Ben gençken, ailemin çoğu hala Almanya'da yaşıyordu, ve yazları büyük halam Ada ile geçirirdim. | Open Subtitles | عندما كنت في مرحلة النضج المبكر غالبية عائلتي كانت ما زالت تعيش في ألمانيا وكنت أقضي العطلة الصيفية مع عمتي آدا |
Ada'yı yanıma alacağım, oğlanlar yeni ayarlamalar yapılana kadar otelde kalabilir. | Open Subtitles | سأخذ آدا مع, والاولاد بأستطاعتهم البقاء في الفندق حتى توضع بعض الاجراءات الجديدة |
1843 yılında, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak kabul edilen Leydi Ada Lovelace adlı bir İngiliz matematikçi şunu yazmıştı: Bir makine, sadece insanların onu özellikle yapması için programladıkları şeyi yaptığı sürece, insan gibi bir zekâya sahip olamaz. | TED | في عام 1843، كتبت السيدة آدا لافليس، عالمة رياضيات إنكليزية اعتبرت أول مبرمجة حاسوب في العالم، أن الآلة لا يمكن أن تمتلك ذكاء الإنسان طالما أنها تقوم بما صمّمها الإنسان للقيام به أصلاً. |
Ada bizi tatbikatın bittiğine inandırdı, çünkü sadece gerçek olduğuna inanırsak hazırlıksız yakalanırdık. | Open Subtitles | جعلتنا (آدا) نعتقد أنّ التدريبات انتهت، حتى تلتقطنا على حين غرة بتنفيذ حقيقي. |
Evet, bu artırılmış gerçeklik protokolünün bir parçası. GFİ eline geçen her şeyi size fırlatmış gibi duruyor. | Open Subtitles | أجل، إنها جزء من زيادة مراسم الواقعية "آدا" ألقت عليكم حوض المطبخ، نوعاً ما |
- Ada yerini belirleyemiyor. | Open Subtitles | "آدا" لا تستطيع تحديد موقعه سيلمون يعرف كيف يتجنب المراقبة |
Ada'ya göre, tek sorunun o değil. | Open Subtitles | بأستطاعتي القبضُ عليه "وفقاً لـ "آدا يبدو أن لديك الكثير منه |
Ada'in orada olmaması lazımdı. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكون آدا هناك. |
Yıllar önce Ada Pavlovik'e o saldırmış. | Open Subtitles | هذا الهجوم على... آدا بافلوفيك، منذ سنوات مضت... |
- Odayı Ada'ya tam steril bırakmak için yanarken içinde bulunması lazım. | Open Subtitles | لإبقاء الغرفة مُعقمة بشكل مثالي لـ(آدا)، فإنّ عليها البقاء داخلها بينما تحترق. |
Ada, her şeye hazırlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | (آدا)، اذا حُسم الأمر اطلبي من الجميع المغادرة |
Bu genç bayanlar da sanırım Bayan Ada Clare ve Bayan Esther Summerson. Hangisi, hangisi öğrenebilir miyim? | Open Subtitles | هؤلاء الشابات، أفترض انهم الآنسة (آدا كلير) والآنسة (إستر سمرسون). |
Elbette Ada'yı özleyeceğim aylardır Rick'i özlediğim gibi. | Open Subtitles | بالطبع سأفتقد (آدا)، كما أفتقدت (ريك) طوال هذه الشهور. |
Ada, paranı sokağa atmış olmayacak mısın? | Open Subtitles | (آدا)، هل أنتِ واثقة أنه ليس بإهدار مال جيد فى شأن سئ؟ |
Ada Louise Green o dosya kadar çirkindir. | Open Subtitles | آدا لويز هكستبل) ساذجة) كما هذه النشرة المطبوعة |
BSAA'nın Ada Wong adında bir çalışanı yok. | Open Subtitles | لا يوجد إمرأة في إتحاد مكافحة الإرهاب (البيولوجي تحمل إسم (آدا وونج |
BSAA ve İnterpol'le görüştüm ve Ada Wong yüzünden başımıza gelenleri anlattım. | Open Subtitles | لقد اتصلت بإتحاد مكافحة الأرهاب البيلوجي والشرطة الدولية (وذكرت الضرر الذي تعرضنا له بسبب (آدا وونج |
Ada benim akıI hocamdı, her şey hakkında konuşurduk iş, çocuk, politika. | Open Subtitles | (آدا) كانت ملاذي.. كنّا نتحدّث في كلّ شيء العمل، الأطفال والسياسة |
Kıskanma, Margherita ama Ada hepimiz için bir anneydi. | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تشعري بالغيرة يا (مارغريتا) ولكن بالنسبة لمعظمناً، فـ (آدا) كانت وستبقى أمّاً لنا |
GFİ bilgisayarımın adı Şerif. Gelişmiş Felaket İşleticisi. | Open Subtitles | "آدا" هي حاسبي، سيادة المأمور "محرك الكوارث المتقدم" |
Ben şimdiye kadar senin olduğundan çok çok daha zavallıyım Ida. | Open Subtitles | أنا أكثر إثارة للشفقة مما ستكونين عليه يومًا، (آدا). |