Karım Faslı. Onu çok seviyorum, ama ayrıca ondan nefret ediyorum. | Open Subtitles | زوجتي مغربيّة أحبّها كثيراً، ولكنني أكرهها أيضاً |
Çünkü onu senin sevebileceğinden daha fazla seviyorum. | Open Subtitles | لأنّي أحبّها أكثر مما قد تحبيها في حياتكِ. |
Bu hayatta gerçekten sevdiğim bazı şeyler vardır, ve fikrimi kimse değiştiremez. | Open Subtitles | هنالك بعض الأشياء المُعيّنة في هاته الحياة و الّتي أحبّها حقّاً و لا أحدَ باستطاعته تغيير ذلك |
Yani kuramına göre, oraya gideceğim, onu sevdiğimi söyleyeceğim ve kuraklık sona mı erecek? | Open Subtitles | لذا طبقا لنظريتك أمشي في هناك، أخبرها أحبّها والجفاف هل ينتهي؟ |
bayıldım. Makinenin reostasını çıkardım. | Open Subtitles | أحبّها, لقد أخرجت منظّم التيار من المحرك |
Ev ödevini getirdim ve onu seviyorum. | Open Subtitles | ،أنّني جلبتُ فروضها المنزليّة وأنّني أحبّها |
Nişanlıyım, evleneceğim ve nişanlımı seviyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لأنّ لديّ خطيبة وعلى وشك أن أتزوّجها كما أنّي أحبّها. |
Çünkü nişanlıyım, evleneceğim ve nişanlımı da çok seviyorum. | Open Subtitles | لأنّ لديّ خطيبة وعلى وشك أن أتزوّجها كما أنّي أحبّها. |
- Seni seviyorum. - Ben de seni. | Open Subtitles | إنّها ذكيّة، عطوفة، جميلة، مرحة وإنّي أحبّها بجنون. |
Onu bunu yapmayacak kadar çok seviyorum. | Open Subtitles | إنّي أحبّها كثيراً إلى درجة أنّي ما كنتُ لأسمح بحدوث ذلك. |
Sadece bana sevdiğim kadını getirmedi, gazetenin tirajını da daha basımdayken artırdı! | Open Subtitles | فهو لم يُعد لي المرأة ,التي أحبّها فحسب بل زاد من مبيعات الصحيفة كذلك |
Sen en iyi arkadaşımsın, ve aynı zamanda, sevdiğim kadınsın. | Open Subtitles | إنك أعزّ أصدقائى و المرأة التى أحبّها أيضاً |
Çok sevdiğim channel parfümünü sürmen gibi. | Open Subtitles | ووضع تلك الرائحة التي أحبّها كثيراً جداً |
Solo ameliyattan önce ona onu sevdiğimi söyledim. | Open Subtitles | اعترفتُ لها بأنّني أحبّها قبلَ جراحةٍ منفردة |
Ayrıca onu ne kadar sevdiğimi söylemem gerekiyormuş. | Open Subtitles | بالإضافة، يلزمني أن أقول لأيّ درجة أنا أحبّها |
Eğer başaramazsam bana bir eş bulun ve onu sevdiğimi söyleyin. | Open Subtitles | إذا لم تتسنَّ لي النجاة، فاعثرا لي على زوجة، وبلّغاها أنّي أحبّها. |
Bebeğin buna bayılacak, çünkü ben bayıldım! | Open Subtitles | تعلمون أنّ الطّفل سيحبّ هذا، لأنّني أنا أحبّها |
Onu sürekli babasıyla, babannesiyle, sevdiği insanlarla ve İsa ile hayal ediyorum. | Open Subtitles | أتخيّله مع أبيه ومع جدّته التي أحبّها ومع المسيح |
Hayır, canımı sıktığı falan yok. sevdim onu. Aslında beni eğlendiriyor. | Open Subtitles | كلا، إنّها لا تغيظني، أنا أحبّها في الواقع، هي تسلّيني |
Nancy'e aşık olan iki adam daha vardı, fakat o sadece birini sevdi. | Open Subtitles | لقد أحبّها رجلين ولكن واحد فقط من أحببته |
Politikacıları severim. Gerçekten severim. | Open Subtitles | أحبّ السياسة، أنا كذلك بالفعل ، أحبّها حقاً. |
Evet, onu severdim. Onu herkes severdi. | Open Subtitles | أجل، قد أحببتها الكلّ قد أحبّها. |
Ben Bayılıyorum. | Open Subtitles | إمّا تحببها, أو تكرهها بالنسبة لي, أحبّها |
Yalan makinesinden zorlanmadan geçti. Ayrıca onu seviyordu gibi görünüyor. | Open Subtitles | ناوله "البوليستر" ذو الألوان , حسب ما بدا لي أنه أحبّها فعلاً . |
Sanırım bu dünyada onu benim kadar saf bir sevgiyle seven bir tek sensin. | Open Subtitles | إنّك على الأرجح الشّخص الوحيد بالعالم الذي أحبّها مثلما أحببتها. |
- Hâ. Sekreteri olduğu için, onu seviyor olmalı. | Open Subtitles | لأنها كانتَ سكريتريته، لابدَ من أنهُ أحبّها. |
Onları masamın üzerinde görmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لستُ مُتأكّداً إذا كنتُ أحبّها على مكتبي. |
Onu yıllar önce terk etmek istedim, onu çok fazla sevmem dışında. | Open Subtitles | كنت سأتركها منذ زمن طويل، إلا أني أحبّها كثيرا جدا. |