Resimlerden de görebileceğiniz gibi bu alan işlenmemiş ve neredeyse arkeolojik. | TED | ويمكنكم أن تشاهدوا من خلال هذه الصور أنّ الموقع مهجور و أقرب ما يكون إلى موقع أثري. |
Bazen arkeolojik bir alan sizi dayanıklılığıyla şaşırtabilir. | TED | في بعض الأحيان يفاجئك موقع أثري بمرونته. |
Eşyaların yarısı antika, yarısı orduya ait. | Open Subtitles | الأثاث جزء منه أثري مستعمل، والجزء الآخر من الجيش الأمريكي |
Şu demek, eğer bu akşam izimi kaybedersen bunu elinin altında bulundur. | Open Subtitles | ، أعني إذا فقدتَ أثري الليلة .. فأبقِ هذا اللعين في يدك |
Bizi değil beni istiyor. Daha biz tanışmadan önce peşime takılmıştı. | Open Subtitles | لا يريدنا، بل يريدني أنا، كان يسعى في أثري قبل أن نلتقي |
- Frankie, benim, Cinayetçi. - Ne? Hapisten fıydım, polis peşimde. | Open Subtitles | لقد فررت من السجن تواً والشرطة في أثري |
Bugünü, beni sürekli takip eden kızı görmeden bitirmeyim dedim. | Open Subtitles | حسناً، نوعاًما أشتقت، إلى فتاتي المُقتفية أثري. |
arkeolojik bir araştırmaya izin vermelisiniz. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَسْمحَ لمسحِ أثري للمكان. |
arkeolojik kanıtlar, İrlanda'nın alkolün icadından önce çok farklı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | دليل أثري يوضح أن أيرلندا كانت مختلفة قبل اكتشاف الكحول |
Kalıntılar Galler yakınında güney İngiltere'deki bir arkeolojik kazıda bulundular. | Open Subtitles | لقد عُثر على البقايا في موقع أثري جنوب إنكلترا قرب مدينة وولز |
Joseph, arkeolojik alanların birinde çok büyük bir elektromanyetik parazitlenme var. | Open Subtitles | إسمع ، جوزيف هناك شيء ضخم إضطراب كهرومغناطيسي في موقع أثري مثل الذي تنبأت به |
Julian'a göre, gördüğümüz her şey arkeolojik bir kazıdır. | Open Subtitles | بالنسبة لجوليان , فإن كل شيء نراه هو تعمق أثري |
Bilgisayarımdaki bir problemi onarması için birini bekliyorum bu arada, burası bir antika dükkanı. | Open Subtitles | سيأتي أحد ليقوم بعملية إنعاش للكومبيوتر .. الخاص بي . وبالمناسبة حرير أثري |
Bu bir antika! Çok kullanılmış. | Open Subtitles | إن هذا أثري رأى كثيرا من الإستعمال |
Bu bir antika! Çok kullanılmış. | Open Subtitles | إن هذا أثري رأى كثيرا من الإستعمال |
Bir seferinde benim izimi Brezilya'da üç haftalığına kaybettiler. | Open Subtitles | لقد فقدوا أثري مرة لمدة ثلاثة أسابيع في البرازيل |
Var olduğum sürece aç ve özlem dolu bir biçimde izimi takip edeceksin. | Open Subtitles | طالما أناحية فانك ستتبع أثري جائعا و تعوي |
Yani Schmidt federalleri peşime saldığında senin de peşine salıyordu. | Open Subtitles | عندما أرسل شميت في أثري أرسلهم في أثركم أيضاً |
Sonra palyaço çetesi peşime takıldı. | Open Subtitles | و بعدها تجمع غفير لمهرجين مجانين كانوا في أثري |
Evet ama benim peşimde, değil mi? | Open Subtitles | لكنّه في أثري أنا، صحيح؟ |
Polisler peşimde. | Open Subtitles | الشرطة في أثري |
Aslında, buradayız çünkü barımıza tarihi eser sertifikası almak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن حقيقة هنا لجعل الملهى الخاص بنا معلم أثري رسمي |
Jersey'den beri peşimden geliyor ve bir yerlerde harekete geçmemizi bekliyor. | Open Subtitles | (لقد كان يتعقب أثري من (نيوجرسي و هو في الخارج الآن فقط ينتظرنا أن نُقدمَ على أي حركة |