Babam onu New York'ta sakladı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى نيويورك، أخفى والدي ذلك. |
Ve sonunda, göğsünü oyup kalbini çıkardı, bir sandığa kilitledi ve sandığı tüm dünyadan sakladı. | Open Subtitles | قطع قلبه وحبسه في صندوق ثم أخفى الصندوق عن العالم |
Kocam biyopsiye ihtiyacı olduğunu söyliyor ve bu bilgiyi benden saklamış. | Open Subtitles | أخبرني زوجي أنه بحاجة لتحليل فقط وقد أخفى تلك المعلومة عني |
Şimdi, onun buraya geldiğini biliyorum. Onları buraya bir yere sakladığını biliyorum. | Open Subtitles | اعلم أنه كان هنا و أعلم أنه أخفى أشيائى هنا فى مكان ما |
Asıl sıradışı olan bilgiyi nasıl sakladığı değil nereye sakladığı. | Open Subtitles | حسنا، الذي غير عادي لا كم أخفى المعلومات، سدني. هو حيث. |
Sonra nedeni belli sebeplerden cesedini kargo bölümüne gizledi. | Open Subtitles | غير معروف حتى الآن, أخفى جثته في عنبر الشحن. |
Bu rozeti saklayan birini öldürebilirler. | Open Subtitles | يمكن للمرء أن يُقتل إذا أخفى الشارة بهذه الطريقة |
Ayakkabıları kızın bulamayacağı bir yere sakla. | Open Subtitles | و أخفى الحذاء فى مكان ما حيث لا يمكنها إيجاده |
Adem ve Havva Tanrı'ya itaat etmeyip, "Bilgelik Ağacı"nın meyvesinden yediğinde RAB onları bahçeden çıkardı ve "Hayat Ağacı"nı sakladı. | Open Subtitles | و عندما عصا أدم و حواء و أكلوا من شجرة المعرفة طردهم الرب من الجنة و أخفى شجرة الحياة |
Eskiler sizden varoluşunuzun basit gerçeğini bile sakladı. | Open Subtitles | بينما أخفى القدماء الحقائق الأساسية حول وجودهم عنكم |
Tong Fo gerçek çekici hapishaneye girmeden önce sakladı. | Open Subtitles | تونغ فو أخفى المطرقة الحقيقة قبل أن يسجن |
5 Altın Bilet saklamış. Bulanlar ödülü kazanıyor. | Open Subtitles | لقد أخفى خمس تذاكر ذهبية، ومن يجدونهم سيربحون الجائزة الكبرى |
Gördün mü, Simon, Hawthorne'un... ruhunu onun içine saklamış. | Open Subtitles | مثل الطريقه التي تجب, انظر سايمون أخفى روح هاوثورن داخلها, انا احتاجها |
İki kişiyi vurdu. Parayı Trent'in sandığında saklamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه أخفى المال في حقيبة ترينت قبل أن يقبضوا عليه |
Cesedi, Mitchell sağ görünsün diye sakladığını, ama onu öldürmediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه أخفى الجثة حتى يبدو ان متشل لايزال حي لكنه لم يقتله |
Kocanızın boşanma sürecinde sizden para sakladığını düşündürecek sebeplerimiz var. | Open Subtitles | نملك سبباً يدعونا للإعتقاد بأنّ زوجكِ السابق قد أخفى نقوداً عنكِ |
Parayı sakladığı yeri söylemişti ya. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي كان معه في السجن واخبره اين أخفى المال |
- Kardeşiniz benden bir sayfayı gizledi. Gizli Arşivler'in içine kapattı. | Open Subtitles | أخوك قد أخفى الصفحة عني يؤمنها بعيدًا عن المحفوظات السرية |
Bunun 12 yıldır bir uzay gemisi saklayan birinden gelmesi ilginç. | Open Subtitles | أيقول هذا رجل أخفى مركبة فضائية لمدة 12 عاماً ؟ |
Arkamdan yürü. Yüzünü kameralardan sakla. | Open Subtitles | أرتدي هذا، سِر خلفي أخفى وجهك من الكاميرات. |
- Bir şey saklamıyorum. - Hayır! Aç şunu! | Open Subtitles | . لا إننى لا أخفى شيئا - . قم بتشغيلها من جديد - |
Rambaldi'nin çalışmalarını sıradan şeylere saklamak gibi bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | أخفى رمبالدى عمله الحقيقى فى أشياء عاديه |
Ama dijital olarak, birisi görüntünün içine bir mesaj gizlemiş. | Open Subtitles | ولكن رقميا. شخص أخفى رسالة داخل الصورة. |
Batı dünyası her zaman istenilmeyenleri saklamıştır. | Open Subtitles | العالم الغربي لطالما أخفى الغير مرغوب |
Bunda da Fransız rahiplerin onu nereye sakladığına dair ipuçları var. | Open Subtitles | وهذه الورقة تزوّدنا بمفتاح للمكان الذي أخفى فيه الرهبان الفرنسيون الجثة |
Senden bir şey saklamam, benden bir şey saklamazsın. | Open Subtitles | أنا لا أخفى عنك شيئاً و أنت لا تخفى عنّى شيئاً |
O, büyükbabamın ölmeden önce parşömeni gizlediği yeri bulacaktır. | Open Subtitles | سيجد طريقًا إلى حيث أخفى جدي اللفيفة السرية قبل مماته |
Benim ve ailemin ortadan kaybolmamıza izin ver, ve ben de karşılığında senin ufak sırrını saklayayım. | Open Subtitles | دعنى أنا وعائلتى نذهب و فى المقابل سوف أخفى سرك الصغير |