Gördüğüm en son şey olan o... bize saldıran alçak kapşonlu adamla dövüştü. | Open Subtitles | لقد كانت آخر شيء رأيته كانت تقاتل الرجل الجبان ذا العباءة الذي هاجمنا |
Çünkü, bir erkeğin atlama havuzunda görmek isteyeceği en son şey, kankasının takımlarının saatte altmış kilometre hızla üzerine gelmesidir. | Open Subtitles | لأن آخر شيء يريد أن يشاهده الرجل وهو في المسبح.. هو مؤخرة صديقه منطلقة نحوه بسرعة 40 ميلاً في الساعة |
Ne de olsa, bu ona söz verdiğimiz son şeydi... | Open Subtitles | فبالرغم من كل شيء، هذا كان آخر شيء وعدناها به |
Ölmeden önce hatırladığın son şeyin bu yüz olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد هذا الوجه ليكون آخر شيء تتذكر قبل أن تموت. |
İnsanların işin benden geçtiğine inanması için ihtiyacım olan son şey. | Open Subtitles | آخر شيء أحتاج إليه هو أن يظن الناس أن رجولتي قلّت |
İnan bana, öğretmeninle çıkmak, yapmak istediğim en son şeydir. | Open Subtitles | صدقيني, آخر شيء نويت أن أفعله كان مواعدة معلمك |
Endişelerinizi anlıyorum ama savaş başlatmak ihtiyacımız olan en son şey. | Open Subtitles | أنا أفهم مخاوفكم، لكن آخر شيء نحتاجه الآن هو بدأ حرب. |
Peki. Senin uğraşman gereken en son şey bu olmalı. | Open Subtitles | حسنا، ولكن هذا هو آخر شيء عليك ان تتعامل معه |
Hayatında istediğin en son şey Federal oğlunun yaptığımızı öğrenmesi olur. | Open Subtitles | آخر شيء تـُريده أن يكتشف أبنكُ الفدرالي ما فعلناه في السابق |
Sonra, bu ocakta, annem vefat etti, bana ilginç gelen en son şey gibi gözüken bir filmin peşine düştüm. | TED | ثم في شهر يناير توفيت والدتي وكان اطلاق فلم كهذا كان آخر شيء يمكن ان افكر فيه |
Doğruyu söylemeni istedi ama bu yapmak istediğin en son şeydi. | Open Subtitles | أرادت منك قول الحقيقة لكن هذا آخر شيء كنت تريد فعله |
Ve bu, birisinin Aaron Williams hakkında duyduğu son şeydi. | Open Subtitles | و يبدو أن هذا آخر شيء سنسمعه من أرون ويليامز. |
Ölmeden önce hatırladığın son şeyin bu yüz olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد هذا الوجه ليكون آخر شيء تتذكر قبل أن تموت. |
Tımarhanedeki birinin yapması gereken en son şeyin sesler dinlemeye başlamak olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أن آخر شيء يريد المرء فعله لو كان في مستشفى المجانين أن يستمع لأصوات |
İhtiyacımız olan son şey, ameliyatın ortasında Kızıl Deniz gibi ortadan ikiye ayrılması. | Open Subtitles | آخر شيء نحتاج إليه أن تنشق تلك الطاولات كالبحر الأحمر في مُنتصف العملية |
İnan bana, babalık kaçacağım son şeydir. | Open Subtitles | صدقني ، الأبوة هي آخر شيء يمكن ان اهرب منه |
O halde bu, yaptiginiz son sey olacak, birader. | Open Subtitles | سيكون ذلك آخر شيء تفعله يا صديقي |
Çocukken bana söylediğin son şeyi hatırlamıyor musun? | Open Subtitles | أنت لا تذكر آخر شيء قلته لي عندما كنت طفلا صغيرا |
Çünkü istediğim son şey bu orospu çocuğunu ölüme geri göndermektir. | Open Subtitles | لأنّ آخر شيء أريده أن يكون السافل الذي أرسله إلى موته |
Bana bir daha öyle hitap edersen bu söyleyeceğin son şey olur Chuck. | Open Subtitles | سعيدة بما يفكي واذا قلت هذا مرة اخرى سيكون آخر شيء تقوله ياتشاك |
Gitmeden önce size son bir şey söylemek istiyorum. | TED | أود فقط أن أترككم مع آخر شيء قبل أن أذهب. |
Ölmeden önce, bana söylediği son söz hiçbir şey anlatmadı, bu arada, S'li kelimeydi. | Open Subtitles | آخر شيء قال لي قبل وفاته ، لم يقل لنا شيئا على الإطلاق ، على طول الطريق |
.. tatilde olduğun süre boyunca senden isteyeceğim tek şey bu. | Open Subtitles | أن هذا آخر شيء أطلب منكِ عمله، وبعدها ستكونين في إجازتك. |
Yapacağım son şey de olsa, bizi bu işten kurtaracağım. | Open Subtitles | سأحصل لنا للخروج من هذا الشيء إذا كان ذلك هو آخر شيء أقوم به. |
Kazadan önce duyduğum son şey, bir iyilik istediğindi. | Open Subtitles | آخر شيء سمعته قبل تحطم الطائرة هو أنك تطلبين خدمة |