"yazıyor" - Translation from Turkish to Arabic

• تقول
• يقول
• تكتب
• مذكور
• كتب
• المكتوب
• يقولون
• يقال
• تقوله
• كتبت
• موجود
• كتابة
• مكتوبٌ
• يقوله
• يَقُولُ

burada; onun bileklerini kestiği, ve onu bulduğunda çoktan ölmüş olduğu yazıyor.
إنها تقول إنه قطع معصميه و كان ميتاً بالفعل عندما عثرت عليه

Kesinlikle yeni yıl için bunlardan bir tane alıyorum. Kapıda ne yazıyor?
وحصلت على واحدة من هذه من أجل عيد الميلاد ماذا تقول اللافتة

O vahşi salakları, uyuduğumuz odanın yanında tutmamız gerektiği nerede yazıyor?
و يقول يجب أن نبقي أولئك الأموات بقرب مكان نومنا ؟

- Bir Picasso'yu tanıyacağını zannetmiyordum. - Tabiki tanırım. Burada yazıyor.
لم أعرف بأنّك عرفت بيكاسو متأكّد أنا افعل ما يقول هنا

Her projeye büyük bir karton kutu veriyor, kutunun üzerine projenin adını yazıyor.
‫إنها تعطي كل مشروع صندوق كرتون كبير،‬ ‫تكتب اسم المشروع على جانب الصندوق،‬

Bir yerde bu bombanın neyden yaratıldığı yazıyor mu? Bolca baryo...
هل مذكور في أي مكان أن القنبلة تصنع الكثير من غير

Johnny Squares de listede. Adı yanında ne yazıyor gördün mü?
جوني سكويرز كان على القائمة أيضاً أرأيت ماذا كتب بجانب اسمة؟

Dosyada bunların, vücudunun biyonikleri reddetmesini önlemek için tasarlandığı yazıyor.
الملفات تقول انها مصممة لجعل جسمك لا يرفض الأجزاء الآلية.

Bu notta, kutuyu yarın gelecek olan Gabe Lewis'e saklamamız gerektiği yazıyor?
تقول هذه الملاحظة أن نترك الصندوق جانبا لجايب لويس والذي سيأتي غدا؟

Burada, çıkmanıza izin vermeyeceğimiz gibi, size istediğimizi yapabileceğimiz yazıyor.
تقول أنه يمكننا حجزك للأبد ومن حقنا القيام بما نشاء

Bütün dergiler böyle yazıyor. 15 yıl sonra ne isteyeceğimizi bilmiyorum.
في كل مجلة تقول نحن بالكاد نعرف ماسنريد خلال 15 سنة

Ayrıca, Chris Christie'nin bloğunda buranın krepinin en iyisi olduğu yazıyor.
ايضا مدونة كريس كريستي تقول ان الفطائر المحلاة هنا هي الافضل

Doğru Bay May-Kim. Ama Kim Kitabı'nda şu da yazıyor:
صحيح يا سيد رئيس البلدية لكن كتاب الهو يقول أيضاً

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için hastayı yüksek basınçlı oksijen çadırına koymak nerede yazıyor?
لا يوجد قانون يقول أنه يجب وضع المريض أكسجين لعلاج مشاكل جهاز المناعة

Lissy'ninkinde: "Dönüşte sana ne getireyim? Sevgiler, baban. " yazıyor.
والخاص بليزي يقول ماذا تريدين ان احضر لك من الرحله

- Daktilodan sesler geldiğini duydum. Sürekli aynı şeyi yazıyor.
لقد سمعتُ المفاتيح تكتب بمفردها إنّها تستمرّ بكتابة نفس الرسالة

Tamam, bir dakika içinde orada olacağım. Burada özel okula gittiğin yazıyor.
نعم، سأذهب إلى هناك بعد دقيقة، مذكور هنا بأنّكَ ارتدتَ مدرسة خاصّة

Adam kendi mezarını kazmaya hazır, intihar notunu bile yazıyor.
هو فرح بحفر قبره بنفسه حتى أنه كتب مذكرة أنتحار

Ne yazıyor burada? Ne yazıyorsa yazıyor. Tanıyacak mısın sanki?
ما المكتوب على الشاهدة؟ مكتوب ما هو مكتوب, وماذا يهمك؟

Yeni bitti. Bir şey soracağım. Sandviçin üstünde "kahraman" yazıyor.
دعني أسألك عن هذه الساندوتش إنهم يقولون أنه تدعى البطل

Mim, burada Ohatsworth, Oalifornia'da yaşadığın ve... iki çocuğun olduğu yazıyor.
ميم ، يقال بأنك تقيمين بتشاتسورث بكاليفورنيا وأن لديك ستة أطفال

İlanlarda şu yazıyor: " Rusty Parker'ı görmek için Danny McGuire'a gelin."
هذا ما تقوله الإعلانات ، تعال إلي داني ماجوير لتشاهد راستي باركر

Sanki son nefesinde, parmağını kendi kanına batırıyor ve katilin adının baş harfini yazıyor.
ببساطة لا اعرف, قد تكون من فعلها وهى تموت لقد كتبت باطراف اصبعها وعليه دمها

Bu şişelerin içinde şüpheli bir madde yok. Şişede ne varsa etikette onun adı yazıyor.
لا يوجد دليل غير قابل للدحض في هذه الزجاجات ما هو مكتوب على الملصق موجود في الزجاجة

onbinlerce insan 30 gün içinde kendi 50,000 kelimelik romanının başlangıç kısmını yazıyor.
عشرات الالاف من الاشخاص يحاولون كتابة روايتهم المكونة من 50000 الف كلمة يبداونها من الصفر في 30 يوما.

Farklı zamanlarda, farklı yerlerde. Sanki evrenin her yerinde bu yazıyor.
،أزمنةٍ مختلفة، وأماكن مختلفة . كأنه مكتوبٌ في كل أرجاء الكون

Çünkü, gerçek orada yazıyor, eğer sözcüklerin ardına bakarsan. Beyaz adamın söylediği her şeyi alıp, aleyhine kullanmalısın.
عليك أن تأخذ كل ما يقوله الرجل الأبيض و تستخدمه ضده

Kitabın bir yerinde yaşlanmanın, tedavi edilebilir bir hastalık olduğu yazıyor.
يَقُولُ بطريقة ما بأنّ العُمرِ مرض، مرض يُمْكِنُ أَنْ يُعالجَ.