Ailem için, senin için, Christopher için yapmaya çalıştığım şey bu. | Open Subtitles | هذا ما أحاول فعله ، من أجلك و من أجل كريستوف |
Lanetlileri hayatta tutmakla, yapmaya çalıştığım şeyi daha iyi anlayabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | أَعتقد أنك قد تتفهم ما أحاول فعله أحاول إبقاء الساقطون معنا |
Burada yapmaya çalıştığım ise sana sakar dememe engel olmak. | Open Subtitles | ما أحاول فعله هنا هو منع نفسي من وصفك بذلك |
Net gözlemler. Bende bunu yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | الملاحظة والقياس الحذر هذا ما أحاول فعله |
Ne yapmaya çalıştığımı anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألّا يمكنك أن ترى ما الذي أحاول فعله هنا؟ |
Ve orada yaptığım şey gözünüzü boşluğa yöneltip geometriyi farklı bir şekilde algılamanızı sağlamaktı ve bu dolap boşluğu dağıtmayacaktı. | TED | والذي كنت أحاول فعله هناك هو توجيه عينك في المساحة لتهيئ لك الأبعاد بطريقة مختلفة وأن الأثاث لن يفتت المساحة |
Benim yapmaya çalıştığım, bu hormon ve nörotransmitterleri ayarlayarak, hastalığım ve ameliyatımdan sonra zekâmı, yaratıcı düşüncemi, fikir akışımı geri kazanmaya çalışmaktı. | TED | ما كنت أحاول فعله بالقيام بتعديل وموازنة الهرمونات والناقلات العصبية وماشابه محاولة لاستعادة ذكائي المفقود بعد المرض والجراحة. أفكاري الابداعية. وتسلل الافكار. |
Kısacası, bu şeylerle yapmaya çalıştığım da bu ama daha önemlisi, müziğin son 30 yılı da bu şekilde. | TED | باختصار، هذا ما كنت أحاول فعله بتلك الأشياء، لكن الأهم من ذلك، هو ما كانت عليه الموسيقى في الثلاثين سنة الماضية. |
Benim yapmaya çalıştığım da buydu sonra biri gurumu patlatmama neden oldu. | Open Subtitles | هذا ما كنتُ أحاول فعله وبعدها جعلتني أُفجِّر معلمي لليوغا |
Tek yapmaya çalıştığım şey, hayat kurtarmak, Jordan. | Open Subtitles | كل ما أحاول فعله هو إنقاذ الأرواح ، جوردون |
Sanırım benim yapmaya çalıştığım şey ilişkinizin geçmişinin hesabını çıkartmak. | Open Subtitles | و أعتقد أن ما أحاول فعله أن آخذ بعين الاعتبار التاريخ الكامل لعلاقتكما |
yapmaya çalıştığım tek şey, eşimin yaşamasını sağlamak. Hamile olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | كلّ ما أحاول فعله هو الحفاظ على حياة زوجتي، تعلمين أنّها حبلى |
Benim yapmaya çalıştığım şey Amerikan yaşam şeklini korumak. | Open Subtitles | ما أحاول فعله هو الحفاظ على طريقة المعيشة الأمريكية |
- Tek yapmaya çalıştığım şey tüneli temizlemek için elimden geldiğince sıkı çalışmak. | Open Subtitles | -كل ما أحاول فعله .. أن أبذل قصارى جُهدي.. من أجل تنظيف النفق. |
- Daha çok beyin/yazılım ara yüzü gibi. Şu anda sana yapmaya çalıştığım şey gibi. | Open Subtitles | يبدو مثل وصلة بين الدماغ و البرامج أنه مثلما أحاول فعله هنا نوعاً ما |
Şu son iki yılda yapmaya çalıştığım tek şey sadece... | Open Subtitles | كل ما كنت أحاول فعله فى السنتين الماضيين |
Bunu yapmaya çalışıyorum işte. Beyinlerine girmeye çalışıyorum! | Open Subtitles | هذا ما أحاول فعله الدخول لعقولهم. |
Bir süredir ben de senin için aynısını yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ذلك ما كنت أحاول فعله من أجلك منذ فترة. |
İşte dünyaya bunu yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | هذا ما أحاول فعله لأجل العالَم |
Beni öldürmekle tehdit ettiğinde ne yapmaya çalıştığımı düşünerek bir tahminde bulunmak ister misin? | Open Subtitles | عليك أن تخمني بأفضل ما عند لتعرفي بالضبط ما كنت أحاول فعله عندما هددتني بالقتل؟ |
Sadece paltomu almaya çalışıyordum. Tek yaptığım buydu. | Open Subtitles | كنت أريد جلب معطفي هذا ما كنت أحاول فعله |
Bak, benim tek uğraşım Amerika'nın bütünlüğünü korumak. | Open Subtitles | انظر, كل ما أحاول فعله هو أن أبقى أمريكا متوحدة |
Deminden beri ne için uğraşıyorum sanıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي أحاول فعله في تصورك؟ |
Gördüğün gibi sadece seni yeniden yaratmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | لتري أن كل ما كنت أحاول فعله هو إعادة صنعكِ ليس إلا |