| Onu benden uzak tutmak için ya da... ya da başka biri onu tekrar bulmasın diye saklamış olmalı. | Open Subtitles | بالتأكيد أخفاه بورياس كي يمنعني أو يمنع أي شخص آخر من إيجاده |
| Sırrı neyse, bunu herkesten saklamış. | Open Subtitles | أياً كان ما يُخفيه، فقد أخفاه عن الجميع. |
| Annemin yargıç bir arkadaşı da beni korumak için onu saklamış. | Open Subtitles | وأمي لديها صديقها القاضي الذي أخفاه لحمايتي |
| Parayı bir yerlere sakladı. İnan bana, dışarıda bir yerde. | Open Subtitles | لقد أخفاه في مكان ما صدقيني ، أن المال في الخارج |
| Havalandırmanın arkasına sakladı, çıkışa gitti merdivenlerden indi ve karanlıkta kayboldu. | Open Subtitles | أخفاه عن طريق مكيف الهواء و هرب من الباب نزل السلالم ثم إختفي في الليل |
| Saddam Hüseyin'in hükümdar mücevherlerini sakladığı yere ilk giren ordu kahramanıyla evleniyorum. | Open Subtitles | .. والذي كان الأول عندما وجدوا ما أخفاه صدام . حسين من مجوهرات العرش |
| O zaman bana onu sakladığını söyledi. | Open Subtitles | خلال ليلة أمس وعندما أخبرني أنه من أخفاه |
| Eğer Barnett onu yok etmediyse, her hangi bir yere saklamış olabilir. | Open Subtitles | لو أن " بارنيت " لم يدمره يمكن أن يكون أخفاه فى أى مكان |
| Eğer Barnett onu yok etmediyse, her hangi bir yere saklamış olabilir. | Open Subtitles | لو أن " بارنيت " لم يدمره يمكن أن يكون أخفاه فى أى مكان |
| Yol üzerinde bir yere saklamış olmalı. | Open Subtitles | من المؤكّد أنه أخفاه في إحداهم |
| Neler dönmüşse, iyi saklamış. | Open Subtitles | أياً كان ما يجري، فقد أخفاه بشكل جيّد. |
| White onu, Wendy bulamasın diye buraya saklamış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن "الأبيض" أخفاه هنا حتى لا تجده (ويندي) |
| Aether. William saklamış. | Open Subtitles | انه الأثير ,وليام أخفاه |
| - Bir tan Great One içsene. - Herkesten sakladı. | Open Subtitles | تناول المشروب الرائع - لقد أخفاه عن الجميع - |
| Makası bir kasada sakladı. | Open Subtitles | لقد أخفاه في الصندوق البنكي |
| Demek buraya sakladı. | Open Subtitles | إذاً.. هنا أخفاه |
| Mara, Yürek'i sevgilisi Slake'e verdi. O da sakladı. | Open Subtitles | (مارا) أعطت القلب إلى عشيقها (مصّاص الدماء)، و الذي أخفاه. |
| O Deathlok'un aşırı doldurmalı batarya paketi ve bizden sakladığı tek şey de bu olmayabilir. | Open Subtitles | وربّما ليست الشيء الوحيد .الذي أخفاه عنّا |
| Ed, kendisinin annenin mezarına sakladığı anahtarla açtığın kasada sana bunu bırakmış yani. | Open Subtitles | إذن ، أهذا ما تركه لكِ إيد فى صندوق الودائع والذى قُمتى بفتحه بواسسطة المفتاح الذى أخفاه فى مقبرة أمك ؟ |
| Tabi şimdi gidip Carlos'un şirketten sakladığı şey ne ise onu almam hariç. | Open Subtitles | أيا كان الشيء الذي أخفاه /كارلوس/ عن الشركة أين أخفاه؟ |
| Mektupta bir hurda aracın kasasına sakladığını yazıyor. | Open Subtitles | تقول هذه الرسالة أنّه أخفاه . بصندوق سيّارةٍ مهجورة |
| Yakında Deewan Saheb'in onu nerede sakladığını öğreniriz. | Open Subtitles | سنعرف قريباً أين أخفاه السيد ديوان |