Yeteneklisin, sen de biliyorsun. Bilgisayar altı üstü bir alet. | Open Subtitles | تمتلك نظرة وأنت تعلم ذلك، وما الحاسوب إلا مجرد آداة |
Zihnim, gerçekliğimden kaçmak için kapanmak ya da fantezilerle doldurabileceğim devasa bir alana ulaşmak için kullanabileceğim bir alet oldu. | TED | عقلي أصبح آداة أستطيع أستخدامها إما للأنغلاق للأنسحاب من واقعي أو ليكبر للفضاء الضخم الذي أستطيع ملئه بالخيال. |
Bu torpido, anomaliye doğru elektronik pals ateşleyecek işin özü, seyyar sualtı anomali kilitleme cihazı. | Open Subtitles | إذن هذا الطوربيد سيطلق شحنة كهربية بداخل الهالة بمجرد الاصطدات، إنه آداة غلق تحت الماء تقريبًا |
Telefonuna bir dinleme cihazı yerleştirelim. Bu haftaki konuşmaları önemli. | Open Subtitles | حسنُ، لنضع آداة تصنت بالهاتف أريد أن أعرف ماذا يقول هذا الأسبوع. |
Ve iPad'i gördüğümde, onu dünyanın her yerindeki okuyucuları birleştirecek bir hikaye anlatma aleti olarak gördüm. | TED | لذلك عندما رأيت الآي باد، رأيته آداة لرواية القصص يمكنها أن تصل بين القراء حول العالم. |
Özel karanlık bir nesne arıyorum runik işaretleri olan, küçük bronz bir madalyon. | Open Subtitles | أبحث عن آداة قاتمة معيّنة، ميدالية برونزيّة صغيرة ذات نقوش اسكندنافيّة قديمة. |
Ancak mesajı açık: GSYİH, ekonomik performansı ölçmemize yardımcı bir araç. | TED | لكن الرسالة كانت واضحة: الناتج المحلي الإجمالي هو آداة تساعدنا في قياس الآداء الاقتصادي. |
Kara nesnelerden güç çekmek zordur. O yüzden ne tür bir obje olduğuna bağlı. | Open Subtitles | استنزاف القوّة من آداة قاتمة أمر خادع، لذا تفيد معرفة نوعيّة تلك الآداة. |
- Naqahdah'nın kararsız bir çeşidini bulunduran bir cihaz vardı. | Open Subtitles | كان آداة بها نشاط اشعاعي غير مستقر ومتغير من الناكوداه |
Mutlak anlamda sağlam, güvenilir bir alet. | Open Subtitles | انها بالتأكيد مُستقرة آداة يمكن الاعتماد عليها |
iletisim kurmak için büyülü bir alet olsaydi isler kolay olabilirdi. | Open Subtitles | ليت هناك آداة سحريّة تُستخدم للاتّصال بالناس. |
Triyot sığaç bombası. Minicik alet, kocaman patlama. | Open Subtitles | قنبلة مُكثِّفة ثلاثيّة الصمام، آداة ضئيلة ذات انفجار مهول. |
Belki bir çeşit gelişmiş haberleşme cihazı. Ya da bir öğretim makinesi. | Open Subtitles | آداة اتصال متقدمة أو آلة تعليمية |
Yani Sheldon'ın günün birinde kafeteryada limonlu jöle kalmadığı için düşük gelirli bir nükleer cihazı çalıştıracağından endişeleniyorum ben. | Open Subtitles | أنا قلق بخصوص شيلدون" انه يوماً ما سيفعل آداة نووية "لأن المطعم يوماً ما نفذ منه حلوى الهلام |
Bu çok fena paslanmış. Böyle bir aleti asla kullanmam. | Open Subtitles | هذا صديء جدا أنا لم أحلم لإستخدام آداة كهذه |
Kardeşimin göğsünde doğaüstü bir işkence aleti gömülü ve çocuğunun annesinin de nerelerde olduğu meçhul. | Open Subtitles | لدى أخي آداة تعذيب سحريّة مطمورة في صدره. وام طفلته مختفية على نحوٍ غامض. |
Hangi aleti kullanacağını bile bilmiyordun. | Open Subtitles | أنت حتى لم تعرف أية آداة لتستخدمها |
O sadece bir nesne. | Open Subtitles | إنها مجرد آداة. |
Büyülü bir nesne. Sen de bir cadısın. | Open Subtitles | إنّه آداة سحريّة. |
İntikam için araç olmam asla. | Open Subtitles | فنحن لا نلفق حجج غياب للجرائم وأنا لن أكون آداة للثأر |
Pekâlâ. Eve dönmek için, mistik bir obje ve güneş tutulmasının gücünü kullanacağız. | Open Subtitles | حسنٌ، لنعود للديار، سنسخّر طاقة الكسوف باستخدام آداة روحانيّة. |
Yalan makinesi kötü bir cihaz değildir ancak sadece strese bağlı tepkileri ölçer. | Open Subtitles | كاشف الكذب ليس آداة سيئة، لكن يقيس استجابات التوتر فقط. |
Bu bir fonetik kod, sayıları kelimelere çevirmeme yarayan, bir hatırlatma aracı. | TED | هذا رمز صوتي آداة ذاكرة أستعملها، تسمح لي بتحويل الارقام الى كلمات. |