Aksi halde tarihte torunlarını reddeden, ilk büyükbaba olarak lanetleneceğim. | Open Subtitles | واللعنةعليّإن كنتُأوّلجَد.. في تاريخ البشر يحرم أحفاده من شيءٍ يُحبّوه |
Babamın çalışma masasında aynından var ve sürekli değişen bir şekilde torunlarını her gün görebiliyor. | TED | لدى والدي هذا على درج مكتبه، وهو يرى أحفاده كل يوم، يتغيرون باستمرار. |
Saray muhafızları cesurca girdikleri çatışmayı kaybettikten sonra, o, ailesi ve genç torunları da dahil içeride vurularak öldüler. | Open Subtitles | هو وعائلته بما في ذلك أحفاده أُطلق عليهم النار داخل القصر بعد خسارة حرس القصر معركته بشجاعة دفاعاً عنه |
torunları uzakta yaşayan, karısı ve çocukları ölmüş, muzip bir duldu. | TED | كان أرمل شيطاني زوجته وابناؤه متوفيين أحفاده يعيشون بعيدا عنه |
Öldüğünde Torunlarıyla kimin ilgileneceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يتساءل من سيتولى رعاية أحفاده عندما يموت. |
Bu da yetmiyormuş gibi, konsül yetkilerini torunlarının yararına kullandı. | TED | ولم يكن ذلك كافياً فقد تولى منصب القنصل مرتين لتعزيز مكانة أحفاده. |
Gemiye binerken gördüğümüz aslan onun torunlarından biri. | Open Subtitles | ذلك الأسد الذي رأيناه وهم يدخلونه هو أحد أحفاده على مايفترض. |
Hey! Ben hiç bir zaman iki yıldızlı bir generalin torunlarını kaçırarak şantaj yapmadım. | Open Subtitles | إننى لم يسبق لى أن هددت جنرالا بخطف أحفاده قبلا |
Bizim işimiz kucağında torunlarını zıplamasını sağlamak değil ölüm hücresine geri dönecek kadar sağlığına kavuşturmaktır. | Open Subtitles | ليست مهمتنا أن نحرص على أن يلاعب أحفاده بل أن نعالجه بم يكفي لإعدامه |
Babamı sakinleştirmeye çalıştım. Ama insanlar ondan torunlarını çaldı. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أبقى والدى هادئاً ولكنكم سرقتم منه أحفاده |
Bütün olay bu torunlarını görebilmesi! | Open Subtitles | هذا كل ما في الأمر لكي يرى أحفاده |
torunlarını görmesi için yaşamasını tercih ederim. | Open Subtitles | وأفضّل له أن يعيشَ ليرى أحفاده |
Her pazar kiliseye gidiyor.. Karısı ve torunları ona bayılıyor.. | Open Subtitles | يذهب للكنيسة كل يوم زوجته تحبه وكذلك أحفاده |
Sadece kelebekler değil, geçmişte hiçbir şeyi öldüremezsin, ...çünkü onların bütün torunları da ölür ve insan ırkının sonunu getirebiirsin. | Open Subtitles | ليس فقط الفراشات لا تستطيع قتل أيّ شئ في الماضي لأن يبيد كلّ أحفاده وينتهي بإبادة الجنس البشري بالكامل |
torunları kazandığı parayı son kuruşuna kadar söğüşledikten sonra kendini tuz ruhu içerek öldüren ya da otoparkta çıplak ve parasız halde, kazanan numaraları hayalarına dövme yapılmış halde bulunan şanslı herif demek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أانت واثق انك لا تعني السافل المحظوظ الذين أحفاده قاموا بتبديد ارباحه حتى قام بقتل نفسه بشرب منظف المجاري؟ |
Ve o, çocukları ve torunları arasında, 83 yaşına gelene kadar hayatı tattı. | Open Subtitles | و نُعم بالحياة ما بين ... أطفاله و أحفاده حتى توفى و هو بعمر الـ 83 |
Torunlarıyla daha çok zaman geçirmek için yarı zamanlı çalışıyordu. | Open Subtitles | أخذ وظيفة بدوام جزئي لكي يتمكن من قضاء المزيد من الوقت مع أحفاده |
Torunlarıyla bir araya gelmesi güzel. | Open Subtitles | كان من اللطيف رؤيته يتفاعل مع أحفاده. |
Torunlarıyla mı ne vakit geçirmek istiyormuş. | Open Subtitles | يريد قضاء بعض الوقت مع أحفاده |
Corey, destansı bir ölçekte dünyayı değiştirmeyecek. Hala yürüyebilecek, torunlarının elini tutabilecek. | Open Subtitles | لكن على الأقل سيكون قادر على المشي وقادر على حضن أحفاده |
Sadece kendi torunlarının değil, benim de büyükbabamdı. | Open Subtitles | إنه ليس جد أحفاده الحقيقين فقط إنه جدي |
- torunlarından birini kaybetti. - Ah... | Open Subtitles | فقد أحد أحفاده |