| İşgücünden ve terfilerden söz ediyorduk. Senin çok zeki bir çocuk olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ناقشنا تنمية القوة العاملة أخبرته أنك فتى لامع |
| Ona bizim için fazla akıllı olduğunu söyledim, dahi okuluna gitmen gerektiğini. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنك ذكية جدا بالنسبة لنا وكان لابد لك أنك تذهبي لمدرسة عبقرية |
| Ona, seni kurtarmak istiyorsa, yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك ستحتاج لمساعدتي، إذا أردت البقاء في فيينا. |
| Meşgul olduğunuzu söyledim ama meselenin çok önemli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرته أنك مشغول للغاية. قال أنه أمر مُلِّح للتحدث معك على الفور. |
| Ona sizin bir centilmen olduğunuzu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك رجل نبيل |
| Sanırım ona senin büyük şef olduğunu ve çok güçlü biri olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أظن أني أخبرته أنك قائد عظيم وأنت جد قوي |
| Benim için korkma, aşkım. O'na senin, benim için doğru olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لا تخشى عليّ يا حبّي أخبرته أنك ستكون الصالح لي |
| Bölge savcısını arayıp büyük bir suçluyu yakalamamızda önemli payın olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ... اتصلتُ بالوكيل الإتحادي و أخبرته أنك كُنت عوناً لنا في ضبطية كبيرة |
| İşinde mükemmel olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنك كنت تبلى حسناً بعملك |
| Jake, bir saatin var. Ona adada olduğunu söyledim. | Open Subtitles | "جايك" , لديك ساعة واحدة فقد أخبرته أنك على الجزيرة |
| Senin iyi olduğunu söyledim, gerek yokken. | Open Subtitles | أخبرته أنك بخير, وأنني لم أحتج لهذا |
| Çalıştırılmaya ihtiyacın olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك بحاجة للمساعدة في الدراسة |
| ve ona ne kadar ünlü bir yazar olduğunu söyledim ve 50 Mark veriyor. | Open Subtitles | ولقد أخبرته أنك كاتب مشهور |
| Ona... Ona babası olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أنا أخبرته أنك والده |
| - Ona arkadaşım olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك زميلتي |
| Ona senin beş para etmez biri olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك لا تستحق ذلك |
| Senin buralarda olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك بالقرب |
| Kütüphanede olduğunuzu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنك في المكتبة. |
| Meşgul olduğunuzu söyledim. | Open Subtitles | "أخبرته أنك مشغول." |