Onu buraya getirdim, doyurdum ve sorunlarını sesli bir şekilde ifade etmeye davet ettim onu. | Open Subtitles | لذا أحضرتها هنا, وغذيتها ودعوتها وجعلتها تتحدث عن متاعبها بصوتٍ عالٍ |
Annenin uçağı çok erken indi. Ben de buraya getirdim. | Open Subtitles | نعم، لقد وصلت طائرة أمكِ مبكرًا لذا أحضرتها هنا |
Onu buraya getirdim. Kolayca onu yapabilirsin ve biz de günümüze devam ederiz. | Open Subtitles | أنا أحضرتها هنا وأنت تستطيع أن تفعلها |
Onu evde tamir edemediniz buraya getirdiniz. | Open Subtitles | لم تستطع إصلاحها في بيتنا لذلك أحضرتها هنا |
O bir savaşın esiri Kumandan halkının suçlarının cezasını alması için getirdim buraya. | Open Subtitles | إنها سجينة حرب يا قائدة أحضرتها هنا كشاهدة على جرائم قومها |
Onu senin için getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرتها هنا لأعطيك إياها |
Onu buraya getirdim çünkü ona yardım edebiliriz. | Open Subtitles | أحضرتها هنا لأننا نستطيع مساعدتها. |
Onu buraya getirdim çünkü Gaby'nin onun veya bir başkasının torunu olup olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أحضرتها هنا لأنني أردت أن أعرف ما إذا كانت غابي حفيدتها... أو حفيدة امرأة أخرى! |
Bu yüzden onu buraya getirdim, saklamak için bu mağarayı buldum Wraith'i ve diğer kişileri uzakta tutmak için birkaç tuzak kurdum ve senin gelmeni bekledim. | Open Subtitles | لذا أحضرتها هنا, و وجدت هذا الكهف لإخفائها و نصبت بعض الفخاخ لإبعاد الـ(ريث) أو أي أحد آخر ثم إنتظرتكِ لتأتي |
Biz birşeyler yaptık, tamam mı? Sen yokken onu buraya getirdim. | Open Subtitles | لدينا شيء لقد أحضرتها هنا |
Ben de tedavi etmek için buraya getirdim. | Open Subtitles | لذا, أحضرتها هنا لأهتم بالجرح |
Onu senin iyiliğin için getirdim. | Open Subtitles | لقد أحضرتها هنا من أجلك. |