"yaşamak" - Translation from Turkish to Arabic

    • أعيش
        
    • للعيش
        
    • الحياة
        
    • نعيش
        
    • يعيش
        
    • اعيش
        
    • تعيشي
        
    • بالعيش
        
    • حياة
        
    • العيش مع
        
    • أحيا
        
    • عيش
        
    • لأعيش
        
    • يعيشوا
        
    • يعيشون
        
    Şehrin dışında kutu gibi bir evin, bir yarısında yaşamak istemiyorum. Open Subtitles إننى لا أريد أن أعيش فى نصف صندوق أحذية فى الضواحى
    Onunla yaşamak istedim, bu uzun zamandır hiç yapmadığım bir şeydi. Open Subtitles أردت أن أعيش معها، وهذا شئ لم أفعله منذ مدة طويلة
    Etrafta bir sürü erkeğin olduğu bir yerde yaşamak hoş olmaz mıydı? Open Subtitles لا يكون لطيفا للعيش حيث أن هناك الكثير من الرجال الآخرين حول؟
    İkimiz de işe yaramaz olursak yaşamak daha kolay olur. Open Subtitles بعدما أصبحنا نحن الأثنان بلا فائدة سوف تكون الحياة أسهل
    Hepimizi pislik bir tavukla yaşamak zorunda bırakan ben değilim ama! Open Subtitles أنا لست الشخص الذى يجعلنا نعيش مع تلك الدجاجة القذرة الصغيرة
    Sonsuza dek yaşamak istediği için, kendisini kendi çevresine yükler. TED هذا الشخص أراد أن يعيش للأبد، وحمل نفسه في بيئته
    Evet, ayrıca ailemle birlikte yaşamak için de biraz büyüğüm. Open Subtitles نعم ، أنا كبير ايضا لكي لا اعيش مع والدي
    Küçük bir evde yaşamak isterdim, ikimize yetecek kadar bir evde. Open Subtitles أنا أرغب ان أعيش في بيت صغير فقط يسعنا نحن الاثنين
    Ne yapabileceğimi bilmiyorsun... yaşamak için neler yapabileceği hakkında... hiçbir fikrin yok. Open Subtitles لن تعرف مالذي قد أفعله ليس لديك أيّ فكرة حتى أعيش ..
    - Diş ipi kullanışını izlemem gerekmeyecek. - İğrenç biriyle yaşamak zorunda kalmayacağım. Open Subtitles لن يجب على مشاهدة خيطك و أنا لا يجب أن أعيش مع ساذجة
    Küçük bir çocukla yirminci katta oturup, sürekli düşecek korkusu yaşamak istemiyorum. Open Subtitles لا يمكنني أن أعيش في الطابق 25 دوماً ينتابني القلق بأنه سيسقط
    Bu çok saçma, Said gibi adamlar yaşamak için her şeyi yaparlar. Open Subtitles هذا غير منطقي, شخص مثل سعيد لديهِ كُل شيئ للعيش من أجله
    Bu da yaşamak için 3 ayım kaldığı anlamına geliyordu. Open Subtitles والذي كان معناه إنه لديً بالضبط ثلاثة أشهر متبقية للعيش.
    "yaşamak bir mücadeledir" derdin. Ölmemek için verilen bir mücadele... Open Subtitles لقد قلتي أن الحياة كفاح كذلك كافحي لكي لا تموتين
    Bu hayatta iyi yaşamak için elimizden geleni yaparız. Her birimiz hem de. Open Subtitles نحن نفعل ما نفعل كي ننجوا وننجوا بشكل جيد في هذه الحياة ,كلنا
    Yasadışı bir şey yapmayı seçtim ve bazen verdiğimiz kararlarla yaşamak zorundayız. Open Subtitles واخترتُ القيام بعمل غير قانوني ويجب أحيانًا أن نعيش مع عواقب اختياراتنا
    Bir kez daha o geceyi başkalarının yaşamak zorunda kalmasını istemiyorum. Open Subtitles لا أريد أن يعيش أحد من خلال تلك الليلة مرّة أخرى
    "Trolün kızı, 'Burası yaşamak için hayal edebileceğim en güzel yer' dedi." Open Subtitles نعم هذا أجمل مكان قد أتامل أن اعيش فيه قالت ابنة الغول
    Ailenizdeki herkesten daha uzun yaşamak çok korkunç bir şey Bayan Vaughan. Open Subtitles إنه لأمر فظيع سيدة فون بأن تعيشي لمدة أطول من جميع عائلتك
    Tamam, biz kendimize sormalıyız, biz kölesiz bir dünya içinde yaşamak istiyor muyuz? TED حسنا، ينبغي أن نسأل أنفسنا، هل نحن راضون بالعيش فيه عالم فيه استعباد.
    Şu değersiz kemik yığınını sürüklemeye yaşamak diyesin diye mi hayatımı feda ettim? Open Subtitles أعطيتكِ حياتي حتى تستطيعي التحرك في ذلك الجسد عديم القيمة وتدعينها حياة ؟
    Bu kadar gizemli bir adamla yaşamak çok zor olmalı. Open Subtitles لابد انه كان من الصعوبه العيش مع شخص ذو اسرار
    Ben o dünyada yaşamak istiyorum ve bu tartışmayı hayata geçirmek istiyorum. TED أريد أن أحيا في هذا العالم، وأريد أن نتناقش عن هذا الأمر.
    Eminim, önümüzde bu harika zamanları tekrar yaşamak için çok fırsatımız olacak. Open Subtitles حَسناً، سنحظى حالياًً بفرص عديده حتماًً .لـ إعادة عيش تلك اللحظات المجيده
    Güzel bir şekilde yaşamak için Amerika'ya geldim ama nihayetinde bir çöpten farksızım. Open Subtitles ،لقد ذهبت إلى أمريكا لأعيش جيداً ولكنني في النهاية إلى جانب صندوق قمامة
    Bu insanlar kahramanca yaşamak isterler. Bırakalım da kahramanca ölsünler. Open Subtitles مثل هؤلاء الأشخاص يريدون أن يعيشوا كالأبطال، فليموتوا كالأبطال أيضاً
    Biz yaşamak için yeriz, onlar ise yemek için yaşarlar. Open Subtitles إن دائما لديهم طعام نحن نأكل لنعيش وهم يعيشون ليأكلوا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more