ويكيبيديا

    "أدركت بأن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • anladım ki
        
    • fark ettim
        
    • olmadığını fark
        
    • olduğunu anladım
        
    Ama anladım ki Afrika'yı mükemmelleştirmek için liderlik meselesi üzerine kafa yormak gerektiyor. TED كما أدركت بأن جَعْلَ أفريقيا عظيمة سيتطلب منا مناقشة قضية القيادة.
    "Bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı kalbime öğrettim, ve anladım ki herşey kibir ve ruhun sıkıntısı." Open Subtitles ونعم، أعطيت قلبي لمعرفة الحكمة ولمعرفة الجنون والحماقة وأنا أدركت بأن كل هذا كان زهواً
    Sonunda anladım ki, o annem olacak karı indirimde olmayan hiçbir şeyi almıyordu. Open Subtitles حتى أدركت بأن أمي اللعينة لا تشتري شيئاً ليس عليه حسم
    Ama inceledikçe şunu fark ettim ki... bu çürüme çok daha yukarılara uzanıyordu. Open Subtitles ولكن عندما بدأت التحقيق أدركت بأن الفساد طال أناساً في مراكز أعلى بكثير
    İşte o anın hayatımın sembolik ani olduğunu fark ettim. TED أدركت بأن هذه كانت لحظة رمزية في حياتي.
    Para kazanmaya çalışırken dünyada yaşamanın hiç kolay olmadığını fark ettim. Open Subtitles بعد أن قمت بجمع النقود لقد أدركت بأن العيش في عالم البشر ليس سهلآ
    Suya ulaşmak için tek şansımızın oraya üstten girmek olduğunu anladım. Open Subtitles أدركت بأن فرصتنا الوحيدة للوصول إلى الماء كانت بالسقوط من الأعلى
    Sonunda anladım ki, o annem olacak karı indirimde olmayan hiçbir şeyi almıyordu. Open Subtitles حتى أدركت بأن أمي اللعينة لا تشتري شيئاً ليس عليه حسم
    anladım ki babam ve abim bu katillerden daha iyi değillerdi. Open Subtitles أدركت بأن أبي وأخي ليسوا بأفضل حالاً من هؤلاء القتلة
    Ve sonra anladım ki eğer seninle; ya da annenle yüz yüze gelmezsem eğer size ne olduğunu söylemezsem tıpkı o eski araba gibi olur. Open Subtitles و بعدئذ أدركت بأن اذا لم أستطع مواجهتك أو أمك , اذا لم أستطع أخبارك ماذا كان يحدث
    O an anladım ki, tek yapabileceğiniz onlara en iyi yaptığınız şeyi öğretmek ve kendi yollarını bulacaklarına inanmak. Open Subtitles هذا عندما أدركت بأن كل ما تستطيع فعله أن تعلمهم أفضل ما تستطيع واطمئن بأنهم سيجدون طريقهم
    Sonra anladım ki haftalardır ilk defa işle ilgili şeyler düşünmüyorum. Open Subtitles أدركت بأن هذه هي المرة الأولى في الأسبوع التي لمْ أكن أفكر فيها بالعمل
    anladım ki uzay ve gelişim üzerine bir kariyerim olabilirdi. TED ووقتها أدركت بأن مهنتي يمكن أن تكون في مجالي الفضاء والتنمية .
    Bu gerçekleşecek ve Antarktika’nın korunması ile bizim dünyada var olabilmemizin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark ettim. TED سوف يحدث ذلك، وأنا أدركت بأن الحفاظ على القارة القطبية الجنوبية وبقاؤنا هنا على كوكب الأرض مرتبطان.
    Bu sonbahar dualarımın yanıt bulduğunu fark ettim. Open Subtitles هذا الخريف، أدركت بأن جميع صلواتي قد استجيبت
    Seninle dünya arasında ulaşılmaz garip, boş bir tünelin olduğunu fark ettim. Open Subtitles أدركت بأن بينكِ وبين عالم بعيد عن الوصول دائمًا هناك نفق غريب وفارغ
    Ancak Booth kalemimi kırdığında, aynı tip bir sakatlığa sebep olabilecek başka bir yolun da mevcut olduğunu fark ettim: Open Subtitles و لكن عندما كسر بووث قلمي الرصاص أدركت بأن هناك طريقة أخرى لإحداث نفس المستوى من الأذى
    Liseden beri hayatımın değişmediğini fark ettim, ve bu durumda olan bir tek ben değildim. Open Subtitles أدركت بأن حياتي لم تتغير منذ المرحلة الثانوية ولم أكن وحيدا
    Sadie Abramovitch'in kanser olmadığını fark ettiğimde her şey yerli yerine oturdu. Open Subtitles كل شيء مفهوم عندما أدركت بأن " سيدي " ليس لديها سرطان
    Kısa süre sonra, bunun pek doğru olmadığını fark ettim. Open Subtitles لاحقاً أدركت بأن ذلك ليس حقيقياً بالضبط
    Keşif denen şeyin çoğunlukla başarılı olmayan şeyleri bulma süreci olduğunu anladım, ve bilginin sınırlarını zorladıkça başarısızlığın kaçınılmaz olduğunu. TED وهكذا أدركت بأن الاكتشاف هو غالبًا عملية إيجاد أشياء لا تعمل، والفشل هو حتمي عندما تتخطى حدود المعرفة.
    En sonunda, hayatın uzun bir sarsıntılı yolculuk olduğunu anladım. Open Subtitles لقد أدركت بأن الحياة هي مرحلة عصبية كبيرة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد