beni özellikle çok şaşırtan; kitabı okumaya başladığımda tercümenin içinde, bu olağanüstü ve renkli yolculuğa sürüklenmemdi. | TED | الشيء الذي أذهلني خلال القراءة الأولى للرواية هو عندما وجدتني انجرفت مع هذه الرحلة الرائعة والأخاذة في الترجمة. |
Duygular kadar kişisel bir şeyi artık ölçebiliyor olmamız beni çok şaşırtıyor ve bunu bu ölçekte yapabiliyoruz. | TED | وقد أذهلني كيف أنه أصبح بمقدورنا قياس شيء شخصي كمشاعرنا، وأن نفعل ذلك على هذا المستوى. |
Fakat beni asıl heyecanlandıran şey, bu belli fikri ilk olarak ortaya attığım günden bu yana bilimin gelişmiş olması. | TED | لكن ما أذهلني هو أنه منذ أن وضعت هذه الفكرة تحديداً في ذلك الشكل قدماً، لقد تقدم العلم. |
beni etkileyen, tüm bu sergilenen şeylerdeki tevazu eksikliği. | Open Subtitles | ما أذهلني هو الغياب التام للتواضع عن الأسلوب الذي تم به التعبير عن كل شيء. |
-Ben biraz uzağa uçmuştum. | Open Subtitles | - لقد أذهلني . |
Ama beni şaşırtan, köpeği arkada bırakırken "Köpeği almıyorum" demesiydi. | Open Subtitles | ما أذهلني هي الطريقة وقالت " أنا لا أخذ الكلب" |
Bu diziyi yapmak amacıyla dünyayı gezmiş biri olarak beni en çok etkileyen şey, böyle zengin ve çeşit çeşit yaşamın yuvası olmak için, gezegenimizin ne kadar inanılmaz tesadüflerden geçtiğidir. | Open Subtitles | وبعد أن سافرتُ العالم لصنع هذه السلسلة، أكثر ما أذهلني هو الحظ المذهل الذي تتطلّب لصنع كوكبنا |
Fakat insanüstü çevikliği ve zarif tekniğiyle beni etkilediğini itiraf etmeliyim. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، أعترف انّه أذهلني بقدراته الخارقة، وأسلوبه المُذهل. |
Soruyorum, çünkü buna dayalı bir Şartlı Tahliye strajesi beni etkiler, sebebi de artık yasaların değişerek bu duruma maruz kalmış kişilerin yanında kalması. | Open Subtitles | أسأل لأن ذلك أذهلني كطريقة مقنعة في إطلاق السراح المشروط لتلفيق ادعاءات التعنيف |
Trenden inerken, gerçeği gördüm. Ve bu beni çok sarstı. | Open Subtitles | وعندما نزلت من القطار صادفت موقفًا أذهلني |
İyi ki bir tekrar daha yaptik cunku bu beni mahvetti. | Open Subtitles | سُررت جداً بإعادة التسجيل، لأن أداءك أذهلني. |
Strese verdikleri tepkileri faydalı olarak görmeyi öğrenen denekler daha az strese girdi, daha az endişelendi, kendilerine daha çok güvendiler. Ama beni en çok etkileyen kısmı strese verdikleri fiziksel tepkilerin değişimiydi. | TED | فالمشاركين الذين تعلموا النظر إلى الاستجابة للضغط كأمر مفيد لأدائهم الجيد، كانوا أقل تأثرا بالضغط وقلقا وأكثر ثقة، لكن الاكتشاف الذي أذهلني كان هو مدى تغير استجابتهم البدنية للضغط. |
Bu, geçiş aşamasında önemliydi, fakat beni asıl meraklandıran şey neye geçildiğiydi. Aslında ne işe yarabilirdi? | TED | صحيح أنه عامل حيوي في المرحلة الإنتقالية، لكن ما أذهلني حقا هو، الانتقال نحو ماذا؟ ما هو الشيء الذي يمكن أن يساعد في ذلك؟ |
Ama fikrim olmayan bir konuda beni en çok şaşırtan şey bu şekilde acıya maruz kalıyorsunuz ve sonra tüm yaşadıklarınız, hikayeniz sizinle kalıyor, inkar ediliyor, gömülüyor ve unutuluyor. | TED | لكن الشئ الذي أذهلني حقاً، بأنني لا أعرف شيئاً، هو أنه يمكنك أن تعاني بهذه الطريقة و ثم يتم نكران تجربتك ، قصتك، وتدفن وتُنسى. |
Ve gerçekten beni etkiledi -- Hapisten çıktıktan iki hafta sonra o gördüm -- o tecrübelere rağmen böyle bir insan olarak çıkmıştı. | TED | وقد أذهلني فعلاً فقد قابلته بعد اسبوعين من خروجه من السجن خاصة بعد تلك التجربة والتي خرج منها .. بهذا السلوك الهادىء الذي يمتلكه |
Pekâla, gösterin enerjinizi. Görüşlere açığım, beni şaşırtın. | Open Subtitles | حسنا يا بطل الكونغ فو أنا أمامك أذهلني |
beni en çok şaşırtan şey düşündüğümüzden çok daha zeki hayvanlar olmalarıydı. | Open Subtitles | ...الشيء الذي أذهلني هو أنّهم أذكى مما نتصور |
beni bırakıyorsun, sanat doktora sınavı için örnek çıkaracağın şu izlemen gereken tüm o yabancı filmlerden büyük bir gösteri düzenliyorsun. | Open Subtitles | أذهلني , وأرني العرض الكبير بسبب جميع افلامك الغريبة ألتي تمسك سوفتكونعينةلأرتيسنالأليس . |
Bu günkü brifing beni şok etti. | Open Subtitles | ...هذا... هذا البيان الذي أخبرونا به قد أذهلني |