Ama ben onları izlerken eski trajedinin yeniden başladığını görüyorum. | Open Subtitles | و لكن أنا عندما أراهم أشاهد نفس المسرحية القديمة.. ِ |
Evet, gördüm ve ne zaman göz kırpsam tekrar görüyorum. | Open Subtitles | نعم لقد رأيتهم ولازلت أراهم في كل مرة اغمض عيني |
Karısını özlüyor olmalı. Onları sevişirken görmek için iyi para verirdim. | Open Subtitles | أنا مستعد للدفع بكثرة لكي أراهم يتضاجعون |
Onları son bir buçuk yıldır birlikte görmedim ama ondan önce haftada 2-3 kez görürdüm. | Open Subtitles | أنا لم أراهم معاً منذ سنة ونصف, ولكن ولكنى كنت أراهم مرتين او ثلاثة فى الاسبوع. |
Bana isimleri ve dava numaralarını verdi ama onları göremiyorum burada yoklar. | Open Subtitles | أعطاني أسماء وأعداد حالة لكنّي لا أراهم. هم ليسوا هنا. |
Ellerini görebileceğim şekilde tut ve duvara yaslan. | Open Subtitles | إرفع يديك حيث أستطيع أن أراهم , وألصقهم على الجدار |
Onun dürtü kontrol problemi var ve onları yıllardır görmüyorum. | Open Subtitles | تعاني من مشكلة في السيطرة على الإنفعالات ولم أراهم من سنوات |
Erkekleri seks için oraya götürüyorlar. Onları her zaman görüyorum. | Open Subtitles | هم ينزلون الرجال هناك للجنس . أراهم يقومون بذالك دائماً |
Ben kavga ettiklerini görünce, hayatta ilerleyen ve kimsenin onu ezip elindekini almasına izin vermeyen güzel bir enerji görüyorum. | Open Subtitles | لا, ولكن حينما أراهم يتشاجرون أرى طاقة جميلة في الإقدام على الحياة وعدم السماح لأي أحد بالوقوف في طريق مايريدون |
Koroyu görüyorum ve eski püskü giysiler giydiklerini biliyorum ama biz de o koronun bir parçasıyız, evet, ikimiz de. | Open Subtitles | أراهم يلبسون الأسمال. ولكننا ننتمي لتلك الجوقة. نعم، كلانا. |
Bu kişiler toplantı sonrasında beni görecekler, sendika aidatlarını ödediklerini görmek ve duymak beni mutlu edecektir. | Open Subtitles | سأجتمع بهم بعد هذا الأجتماع, حيث سأكون سعيداً جداً وأنا أراهم واسمعهم يؤدون مستحقاتهم. |
Görüyorsun ya, genç Ahmet, onları bu kapıları ve bu pencereleri... bırakırken görmek beni o kadar çok üzüyor ki şehre gidebilmek için büyük çabayla yaptığım o kapı ve pencereleri | Open Subtitles | عندما أراهم يتخلون عن هذه النوافذ الأبواب التي صُنعت بجهد كبير ليرحلوا إلى المدينة |
- Ve zengin yeşillik ? - Onları gördüm. - Suda yetiştirilenler içinde kesinlikle tüm şehirdekilerin en iyisi. | Open Subtitles | أنا أراهم أنهم مزروعين علي أعلي درجة زراعة مائية في البلدة |
Şehirde gördüğüm adamı bugün tekrar gördüm, postanedeydi. | Open Subtitles | لقد رأيت الأشخاص الذين أراهم في الصوره قبل قليل |
Onları giyerken hiç görmedim. O paltoları sevmediğini biliyorum. | Open Subtitles | لا أراهم أبداً يرتدونهم أعرف أنكِ لا تحبين هذه المعاطف |
OnIarı görmedim biIe zenci oIdukIarını nereden biIeyim? | Open Subtitles | أنا لم أراهم مطلقا كيف يمكننى أن أعرف أنهم سود؟ هه؟ |
Öyleyse, niye onlara dokunamıyorum veya göremiyorum? | Open Subtitles | لكن لو أن هذا صحيح, لماذا لا أستطيع أن أراهم أو ألمسهم؟ |
Ellerini görebileceğim bir yerde tut ve yavaşça bana dön. | Open Subtitles | أبق أيديك حيث أنا يمكن أن أراهم وأستدير. ببطئ. |
Hayır, onları görmüyorum. | Open Subtitles | لا، أنا لم أراهم. دعنا نخرج هؤلاء الناس من هنا. |
Çünkü güvenlik kanalından onları görebiliyorum. | Open Subtitles | لأننى أستطيع أن أراهم من كاميرات المراقبة |
Öğrencilerde gördüğüm şöyle yararlı bir klişe var, bu klişe hepiniz hakkında. | TED | توجد صورة نمطية مفيدة جدًا عن الطلاب الذين أراهم صورة نمطية مفيدة عنكم جميعًا |
Denizle böyle oynadıklarını, daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لقد لعبوا مع البحر كما لم أراهم يلعبوا من قبل |
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. | TED | كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء. |
Onları gördüğümde her zaman, kendi kendime düşünürüm, "Sizin sayenizde." | TED | وفي كل مرة أراهم فيها، أقول في نفسي: "هذا بفضلكم." |
Onların da elektromanyetik silahları var. Bu boyutta gemilerde asla görmediğim bir şey. | Open Subtitles | لديهم أسلحة بنادق أيضاً ، لم أراهم في سفن بتلك الحجم من قبل |
Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki. | Open Subtitles | كنت أراهم يجلسون فى غرفة الجلوس يتحدثون ويتحدثون كنت أعشق رجلى العجوز |
Heryıl onları aradım, ama onları bir daha asla göremedim. | Open Subtitles | أبحث عنهم في كل عام و لكني لم أعد أراهم |