Vicdanen bunu yayınlatmana izin veremem, ülkenin bulunduğu koşulları da... | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أدعكِ تنشرينه بدون أعتبار الجو العام |
Babana ispiyonlamayacak olabilirim ama hastanelik olmana da izin veremem. | Open Subtitles | ؟ لن أخبر والدكِ عنك لكن لن أدعكِ تدخلين المشفى |
Bu tatil fırsatı için zaten geç kaldın. Bu sefer kaçırmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إنها عطلة ، وقد تأخرتِ بالفعل لن أدعكِ تفسدين الأمر هذه المرة |
Hayatım boyunca senin gibi birini bekliyor olacağım ve gitmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | وكنت أنتظر شخصا مثلك طوال حياتي ولن أدعكِ ترحلين |
Artık buradan gidip Cumartesi gününün tadını çıkarmana müsaade etsem iyi olacak. | Open Subtitles | حسناً, لربما ينبغي علي أن أخرج مِن هنا و أدعكِ تستمتعين بيومِ السبت على طريقتكِ |
Sırf duyduğun suçluluk ve paranoya yüzünden bu işi berbat etmene izin vermem. | Open Subtitles | لن أدعكِ تُفسدين هذا لإحساسك بالذنب والتشكك. |
Bir kriz yüzünden tüm inandıklarını bir kenara bırakmana izin veremem. | Open Subtitles | لن أدعكِ تتخلِّين عن معتقداتكِ بسبب أزمة |
Öylece evden gitmene izin veremem. Benim sorumluluğum altındasın. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أدعكِ تذهبين هكذا أنتِ تحت مسؤوليتي |
Söylemem gereken şeyi duymadan evlenmene izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أدعكِ تتزوجين إلى أن أقول لكِ ما لديّ |
Oraya tek başınıza çıkmanıza izin veremem diyecektim bayan. | Open Subtitles | لأنهي جملتي يا سيده، لا أستطيع أن أدعكِ تخوضين هذه الرحله لوحدكِ |
Operasyonu tehlikeye atacaksın. Bunu yapmana izin veremem. | Open Subtitles | فسوف تعرضين هذه العملية للخطر ولن أدعكِ تقومين بذلك |
Olmaz tatlım. Tatlım, gidip şahitlik yapmana izin veremem, anlıyor musun? | Open Subtitles | لا يا عزيزتي عزيزتي، لن أدعكِ تصبحين شاهدة، حسناً؟ |
Hayatım boyunca senin gibi birini bekliyor olacağım ve gitmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | وكنت أنتظر شخصا مثلك طوال حياتي ولن أدعكِ ترحلين |
Bundan daha büyükse eğer bugün gitmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إذا كان أكبر من هذا الحجم, لن أدعكِ تذهبين اليوم |
Kahretsin! Ölmene izin vermeyeceğim, seni sürüklemek zorunda bırakma! | Open Subtitles | لن أدعكِ تموتين، لذا لا تجبريني على سحبكِ |
Kendini korumaya inanırım ve bunu eline yüzüne bulaştırmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا أهتم بالحفاظ علي حياتي و لن أدعكِ تعرضيني للخطر |
Hatayı sarhoş olmana yıkmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدعكِ تلقين بلائمة ما حدث على الثمالة |
Ben olsam gitmene asla müsaade etmezdim. | Open Subtitles | هل تعلمين ؟ . لا أريد أن أدعكِ تذهبين أبدا |
kendi lise partini kaçırmana izin vermem, Tamam mı? | Open Subtitles | لن أدعكِ تُفوِّتي اجتماع لمّ الشمل، مفهوم؟ |
- Lütfen, çıkar mısın? - Hayır, seni burada bırakmam. | Open Subtitles | هلا فعلتِ ذلك من فضلك - كلا , لن أدعكِ هنا لوحدك - |
Tatlım, seni burada tek başına bırakamam. | Open Subtitles | يا حلوتي ، لا استطيع أن أدعكِ هنا وحدكِ |
Ben de seni seviyorum ve seni bir daha asla bırakmayacağım. Tamam. | Open Subtitles | أنا أحبك أيضاً و لن أدعكِ ترحلين مجدداً |
Şuna ne dersin? Ağlamana izin vereyim, hatta pencereden içeri bile bakmayayım. | Open Subtitles | ما رأيك أن أدعكِ تبكين دون أن أنظر من خلال النافذة |