"tuz" - Translation from Turkish to Arabic

    • الملح
        
    • الملحي
        
    • بالملح
        
    • المالح
        
    • والملح
        
    • مالح
        
    • الأملاح
        
    • للملح
        
    • ملح
        
    • أملاح
        
    • ملحي
        
    • وملح
        
    • الملوحة
        
    • المالحة
        
    • الصوديوم
        
    İnsanlar tarçın sever. Restoranlarda tuz ve biberin yanında olmalı. Open Subtitles الناس يحبونها، يجب أن يقدّمونها في المطاعم مع الملح والفلفل
    Eh, bu da tuz attığımda hepsinin neden bir tarafa kaçıştığını açıklıyor. Open Subtitles هذا يفسر لم كانت تجرى فى اتجاه واحد عندما وضعت عليها الملح
    Ancak Akdeniz'in yok olmasıyla geriye kalan tek şey tuz değildi. Open Subtitles لكن الملح ليس الإرث الوحيد الذي خلّفه البحر الأبيض المتوسط المندثر
    Babam da tuz madeninde çalışırken hep böyle insanların üstesinden gelirdi. Open Subtitles لقد اعتاد ابي التعامل مع مثل هذا الشي في منجم الملح
    Hayvan postu ve atlarımıza karşılık onlardan tuz ve demir alırız. Open Subtitles نستطيع ان نتبادل معهم الأحزمة و الحصنة مقابل الملح و الحديد
    Bu tuz ve kutsal su muhabbeti bana saçmalık gibi gelmeye başladı. Open Subtitles كل أمور الملح والماء المقدس على حسب رأيي ، فهي كلها هراء
    Çok az pişmiş. Ayrıca öyle bir tuz atmışsın ki böbreklerim iflas edecek. Open Subtitles فلم تسوى بشكل كافٍ وبها ما يكفي من الملح لتسبب لنجلي سكتة دماغية
    Muhtemelen içinde bir tuz kurşunu olduğundan sana tuzlu gelmiyor. Open Subtitles ربما يُعجبك مذاق الملح لأنه توجد رصاصه من الملح بداخلك
    Peki yemek masalarının şahı tuz ve biber olarak gitsek? Open Subtitles ماذا لو ذهبنا مثل، أفضل ما على المائدة الملح والفلفل؟
    Balıkçılık vergileri, tuz vergileri ve gemi vergileri 100 bin nyang eder. Open Subtitles من خلال دفع 100،000 نيانغ كضريبة من لمصائد الأسماك، وأحواض الملح والسفن.
    O iğrenç, tuz ve kötü seçimlerden oluşan damlayı hamurumsu vücuduna geri çek. Open Subtitles و لهذا قم بإعادة إمتصاص تلك القطرة القذرة من الملح و الخيارات السيئة
    Fırın eldiveni giyerken tuz zerreciklerini yerden almaya çalıştığınızı düşünün. Open Subtitles تخيلوا التقاط حبات صغيرة من الملح بينما ترتدون قفازات الفرن
    Roper tuz yüzünden beni yarım saat denizin içinde bekletti. Open Subtitles روبر جعلني اقف على البحر لمدة نصف ساعة بسبب الملح
    Dışını kaplamak için bir parça tuz, geri kalanı kum. Open Subtitles شبر واحد من الملح لتغطية الامر و الباقي مجرد الرمال
    Kurbanlarımı yaşımak için hiçbir zaman tuz varili kullanmamam dışında. Open Subtitles عدا انني لم استخدم برميل الملح قط . لأنقل ضحاياي
    Seni tutan bunca tuz sayesinde kısa sürede turşun kurulur. Open Subtitles مع هذه الكمية من الملح اللتي تسجنك ستصبحين مخلل بسرعة
    Tariflerden ikisi favorilerimiz oldu. İlkinde bu malzemeler bulunuyor ikincisinde de tuz yerine şeker var. TED لقد خرجنا بوصفتين مفضلتين واحدة تحوي هذه المكونات والثانية تحوي السكر بدلاً من الملح
    Damar yolu açıp iki büyük boy izotonik tuz çözeltisine başlayalım. Open Subtitles دعينا نبدأ بزجاجتين كبيرتين من المحلول الملحي وافتحيهم معا
    Bende sadece tuz eksikliği vardı çünkü tuzu aşırı absorbe ediyorum. Open Subtitles لقد كان معي نقص بالملح فقط لأنني جيدة جداً في إمتصاصه
    Peki, sana söyleyeyim insanın, geldiği o tuz ve denize geri dönüşü çoktan başladı. Open Subtitles حسناً ، أقول لك أنه قد بدأ بالفعل فى سيره للخلف تجاه البحر المالح الغبى الذى قد أتى منه
    Yüksek miktarda buz, tuz ya da koruyucu madde gerekir. Open Subtitles يحتاج للكثير من الثلج والملح وربما شيئا آخر للحفاظ عليها
    Denizde su yutmuş herkes bunun tuz olduğunu bilir. Open Subtitles أي شخص ارتشف جرعة من البحر ،يعرف أن ماءه مالح
    Burada tuz diyapirlerinden oluşmuş tuzlu su havuzlarına bakıyoruz. TED وأنت تنظر إلى أحواض مالحة تكونت من تأثير الأملاح على الصخور.
    650 kilometrelik alandaki en büyük tuz madeni bizim olduğumuz yerde ve çıkaracak adamlarımız da var. Open Subtitles .لدينا اكبر منجم للملح لمسافة 400 ميل ولدينا الرجال للتنقيب عنه
    Elin değerse bana bir çuval tuz al, buna sayarız. Open Subtitles إن كان لديك وقت إشتر لي كيس ملح مقابل الخنازير
    Evet,tuz çalılıkları,denizyosunu şalları masajlar. Open Subtitles نعم. أملاح التدليك ربطات طحالب البحر. الماساج
    Fakat aynı zamanda yoğun tuz çözeltisi, ya da tuzlu su ile kalmaktayız. TED ولكننا نحصل أيضا على محلول ملحي مركز أو أجاج.
    Satıyorum. Karşılığında kahve, şeker tütün, tuz, un ve fasulye alıyorum. Open Subtitles تجارهم للقهوة، سكر، يمضغ تبغ وملح وطحين وفاصولياء.
    tuz oranı tamsa, sadece yatarlarmış. Open Subtitles لا يضعون بيضهم إلا إذا كانت الملوحة مناسبة
    Deniz yüksekliğinin artmasına, kuyularda ve toprakta tuz birikmesine neden olacak. TED انها سوف تؤدى لارتفاع البحار.وتحول المياه المالحة الى ابار واراضى
    Kıvrılabilir olandan alabilir miyim? Ve tuz oranı. Çok tuzlu. Open Subtitles والبسكويت المملح مالحٌ للغاية، أريد منخفضة الصوديوم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more