Daha onu öğretmedi ama senin bazı eski fotoğraflarını gösterdi. | Open Subtitles | لم يعلمني هذا بعد لكنه أراني بعض الصور القديمة لكِ |
Bana, kendi adına yazılmış bir milyonluk çek gösterdi Noel'de paraya çevrileceğini söyledi. | Open Subtitles | أراني صكاً كتبه لنفسه بمليون دولاراً، وسيصرفه متى ما حان عيد الميلاد المجيد |
Karşılığında da kendi hakkındaki akıl almaz gerçeği gösterdi bana. | Open Subtitles | و في المقابل أراني الحقيقة التي لا تصدق حول نفسه |
Sonra koltuğun altında yapıştırdığı hayalet seslerini çıkartan kaset çaları gösterdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك أراني الشريط المسجلة تحت عب المقعد يبدو مثل الشبح |
Mücevheri nereye sakladığını bilmiyordum ama mektubu nereye koyduğunu bana daha önceden göstermişti. | Open Subtitles | و أنا لم أعرف أين قد خبأ البضاعة لكنه أراني من قبل أين يحتفظ بالخطاب |
O bana Kan ve Barselona için deneme kaydını gösterdi. | Open Subtitles | لقد أراني شريط تجربة الأداء الخاص بك لـ: الدم وبرشلونة |
Bana nasıl işlediğini gösterdi. O enerji vermiyor. Enerji alıyor. | Open Subtitles | أراني كيف تعمل ،إنها لا تعطيكِ قوة ،بل تأخذها منكِ. |
Bana bir oyuncak gösterdi. Şu bebek beşiklerinin üzerinde olanlardan. | Open Subtitles | لذا، لقد أراني ذلك الهاتف الذي يملكه مثل سرير الطفل. |
Bir gün Peter bana bunu gösterdi ve ben de bir şeyi gözardı ettiğimizin farkına vardım. O şey gezegenin geri kalanıydı. | TED | وعندما أراني بيتر هذا، أدركت بأننا قد فوتنا أمرا ما، وهو بقية الكوكب. |
Dört yaşında, babam bana bir bilgisayarın nasıl parçalara ayrılıp tekrar birleştirileceğini gösterdi. | TED | في عمر الأربع سنوات، أراني والدي كيفية تفكيك جهاز الكمبيوتر و تجميعه مرة أخرى. |
Bana bastığı broşürlerdeki şeylerin sayfadaki yerlerini nasıl halledeceğini gösteren maketleri gösterdi. | TED | أراني مجسّمات صنعها ليعرف الموضع على الورقة للأشياء مثل الكتيبات التي كان يطبعها. |
İstasyondan baktığım manzara bana şunu gösterdi ki hepimiz aynı yerden geliyoruz. | TED | وأيضاً المنظر من المحطة أراني أننا جميعاً من المكان نفسه. |
Ortalıkta meslekten biri dolaşıyormuş... Bana resmini gösterdi. Mahkûm olmuş bir katilmiş. | Open Subtitles | يوجد رجل يتجول في المنطقة أراني صورته، إنه قاتل مدان. |
Bir arkadaşım Watergate hırsızlarının otel odalarında buldukları şeyleri gösterdi. | Open Subtitles | أحد الأصدقاء أراني ما وجدوه في غرف الفندق الذي كان يقيم فيه المقتحمون |
Synthesizer'la değiştirdiği, 60'lara ait çatışma görüntülerini gösterdi. | Open Subtitles | أراني اشتباكات في الستينيات عبر جهاز المزج الخاص به |
Bana pullarını gösterdi. Wilhelmina biriktiriyor. | Open Subtitles | أراني طوابعه يجمع طوابع الملكة ويلهيلمينا |
Bana pul koleksiyonunu gösterdi. Wilhelmina pullarını topluyor. | Open Subtitles | أراني طوابعه يجمع طوابع الملكة ويلهيلمينا |
Bana sizin görüntülerinizi gösterdi. Ben de sizi oradan çıkardım. | Open Subtitles | أراني اشرطة مصوّرة لكما هكذا تعرّفتُ عليكما |
Enstitüdeki bir programcı arkadaşım göstermişti. | Open Subtitles | لقد رأيتهم، صديق لي يعمل بالبرمجة و لقد أراني |
Enstitüdeki bir programcı arkadaşım göstermişti. | Open Subtitles | لقد رأيتهم، صديق لي يعمل بالبرمجة و لقد أراني |
Çünkü ikiniz de bana bu dünyada göremediğimiz şeyler olduğunu gösterdiniz. | Open Subtitles | لأنه كلاكما أراني أنه يوجد الكثير مما لا يمكننا رؤيته في هذا العالم |
Galericinin bana gösterdiği broşürlerde onu erkekler kullanıyordu. | Open Subtitles | البائع أراني صور للسيارة يقودها الرجال. |
Babam bana böyle şeyleri ilk gösterdiğinde hayal falan görüyor sanmıştım. | Open Subtitles | عندما أراني والدي أشياء مثل هذه، ظننت أنها تخيلات كانت تطرأ عليه. |