Her bir heykelin üzerinde onlardan ne kadar uzakta olduğunuzu yakalayan sensörler var. | TED | وهناك أجهزة استشعار مثبتة على رأس كل منحوتة تلتقط كم أنت بعيد عنهم. |
Onun yerine, gelecekteki hastalıkları takip eden karmaşık sensörler olarak işlev görürler. | TED | بل تعمل بمثابة أجهزة استشعار متطورة تقوم برصد مواقع المرض المحتملة مستقبلًا. |
Ayrıca kasket sensörleri ve hız ölçerlerden bilgi de alabilirsiniz, bu teknoloji şu anda çalışıyor. | TED | لديك معلومات أيضًا من أجهزة استشعار الخوذة والمتسارعات التكنولوجيا التي يتم العمل عليها حاليًا |
Her uçan makine boşluktaki yerini saptamak için üzerindeki sensörleri kullanıyor ve nasıl hareket edeceğini belirlemek için de kendi hesaplamalarını yapıyor. | TED | كل آلة طائرة تستخدم أجهزة استشعار ذاتية لتحدد موقعها في الفضاء و حسابات ذاتية لتحدد ما يجب القيام به. |
sensör görevini görüyor, alnınızdan ve kulağınızın üstünden bilgi alıyor. | TED | في تلك السماعة توجد أجهزة استشعار على جبينك وفوق أذنك. |
Enerji yer değişim algılayıcıları. Araştırmamın bir parçası. | Open Subtitles | انهم أجهزة استشعار الطاقة انهم جزء من بحثي |
Şimdi de bana garajın ağırlık algılayıcılarını ver. | Open Subtitles | الآن اعطني سجلّات أجهزة استشعار الضغط لمواقف القبو. |
Kanatları sensörlerle kaplı. Bazı sensörler kanat deformasyonlarını algılıyor. | TED | وأجنحتها مغطاة بأجهزة استشعار، بما في ذلك أجهزة استشعار والتي تستشعر تشوه الجناح. |
Dokunmatik sensörler eklemek ve elektrik sistemlerinin yenilenebilir bataryalar kullanabilmesi için ekranlarını düzelttik. | TED | عدلنا هذه الشاشات حيث أضفنا أجهزة استشعار للمس وأنظمتها الكهربائية كانت تعتمد على بطاريات يعاد شحنها. |
sensörler dis hasar ve his verilerini toplar. | Open Subtitles | أجهزة استشعار تتابع المعلومات حول الأضرار الخارجية والإحساس |
Böceği daha sonra içinde manyetik sensörler bulunan bir kutuya yerleştirdik ve sonucunda noktalardan oluşan, kozanın karmaşık mimarisini görselleştirmemize imkan veren 3 boyutlu bir yapı yarattık. | TED | و وضعناها داخل صندوق مع أجهزة استشعار مغناطيسي، الشيئ الذي سمح لنا بصنع هذه السحابة النقطية ثلاثية الأبعاد وتصور بنية شرنقة دودة القز المعقدة. |
Derimize bağlanan başka sensörleri denedik ve hepsi fazla hareket ediyordu. Böylece, iyi bir ölçüm yapabilmek için bu yöntemin en güvenilir yol olduğu sonucuna vardık. | TED | ألقينا نظرة على أجهزة استشعار أخرى والتي يتم الصاقها بجلدك، وببساطة فهي كثيرة الحركة، لذلك وجدنا أن هذه هي الطريقة الوحيدة الموثوقة للحصول على قياس جيد. |
Masanın odadaki ışık yoğunluğunu okuyabilen sensörleri var. | TED | تحتوي الطاولة الآن على أجهزة استشعار تقرأ كثافة ضوء الغرفة. |
Bu nedenle, her seçim bölgesine kurulacak hava kalitesi sensörleri talep etmeliyiz. | TED | ولذلك نحتاج أن نُطالب بتركيب أجهزة استشعار لجودة الهواء في كُل الجهات والدوائر. |
Bu karmaşık analiz, alkolmetreden temel olarak daha farklı ve çok amaçlı bir tür sensör gerektirir. | TED | هذا التحليل المعقد يتطلب نوعاً مختلفاً جذرياً عن أجهزة استشعار الكشف عن الكحول. |
I yanardağ titreşim frekansını toplamak için sensör icat etti. | Open Subtitles | واخترعوا أجهزة استشعار آلة لجمع تردد اهتزاز البركان. |
Giysin akıllı kumaştan üretildi. Hareket algılayıcıları var. | Open Subtitles | البدلة مصنوعة من الألياف الصناعية الذكية بها أجهزة استشعار. |
Hareket algılayıcılarını ve güvenlik kameralarını tekrara aldım. | Open Subtitles | أنا أعيد برمجة أجهزة استشعار الحركة وكاميرات المراقبة، |
Elektrodiagram için birkaç sensor takacağım. | Open Subtitles | سأقوم بتركيب أجهزة استشعار للتخطيط الكهربائي. |
Tatlım, hareket sensörlerini de hallettim. | Open Subtitles | عزيزتي، توليتُ أمر أجهزة استشعار الحركة. |
Kaptan, uzun mesafeli algılayıcılar temas belirledi. | Open Subtitles | أيّها الكابتن، احتكاك جديد على أجهزة استشعار المدى الطويل. |
Sineklerin sahip olduğu en gelişmiş sensörlerden biri "halteres" denilen yapıdır. | TED | وأحد أجهزة استشعار الذباب المتطورة للغاية هو هيكل يسمى "الهالتيرس". |