| Ama Giyecek bir şeyim olmadığından beri daha fazla şey yapabileceğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن بما أنه ليس هناك ما أرتديه لا أعتقد ان هذا سيحصل |
| İstediğimi yapıyorum ve istediğimi giyiyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل ما أريد أن أفعله وأرتديِ ما أريد أن أرتديه |
| Arada sırada giydiğim şu eski deri ceketi biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم معطفي الجلدي القديم الذي كنت أرتديه بعض الأحيان؟ ؟ |
| Burada benim kilisemden kimse yok. İnsanların giymek zorunda kaldığım saçma üniforma için arkamdan gülmeleri umurumda değil. | Open Subtitles | أنا لا أمانع أن تأتى الناس وتسخر من الزى الذى أرتديه |
| - Üzgünüm, yanımda oturacak insanın ne giymemi isteyeceğini önceden kontrol etmeyi unutmuşum. | Open Subtitles | لم أرَ أين عليّ استشارة المسافر بجانبي فيما أرتديه |
| Bu insanlara kibarlık için değil, kalplerinin kalitesini yargılamak için takıyorum. | Open Subtitles | لا أرتديه كمجاملة لهؤلاء الناس ولكن لأني أحكم على نوعية قلوبهم |
| Mayoma tam 100 dolar verdim. Ne olursa olsun onu giyeceğim. | Open Subtitles | دفعت 100 دولار على رداء السباحة الجديد ورغما أنك ستخلعه، فسوف أرتديه |
| Henüz giyinmemişsiniz bile! Aşkım, ben yanında olduğum sürece ne giydiğimi umursamaz. | Open Subtitles | حبيبي لن يهتم بما أرتديه طالما أنا بقربه |
| Düğüne. Giyecek bir şeyim yok ve gidip gitmemem kimsenin umurunda değil. | Open Subtitles | الزفاف، ليس لدي ما أرتديه ولا أحد يبالي إن ذهبت أم لا |
| Giyecek bir şeyler bulsam ve bir taksi çağırsam iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن أجد شيئا أرتديه وأطلب تاكسي |
| Giyecek bir şeyler bulsam ve bir taksi çağırsam iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن أجد شيئا أرتديه وأطلب تاكسي |
| Bu benim sahip olduğum tek iyi gömlek ama bunu senin için giyiyorum. | Open Subtitles | هذا هو القميص الوحيد الجميل الذي لدي، لكنني أرتديه من أجلكِ |
| Biliyorum aptalca ama hayranlar bundan hoşlanıyor ve ben de giyiyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه سخيف، لكن الجماهير تحبه، لذا أرتديه دائماً |
| En son ne zaman ne giydiğim, nasıl göründüğüm dikkatini çekti ki? | Open Subtitles | متى كانت أخر مرة لاحظت أي شيء أرتديه أي طريقة ظهرت بها؟ |
| Ama çoğu insan beyaz önlük giydiğim için beni doktor sanır. | Open Subtitles | و لكن الكثير من الناس يخالونني طبيبا بسبب المئزر الذي أرتديه |
| Eğer izin verirseniz bu zırhı, karımın döndüğü gün giymek istiyorum. | Open Subtitles | إذا منحتني الإذن، أود أن أرتديه حين عودة زوجتي |
| Bana giymemi söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني أن أرتديه لقد قال بأنه أعطاه لك |
| Bunu dün geri aldım ve bu şekilde kafama takıyorum. | Open Subtitles | حصلتُ عليه البارحة، وكنتُ أرتديه في رأسي، هكذا. |
| Doğrusu hiç giyeceğim bir model değil. | Open Subtitles | هل أعجبك؟ لأكون صادقة, هذا ليس الطراز ألذي أرتديه أبدا |
| İlk dans ettiğim çocukla giderken üstüme ne giydiğimi gördüğündeki gibi mi? | Open Subtitles | على تلكَ الغرار حين رأى ما كنتُ أرتديه في رقصتي الأولى مع شاب. |
| Hangi rengi giymem gerektiğini söyle, onu giyerim. | Open Subtitles | إخبرينى باللون الذى تريدينى أن أرتديه و سوف أرتديه |
| Redbook'a üyelik kazandığımda onları giyiyordum. | Open Subtitles | كنت أرتديه عندما فزت بإشتراك في مجلة ريد بوك |
| - Elbiseyi giyecektim. - Onu giy dedim. | Open Subtitles | ـ كنت سأذهب لأردتي الفستان ـ انا قلت أرتديه |
| Soğuk olduğunda ceketimi giyerim. | Open Subtitles | أتريدني ان آخذ معطغك؟ انا أرتديه حينما يكون الجو بارداً |
| Düğünümde takmam gereken yüzükten. | Open Subtitles | ذلك الخاتم الذي كان يفترض أن أرتديه في يوم زفافي |
| Yarım saat öncesine kadar bunların öngörümde üzerimde olan şeyler olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | و فقط قبل نصف ساعةٍ، أدركتُ أنّ هذا ما كنتُ أرتديه في لمحتي المستقبلية |
| Bunu giymemin iyi bir nedeni var, deli olduğumdan giymedim. | Open Subtitles | كما قلت، كان هناك سبب لأرتدي هذا، لم أرتديه لأنني مجنونة |