Lütfen, kızı fidye için kaçırdığımızı anlattım. Anlattım işte. | Open Subtitles | رجاء، أخبرته بأننا أخذناها من أجل الفدية |
Lütfen, kızı fidye için kaçırdığımızı anlattım. Anlattım işte. | Open Subtitles | رجاء، لقد أخبرته بأننا أخذناها من أجل الفدية |
Hayır, dünyanın diğer ucunda kaçırılıp fidye için esir alındınız. | Open Subtitles | لا،لقد تم إختطافك و إحتجازك من أجل الفدية في النصف الآخر من العالم الأمر بأكلمه يتعلق بالمال |
Minneapolis polisi telefon başında ama henüz fidye için arayan olmamış. | Open Subtitles | شرطة مينابوليس تنتظر الهواتف ولكن حتى الآن ليس هناك مكالمة من أجل الفدية |
Babalarımız zengin gangster olduğundan bizi fidye için tutuyorlar. | Open Subtitles | لقد احتجزونا من أجل الفدية لأن أباءنا |
fidye için Birleşik Devletler'deki akrabalarınıza ulaşmaya çalışacaklar. | Open Subtitles | أنهم سوف يسعون أن يتواصلوا مع أرقام أقرابكم في "الولايات المتحدة" من أجل الفدية. |
Buraya sizi... ..fidye için kaçırmaya geldi. | Open Subtitles | جاء هنا لأخذك من أجل الفدية |
fidye için bu, değil mi? | Open Subtitles | هذا من أجل الفدية. أليس كذلك؟ |
Evet. fidye için. | Open Subtitles | إنه من أجل الفدية. |
fidye için kaçırılma durumunda zengin bir İtalyan'a sorduğunuzda Sardinyalıların eline düşmek daha iyidir derler. | Open Subtitles | لو تعرض المرء إلى الإختطاف أجل الفدية سيخبرك إيطالي ثري بأن من الأفضل (لو وقع المرء في أيدي أهل (ساردينيا |
Bak eğer Beth gerçekten fidye için kaçırıldıysa Aaron parayı bulabilmek için deliler gibi çabalıyordur. | Open Subtitles | انظر إذا كان هذا حقا خطف من أجل الفدية فأنا واثق أن (أرون) سيتدافع كالمجنون |