buna rağmen, bayanlar ve baylar, bu gezegendeki her bir birey muhtemelen her gün müzikle iç içe. TED ومع ذلك ، أيها السيدات والسادة ، كل واحد منا على هذا الكوكب ربما يمارس ويشارك بالموسيقا بشكل يومي
    Ancak Hedge'in her bir hücreyi kontrol etmesi çok zaman alır. TED ولكن سيأخذ هيدج وقتًا طويلًا للتحقق من كل خليةٍ على حدا.
    Şelaleden akan suyun her bir örneği farklı tabii ki. TED بالطبع، المياه التي تجري في الشلالات مختلفة في كل لحظة.
    her bir tanesi, kolaylık için, bir tablet morfinle steril edilmiş. Open Subtitles كل واحدة منهم تحتوي على ضمّادة معقّمة ملفوفة حول قرص مورفين
    her bir astronot, kişisel eşyalarının arasında yaklaşık on tane ipek bayrak taşıdı. TED حمل كل من رواد الفضاء حوالي عشرة أعلام من الحرير في حقائبهم الشخصية.
    Şunu bilin ki ağzından çıkan her bir kelime, yalan. Open Subtitles طالما تعرف أن كل ما يخرج من فمه هو أكاذيب
    her bir fok çevresindeki buzdaki en ufak harekete karşı çok hassastır. Open Subtitles كل فرد من الفقمات حسّاس جداً لأي حركة على الجليد المحيط به
    Bu artık baskıya verildi, ve ilk sayının her bir kopyasısnda yer alacak. Open Subtitles لقد ذهب هذا إلى المطبعة الآن وسيكون في كلّ نسخة من الإصدار الأوّل
    Geri çekilmemizin 48. saatinde her bir çalışanım hastalandı ve insanlar ölmeye başladı. Open Subtitles ثماني وأربعين ساعة في الخلوة كل واحد من موظفي مريض الناس سوف تموت
    Aracın kablosuz iletişim kapasitesi kapsamında yazılımın kontrol ettiği her bir parçayla iletişime geçilebildi. TED كانوا قادرين على اختراق كل واحد من قطع البرمجيات التي تسيطر كل واحدة من القدرات اللاسلكية للسيارة.
    Benim favorim: her bir günün sonunda takvimime bakıyorum, tanıştığım tüm insanları değerlendiriyorum ve her birine teşekkür yazısı gönderiyorum. TED والتكتيك المفضل لدي هو أنه في نهاية كل يوم، أنظر إلى تقويمي وأراجع من التقيت بهم، وأرسل ملاحظات شكر إلى كل واحد منهم.
    99'daki her bir olay yerinden alınan 1000 dolarlık ayakkabılar. Open Subtitles من كل مسرح جريمة من عام 1999 احذية بألف دولار
    99'daki her bir olay yerinden alınan 1000 dolarlık ayakkabılar. Open Subtitles من كل مسرح جريمة من عام 1999 احذية بألف دولار
    ATLAS, her bir çarpışmanın anlık görüntüsünü alabilen dev bir yedi katlı kameradır. Open Subtitles وأطلس يشبه كاميرا ضخمة من سبعة طوابق التي تأخذ لقطة من كل تصادم
    Lesterland'deki her bir seçim döneminde iki adet seçim var. TED في كل دورة إنتخابية يوجد نوعين من الإنتخابات في لسترلاند.
    her bir su damlasında, bunlardan 50 milyar tane elde ediyorsunuz. TED في كل قطرة ماء تحصلون على 50 مليار من تلك الأشياء.
    Her zincirde 22 bağlantı var. her bir Theta Pi mezunu için. Open Subtitles توجد 22 وصلة فى كل سلسلة كل واحدة تمثل خريجة من الأختية
    her bir adam buluntularını ölümsüzleştirdi ama babamdan bir şey görüyor musun? Open Subtitles كل من هؤلاء الرجال خَلّدته مكتشفاته ولكن أترى أيّ شيئ من والدي؟
    Ve Roots and Shoots'un en önemli mesajı, her bir bireyin fark yarattığıdır. TED وأهم رسالة لبرنامج الجذور والبراعم هي أن كل شخص بمفرده يمكن أن يحدث فرقاً.
    Lanet olsun. Dört yaşına girdi. her bir yılını özlüyorum. Open Subtitles تباً, عمره اربع سنوات لقد افتقدت كل فرد منهم
    Ve hikâyemizi anlattığımız her bir odada, her bir kasabada aynı durum oldu. TED و تكرّر هذا في كلّ غرفة، في كلّ مدينة ذكرنا فيها قصتنا.
    gerçekten çok küçük. Ama her bir hücrenizdeki, TED وهو صغير جداً ولكن في كل خلية من خلاياكم
    her bir parçanın 5 renkte gelmesi gerektiği nerde yazıyor? Open Subtitles اليس مكتوب انه كل قطعة يجب ان تأتي بخمس ألوان
    her bir mikrop hayatta kalabilmek için belirli elementlere ihtiyaç duyar. Open Subtitles كل نوع من أنواع الميكروبات يحتاج إلى مواد معينة لكي يعيش
    Sadece, bir dizi farklı insanda bulunan karmaşıklıkları değil, her bir kişinin kendi içinde bulunan karmaşıklıkları da ortaya koyuyor. TED انها تمثل ليس فقط العقبات وجدت في استيعاب شخص مختلف عنا و لكن ايضا تعقيدات وجدت داخل كل شخص منفردا
    her bir resim parçasını yapbozun bir parçası gibi değerlendirebiliriz. TED ومن ثم نقوم بالتعامل مع كل مجموعة من الصور الصغيرة كما قطع الأحاجي المتفرقة.
    her bir yemek lokmasında bu yüzüğün boğazına takılması ve boğulması gibi. Open Subtitles كأن أجعله يختنق بهذا الخاتم اللعين في كل مرة يتناول فيها الطعام
    Grafiğin üstüne doğru çıktıkça, burada gördüğünüz her bir noktacık bir deney, TED وكلما نظرت إلى أعلى المخطط، ما ترونه هو أن كل نقطة تمثل تجربة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more