Tıpkı rehine gibi, o da hayatta kalmak için her şeyi yapacaktır. | Open Subtitles | تماما مثل الرهائن، وسوف يفعل كل ما هو ضروري من أجل البقاء |
Belki hayatta kalmak için beynin yarattığı bir şeydir bu. | Open Subtitles | ربما هذا كان مجردّ شيء يختَرعه الدماغ من أجل البقاء |
İlk insanlardaki gibi, hayatta kalmak için çabalıyorduk. | TED | وكما هو حال الكائن البشري البدائي، كنا نناضل من أجل البقاء. |
Güneş gibi yıldızların hayatta kalabilmek için yeni bir yakıt kaynağı bulması gerekir. | Open Subtitles | من أجل البقاء .. نجم مثل الشمس يجب أن يجد مصدر طاقة جديد |
Bu yüzden yaşamak için savaşın ve değip değmediğinizi bulun. | Open Subtitles | إذاً حاربوا من أجل البقاء وستكتشفوا إذا ما كنتم تستحقونها |
Bilgi, bu dünyanın hayatta kalabilmesi için tek şans. | Open Subtitles | المعرفة هي الفرصة الوحيدة للكوكب من أجل البقاء |
Yırtıcıların ortasında hayatta kalmak için, yavrular doğumdan sonraki birkaç dakika içinde ayağa kalkmak zorundadırlar. | Open Subtitles | من أجل البقاء في خضم الضواري العجول الحديثة الولادة يجب أن تكون قادرة على الوقوف في غضون دقائق من الولادة |
ABD'de kalmak için dava açtığından uçuş riski teşkil etmediğin düşünülüyor. | Open Subtitles | بما أنكَ تُقاضي مِن أجل البقاء في الولايات المتحدَة فمنَ المُفترَض أنكَ لا تُشكِّلُ تهديداً بالهرَب |
Hayatta kalmak için mücadele edenler var. | Open Subtitles | لا يزال هناك أشخاص يقاتلون من أجل البقاء |
Böylesi bir baskı altında her erkek üstte kalmak için çaba gösterirdi. | Open Subtitles | معوجودالكثيرمنالضغط، فإن أي ذكر سيصارع من أجل البقاء في الأعلى. |
Gördüğün gibi,yalnızca sağ kalmak için değil rakibinin ödülü için dövüşeceksin. | Open Subtitles | عليك الفهم أنك لا تقاتل فقط من أجل البقاء بل تقاتل من أجل نيل جائزة الغريم |
Hayatta kalmak için yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلتُ ما كان عليّ القيام به من أجل البقاء حيّة. |
Bu üsteki herkes, her biriniz hayatta kalmak için savaşıyorsunuz. | Open Subtitles | جميع العاملين في هذا القاعدة كل واحد منكم يحارب من أجل البقاء هذه حقيقة واقعية |
İnsanlar burda kalmak için para ödeyecekler, onlar gerçek bir şey görmek istiyorlar. | Open Subtitles | الناس سيدفعون من أجل البقاء هنا إنّها صفقة حقيقيّة. |
hayatta kalmak için ihtiyaçları olan, bir yerde öğrenebilecekleri, son dersler. | Open Subtitles | إلى مكان حيث يمكنهم تعلم الدروس الأخيرة والذي سيحتاجونها من أجل البقاء على قيد الحياة |
Tüm dünyada, hünerlerimizi halen vahşi alanlarda hayatta kalmak için kullanıyoruz. | Open Subtitles | في جميع أنحاء العالم, ما زلنا نستخدمُ براعتنا من أجل البقاء في الاماكن الوحشية. |
İnsanlık hayatta kalmak için çabalarken dördümüz Kızıl Ordu'yu kurarak bu gezegeni Kızıl Gezegen'e dönüştüreceğiz. | Open Subtitles | , بينما الأنسانية تكافح من أجل البقاء , نحن 4 سنبني جيش أحمر لجعل هذه الأرض كوكب أحمر |
Hayatta kalabilmek için pek çok rezil şey yaptım ben. | Open Subtitles | لقد فعلت الكثير من الأمور غير شريفة من أجل البقاء. |
Hayatta kalabilmek için kendi işini kurması gerektiğini biliyordu. | TED | علمت أنه يجب عليها أن تبدأ مشروعها الخاص من أجل البقاء. |
Oyunda kalabilmek için bu eli kazanmam gerekli, ha? | Open Subtitles | كان عليّ الفوز بهذه الجولة من أجل البقاء باللعبة , أليس كذلك ؟ |
40 yıl içinde 32 milyar insan yaşamak için savaşacak. | Open Subtitles | خلال 40 عامًا ،32 مليار شخص، سيقاتلون من أجل البقاء. |
Harvey yıllardır Gotham'da yaşan biri ve bu yüzden, bu şehirde hayatta kalabilmesi için ahlaki duygularını bir nevi yeniden şekillendirmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ولذا، ومن أجل البقاء في هذه المدينة كان عليه أن يُطوِّر نوعاً من القواعد الأخلاقية الخاصة به |
Darwin'e göre yaşam, hayatta kalmaya yönelik uzun bir mücadeleydi. | Open Subtitles | طبقاً لأفكار دارون,الحياة هي تناحر طويل الأمد من أجل البقاء |
Onlar iki güçlü evrimsel güç tarafından şekillendirildi: doğal seleksiyon: hayatta kalma mücadelesi ve cinsel seleksiyon: çoğalma imkanı için mücadele. | TED | لقد تشكلت اليراعات من خلال قوتين نشوئيتين: الانتقاء الطبيعي النضال من أجل البقاء والانتقاء الجنسي، |