"sıradan bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • عادي
        
    • عادياً
        
    • عاديا
        
    • العادي
        
    • عاديّ
        
    • عادى
        
    • عاديّة
        
    • اعتيادي
        
    • عاديه
        
    • كأيّ
        
    • فقط أي
        
    • روتينية
        
    • عشوائي
        
    • عشوائية
        
    • عاديّاً
        
    Dört: Bu filmin Philadelphia'nın merkezindeki sıradan bir sinema salonunda gösterilmesi. TED الرابع : كان هناك عرض لفيلم عادي في قاعة وسط فيلادلفيا
    Yarın kuyumcuya gider, sıradan bir fırın alır ve pişirmeye başlarız. Open Subtitles حسنًا غدًا سنذهب لمحل بيع الذهب ونشتري فرن عادي ونبدأ بالطبخ
    Polis değilim, sadece kişisel güvenliğini düşünen sıradan bir vatandaşım, tamam mı? Open Subtitles أنا لست شرطياً، أنا مجرد مواطن عادي قلق على سلامته الشخصية، حسناً؟
    Ben 15 yaşındayken sıradan bir gündü sıradan evimde ve sıradan hayatımda bir şey beni balkonun kenarına itti. Open Subtitles الان , عندما كنت في الـ 15 و قد كان يوماً عادياً في منزلي المعتاد و في حياتي المعتادة
    Bir süperiletken laboratuvarında sıradan bir Perşembe günüydü, ta ki sistemdeki bir hata küçük bir olay yaratana dek. TED كان يوم ثلاثاءٍ عاديا في الموصل الفائق، حتى وقع خلل في النظام مسببا مشكلة صغيرة.
    Gangsterlerin umurunda olmaz ama sıradan bir vatandaş geceyi hapiste geçirirse kafayı yer. Open Subtitles ..المجرمين لا يهمهم ، لكن المواطن العادي بعد ليلتان في الحجز يفقد عقله
    Onu sıradan bir sahneye koyup yanına da bir ucube ekliyorlar. Open Subtitles يصورونه في مشهد عادي و بعد ذلك يقومون بإضافة كائنات غريبه
    sıradan bir Pazar günüymüş gibi geçireceğiz, özel bir şey yapmayacağız. Open Subtitles تعلمون, فقط عاملوه و كأنه يوم أحد عادي لا شيء مميز
    Bir insanın hayatının en kötü günü benim sıradan bir iş günümdü. Open Subtitles أسوء يوم في حياته كان مجرد يوم عادي في المكتب بالنسبة لي
    Bir adamın en kötü günü benim için sıradan bir iş günüydü. Open Subtitles أسوء يوم في حياته كان مجرد يوم عادي في المكتب بالنسبة لي
    sıradan bir Pazar günüymüş gibi geçireceğiz, özel bir şey yapmayacağız. Open Subtitles تعلمون, فقط عاملوه و كأنه يوم أحد عادي لا شيء مميز
    Gerçekten sıradan bir şey ile ilgili konuşmak istiyorum, sadece sıradan kum. TED أريد الحديث عن شيء عادي جدا، فقط عن رمل عادي.
    Vakıftaki sıradan bir çalışma gününün henüz sonlarındaydım. TED كان ذلك في نهاية يوم عمل عادي مع المؤسسة
    Şimdi son olarak, birkaç gün önce kişisel kahramanlık değerini, banal veya klişeleşmiş olacak derecede sıradan bir şey haline getireceklerini duyduk. TED والآن لنختم، لقد سمعنا منذ يومين عن قيمة جعل البطولة الفردية أمراً مألوفاً حتى تصبح شيئاً عادياً أو روتينياً
    sıradan bir yağmurluğu vardı. Şapkası aşağı eğikti, yüzünü bile görmemiştim. Open Subtitles يرتدي معطفاً عادياً وقبعة ولم أتمكن حتى من رؤية وجهة
    Bu sıradan bir iş değil, ücreti de öyle... Open Subtitles إن هذا ليس شغلا عاديا لكنه ليس بلا مقابل
    Ama, Methoca sıradan bir karıncadan daha çeviktir larvanın çenelerinin arasından sıvışmayı başarır. Open Subtitles لكن ميثوتشا رشيقة عن النمل العادي وتتمكّن من الافلات بين فّكيّ يرقة الخنفساء.
    Heyecanlısın ama sakinliğini koruyorsun çünkü bunun sıradan bir paket olmadığını biliyorsun. Open Subtitles أنت متحمس، ولكن ستظل هادئًا. لأنك تعرف أن هذا طرد غير عاديّ.
    Biliyorsun ki, değilim. Ben tamamen zararsız, sıradan bir adamım. Open Subtitles لست كذلك , كما تعرفين أنا شخص عادى غير مؤذى
    sıradan bir salı gecesi yani? - Kamera yok herhalde? - Yok. Open Subtitles إذن , كانت ليلة ثلاثاء عاديّة ؟ ــ لا توجد كاميرات ؟
    Bakın, bunun sıradan bir evlenme teklifinden farklı olmasını istiyorum. Open Subtitles أريد من هذا أن يكون أكثر من عرض زواج اعتيادي
    Herneyse, altı gün sonra lrak sınırlarında sıradan bir devriye görevi yapıyorduk... ve Eddie, lanet olası, bir tank mayınına bastı. Open Subtitles على اى حال بعد حوالى ستة ايام كنا نقوم بعملية مسح عاديه على الجانب العراقى وايدى تلقى قذيفه من مضاد الدبابات
    Hem de sıradan bir iş değil, prestijli bir şirkette, prestijli bir iş. Open Subtitles ليست كأيّ وظيفة، بل وظيفة محترمة في شركة محترمة
    Korunan değer sıradan bir değer değildir. TED القيمة المحمية ليست فقط أي قيمة.
    Dün sıradan bir ruhsat duruşmasında kargaşa çıktı. Open Subtitles جلسة استماع روتينية تحولت إلى فضيحة يوم أمس
    Ama o işi İnsan Kaynakları'ndan sıradan bir adama verdi. Open Subtitles تقدم عملها إلى رجل ما شخص عشوائي من الموارد البشرية
    Bu sıradan bir iyon topu denemesi değilmiş. Open Subtitles لم يكن هناك أختبارات عشوائية لمدافع الأيون
    Bunun sıradan bir hamilelik olmayacağının sen de bilincindesindir. Open Subtitles متأكّد أنّكِ تأكّدتِ من أنّ هذا لن يكون حملاً عاديّاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more