Kuşun izini kaybettim ama. Onca çalışmanın heba olması kötü oldu. | Open Subtitles | فقدنا أثرها الآن،يا للعار كي نرى كل هذا لجهد يضيع هباءًا. |
Anne babası trapez gösterisinde öldükten sonra izini kaybettim. | Open Subtitles | لقد فقدت أثرها ليلة مقتل أبويها على الترابيز |
Böyle özel bir parçanın izini sürmek zor olmaz. | Open Subtitles | قطعة خاصة كهذه لا بد وأن يكون من السهولة بمكان اقتفاء أثرها |
Bilgi çağında yaşıyoruz tatlım, her yerde iz bırakıyorsun. | Open Subtitles | انه عصرُ المعلومات، حبيبتي. تَتْركُ أثرها في كل مكان |
Taşıması kolay, satması kolay. İzi sürülemiyor. | Open Subtitles | يسهل حمل مجموعة منها، يسهل بيعها، لا يمكن تتبع أثرها |
İzlerini kapatmak için sahte isim kullanan bir kadın. | Open Subtitles | والتي أستخدمت أسما مستعاراً لتغطيت أثرها |
Onların takip edebileceği hiçbir iz bırakmayacaktır. | Open Subtitles | لن تُعطيهم شيئاً ليقتفوا أثرها من خلالهِ |
Bir sene önce gözden kayboldu, biz de izini kaybettik. | Open Subtitles | لقد إختفت منذ عام مضى ولم نستطع تقفي أثرها |
Çünkü onu bulmaya her yaklaştığımda izini tekrar kaybettim | Open Subtitles | لأني في كل مرة أقترب منها، أفقد أثرها مرة أخرى. |
Nakit paranın izini sürmek imkansızdır. | Open Subtitles | لان الأموال النقدية صعبة في أقتفاء أثرها |
Tekne üç hafta önce, Dominik Cumhuriyeti'nden ayrıldıktan sonra izini kaybettik. | Open Subtitles | فقدنا أثرها قبل ثلاثة أسابيع عندما غادرت جمهوري الدومينيكان. |
Çok zamanımı aldı, ama onu izini buldum. | Open Subtitles | لقد إستغرق ذلك وقتاً لكنّني نجحتُ في إقتفاء أثرها |
Santa Monica'dan sonra izini kaybettiler. | Open Subtitles | تعقبها حتى سانتا مونيكا ومن ثم فقد أثرها |
Son bir saat içinde kampa yaklaşan araçları bulun ve izini sürün. | Open Subtitles | أعثروا على جميع العربات التي أقتربت من البيت خلال الساعة المنصرمة و تقفوا أثرها |
Evet ama sonra nezarete düştüm. Görüldüğü üzere izini kaybettim. | Open Subtitles | أجل، ثم كنتُ في السجن، لذا من الواضح أنّني فقدتُ أثرها. |
Bomba yapımında kullanıldıysa izini sürebiliriz. | Open Subtitles | إذاً يمكن أن يتقفى أثرها إن استخدمت في قنبلة |
Adını değiştirmiş ama sosyal güvenlik numarasından izini buldum. | Open Subtitles | غيّرت اسمها، لكني اقتفيت أثرها من خلال رقمها القوميّ. |
Pekala, bir iz bulana kadar onu göz altında tutun. | Open Subtitles | حسناً .. قوموا بإحتجازه حتى تقتفوا أثرها |
Bu yüzden İz'in tespit edemeyeceği ulaşım yollarını kullanacağız. | Open Subtitles | بيت القصيد هو أننا يجب أن نستعمل وسائل النقل الّتي لا يمكن إقتفاء أثرها |
Evet, 20 milyon Euro değerinde, izi sürülemez, hamiline tahvil. | Open Subtitles | أجل ، 20 مليون يورو على هيئة سندات حامل الشيك التى لا يُقتفى أثرها |
Bu para aktarmalarının izi sürülemez olmasını istiyorum, Bay Nichols. | Open Subtitles | لا أريد تلك الصَفَقات التى يمكن اقتفاء أثرها |
Seni ıslahevine bırakan aile hiç seni kontrol etmeyen aile hayatından bütün varlık izlerini silen aile. | Open Subtitles | أسرة ألقت بك في تكيّة ولم تبحث عنك الأسرة التي محَت أثرها من حياتك. |
Sırtımı yere getiren son kişiyi sıçtığı yere kadar takip edip 16 gün işkence etmiştim. | Open Subtitles | آخر شخص تفوق علي إقتفيت أثرها وقمت بتعذيبها لـ 16 يوم |
Bunun anlamı, bunun gibi uyarıcı sayıların sınırlı etkisi olabileceği. | TED | ما يعنيه ذلك أن إشاراتٍ محذّرةٍ كهذه قد يكون أثرها جد محدود. |