Bundan böyle, torunlarını ziyaret etmek istersen bizim çiftliğimizde ve gözetimimiz altında görebilirsin. | Open Subtitles | من الآن وصاعداً، إن أردتي زيارة أحفادك ستفعلين هذا في مزرعتنا، تحت إشرافي |
Geriye gidip onların doğumlarını veya ileriye gidip torunlarını görebilirsin. | Open Subtitles | لذا يمكنك العودة للماضي ورؤيتهم يولدون، أو السفر عبر المستقبل ورؤية أحفادك. |
Üzerine o kadar pis osuracağım ki, torunların bile kokacak. - Ayı! | Open Subtitles | سأعطيك ريحاً قوية تجعل أحفادك يحملون رائحة النتانة |
Bir daha böyle ukalalık edersen sana öyle bir şaplak atarım ki torunların bile hisseder. | Open Subtitles | تعليق متحاذق آخر كهذا، سأضربك بشدة لدرجة أن أحفادك سيشعرون بها. |
Bu lanet yerden çıktığında torunlarına ve güzel şeylere odaklan. | Open Subtitles | واخرج من هذا المكان اللعين لكن حينما تخرج ركّز على أحفادك والأمور الجيدة |
Ve torunlarınıza bu sürecin bir parçası olduğunuzu anlatmak ne kadar da havalı olurdu. | TED | ما مدى روعة ذلك أن تخبر أحفادك أنك كنت جزء من ذلك؟ |
Ve sizin sadece şu üç basit kuralı takip etmeniz gerekiyor. yöresel ol, çevrenin öncülüğüne izin ver ve Torunlarınız nasıl inşa ederlerdi onu düşün. | TED | ويتوجب علينا فقط إتباع هذه القواعد البسيطة جداً: كن محلي الطابع، دع البيئة تقود المسألة وفكّر حول كيف سيبني أحفادك. |
Kalan vaktini ailenle, torunlarınla geçirirsin. | Open Subtitles | تقضين الوقت الذي تبقى لك مع عائلتك، مع أحفادك. |
Evet, hayattayken torunlarını görmeni ben de istiyorum. | Open Subtitles | أجل أريدك أن تكوني حية لكي تري أحفادك |
Anne, bu bizim ailemiz ve torunlarını görmen iyi olur. | Open Subtitles | تعلمين اننا لا نختلط معهم ...امي هذة عائلتنا وسيكون جيداً ان تري أحفادك |
Lütfen artık gelip, torunlarını da gör olur mu? | Open Subtitles | ستأتي لزيارة أحفادك قريباً |
Bir daha torunlarını görmeyeceksin. | Open Subtitles | لن ترى أحفادك مجدداً يا رجل |
torunların yedinci nesil oluyor o zaman. | Open Subtitles | يا ألهي, أذن سيكون أحفادك من الجيل السابع؟ |
torunların olmadan önce, çocukların olmalı. | Open Subtitles | سيستغرق ذلك وقتك ... مع أحفادك. واحد يجب أن يكون لديه أبناء قبل آخر يكون لديه أحفاد. |
torunların etrafında koşuşturacak. | Open Subtitles | وسيركض أحفادك من حولك ويقولون لك: |
Siz torunlarınıza anlatacaksınız, onlar torunlarına, onlar torunlarına. | Open Subtitles | سوف تخبر أحفادك عنه، وأحفادك يخبرون أحفادهم و أحفادهم يخبرون أحفادهم |
Bugün tanıştığın torunlarına da hoşça kalın demeyi unutma. | Open Subtitles | تأكد أن تودعَ أحفادك , الذين التقيتَ بهم اليوم. |
torunlarına anlatıcak bir kaç anın olsun. | Open Subtitles | وسيكون شيء مثير قليلاً لتسرده على أحفادك |
Ve bence bu öyle düzeyde bir değişim ki sizin Torunlarınız ya da onların torunları sizden çok farklı bir tür olabilir. | TED | وأنا أظن أنه مع هذا الحجم من التغيير المطرد أحفادك أو أولاد أحفادك قد يكونون صنفا مختلفا تماما عنك. |
torunlarınla tanışmadın bile. | Open Subtitles | أنت حتى لم تقابل أحفادك |
"Harika büyükanneannen ya da büyükbabanla mı harika torununla mı tanışmak isterdin?" | Open Subtitles | ..هل تفضلين مقابلة أجداد أجدادك أو أحفاد أحفادك ؟ |
Torun, evlattan daha çok sevilirmiş. | Open Subtitles | يقولون أن محبة أحفادك أسهل من محبة أولادك |
Hayatta kalan tek torunun. | Open Subtitles | الناجية الوحيدة من أحفادك |
İkimiz de senin uzun bir ömrün olmasını ve mücevherlerini Torunlarının mezuniyetinde vermeni istiyoruz. | Open Subtitles | كل ما نريده نحن الأثنان هو أن تعيشي طويلاً و أن ترتدي مجوهراتك الماسية في حفل تخرج أحفادك |
Çocuklarınızla oturup yemek yiyorsanız ya da çocuklarınızı, torunlarınızı, yeğenlerinizi veya kuzenlerinizi pazara alışverişe götürüyorsanız onlarla tadlarına bakın. | TED | سواء جلست وتناولت وجبه مع أبناءك سواء أخذت أبناءك أو أحفادك أو بنات اخوتك أو أبناء اخوتك الى سوق المزارعين , فقط لتتذوق معهم |