Aster Şirketler Grubu'nun asıl hissedarları Midas Dokunuşu'na sahip adamı dinlemek istiyor. | Open Subtitles | رئيس مساهمين (آستر كوربس) يريد أن يسمع من الرجل ذو اللمسة الذهبيّة. |
Aster Şirketi'nin içine girdiğimizde gerçek cevaplar da alabiliriz. | Open Subtitles | آمل بأنه حين وصلولنا لـ" آستر كوربس" -سنحصل على بعض الإجابات الصحيحة |
Onu buraya getirecektik ama Aster Şirketi'nin kiraladığı haydutlar işleri bozmuştu. | Open Subtitles | كنا نقوم باحضاره ولكن بضعة مجرمين استأجرأتهم (آستر كروبس) وخربوا الأمر |
Teyzem Esther var, ama o nazik biri değildir ve hiç bir zaman gülmez. | Open Subtitles | هناك عمتى "آستر" و لكنها ليست لطيفه و هى لا تبتسم ابداً |
Orlando'daki dedesi ve anneannesinin evinde Astor ve Cody'yle kalabilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يعيش مع آستر و كودي أجدادهم في أورلاندو |
Dark Aster yüzeye ulaşmamalı. | Open Subtitles | يجب ألّا تصل "دارك آستر" إلى الأرض أبداً |
Aster Şirketi'nin kızının sahte ölümünü düzenlemesi ile ilgili kanıtlarım var. | Open Subtitles | لدي دليل على أن (آستر كوربس) لفقت موت ابنتكِ. |
Polise bunu anlatmaya gittiğimde Aster Şirketi'ndekiler deliymişim gibi görünmemi sağladı. | Open Subtitles | عندما ذهب للشرطة لإبلاغهم، هؤلاء الأشخاص من (آستر كوربس) جعلوني أبدو مجنونًا. |
Ama şirketimizi 42 milyon dolar karşılığında Aster Şirketler Grubu'na sattık. | Open Subtitles | انتظر، لقد بعنا شركتنا لـ(آستر كوربس) مقابل 42 مليون دولار. |
Dostum algoritmaların Aster Şirketleri'nin tüm müşteri ilişkilerine yeniden şekil verdi. | Open Subtitles | يا زميلي، لوغاريتمتك عبارة عن إعادة تشكيل لنظام (آستر كوربس) بالكامل في مواجهة عملائها. |
Bu yüzden Aster Şirketi'nin onu almasına izin veremem. | Open Subtitles | ولهذا لا يمكن أن أسمح لـ(آستر كوربس) بالحصول عليها. |
En büyük müşterisi Aster Şirketler Grubu olan bir firmada çalışan bir avukat tarafından tutulmuş. | Open Subtitles | تمَّ توظيفه من قِبَل مُحامي يعمل لصالح شركة عميلها الأساسي هو (آستر كوربسس). |
Pearl'ün bilgisayarındakiler dışında Aster Şirketi için hazırladığı proje dosyalarını da görebiliyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية ما بداخل حاسوب (بيرل) وحسب، لكن لديه جميع ملفات مشروعه لـ (آستر كروبس). |
Aster Şirketler Grubu bu sene rekor kâr artışı sağlamış durumda. | Open Subtitles | رأت (آستر كوربسس) زيادة كبيرة في الأرباح هذا العام. |
Tüm bu algoritmayı kullanıp... İşin doğrusu, Aster Şirketler Grubu bu algoritmayı makineleri bizden daha akıllı hâle getirmek için kullanıyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي، (آستر كوربسس) تستخدم نفس الخوارزميات لبرمجة آلات لتصبح ذكية أكثر مننا. |
Aster Şirketler Grubu'ndaki iyi arkadaşlarımız gururla sunar. | Open Subtitles | يقدمهُ إليكم أصدقائنا الجيدون هنا في (آستر كوربسس). |
- Lucy onları asamazsın. Aster Şirketi Jake'i arıyor. | Open Subtitles | لوسي)، لا يمكنكِ وضع هذه الملصقات) (آستر كوربس) تبحث عن (جيك) |
- Bo! benim, Victor. - Esther'a geri dönmeyeceğim. | Open Subtitles | "بو" انه انا "فيكتور" - "انا لن اعود الى "آستر - |
Lütfen beni Esther a geri gönderme. | Open Subtitles | "من فضلك لا ترسلنى الى عمتى "آستر |
-Seni Esther ile bırakmalıydım. | Open Subtitles | "كان يجب علي ان اتركك مع "آستر |
Jenny Humphrey nasıl bir sonraki Brooke Astor haline geldi? | Open Subtitles | (كيف للصغيرة (جيني همفري أن تكون (بروك آستر) القادمة؟ |